Taş pencere - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

Taş pencere

Ahmet OkanAhmet Okan

Böyle Cuma günleriydi aylardan kasım çarşı pazar birdenbire canlanırdı.

Köylerden, kasabalardan insan seli akardı şehere.


Bu alışkanlık çok eskilere dayanmaktaydı ve Lefkoşa’da şimdiki yeşil hat üzerinde çeşitli çarşılar yer almaktaydı.

O güne rastlayıp da yolu Arasta’ya düşen yabancı gezginler, Lefkoşa’yı anlatırken kalabalıktan yürüyemediklerini belirtirler…

Günümüzde “Cuma” nın anlamı kalmadı!

Ne kırsal alanlardan çarşıya gelen otobüsler var, ne de sokak sokak dolaşan satıcılar…

Normaldir.

Zaman başka şeylere evrilir gün gelir yeni koşullarda o aynı çarşı pazar bölgeleri başka nesillere ve başka hareketliliklere tanık olur.

Meslek edinme alışkanlıkları değiştiği gibi, alış veriş alışkanlıkları da değişir, Lokmacının yerini peynirle şarap veren yerler,

Dizlikleriyle Arasta’da gezinen köylülerin yerini kot pantolonlu ve kulakları küpeli genç erkekler,

Başına yemeni bağlayan kadınların yerini, ensesine kadar dövme yaptırmış genç kadınlar alır…

Dizlikli insanların sıklıkla görüldüğü zamanlarda “haftalık toplantı” lar yoktu.

Cemaat ve onun meclisi vardı, bugünkü hükümet modeli için vakit çok erkendi…

Devletin en üst iki makamı her hafta bir araya gelir ve memleket meselelerini konuşurlar ki bu meselelerin başında Kıbrıs meselesi gelir.

Bu toplantılar yasa gereği mi, teamül gereği mi bilmiyoruz ama her dönemde yapıldığı görülmektedir.

Böyle bir “Cuma” gününe bu konuyu konu etmemizin herhangi siyasi bir nedeni yoktur.

Hiçbir haftalık görüşmede “sokak” la ilgili bir meselenin gündeme alınmamasının nedenini bilmiyoruz.

Yenicami avlusunda restore edilen mezarların ya da kimi köşe başlarında bulunan restore edilmiş yatırların “haftalık toplantı” lara konu edilmemesi iyi bir şeydir belki de!

Ya da Surlariçi Lefkoşa’da yüzyıllardır oldukları yerde duran ve 1974’ten sonra çeşmeleri kırılıp sökülen, suyu kesilen, sarı taşları hunharca harap edilen sokak çeşmelerinin bu görüntüleri ile kültürel değerlere gösterilen ilginin ne düzeyde olduğu konusunun da “haftalık toplantı” lara taşınmasının ne anlamı olabilir ki?

Mesela “Tanti’nin Hamamı” nın bu toplantılarda konuşulması uygun olur mu?

Taş Müze’de bulunan Lüzinyan (Vali Konağı) Sarayı’nın taş penceresi hakkında herhangi bir fikir teatisinde bulunmak bu toplantıların işi olabilir mi Kıbrıs meselesinin yanında?

O taş pencerenin memleket meselesi olmadığı aşikardır ama nihayetinde memleket kültürünün önemli bir parçası olduğuna göre, bu pencerenin Sarayönü’nde uygun bir yere kondurulup anıtlaştırılması fikri, bu haftalık olağan görüşmelerin gündemi olabilir mi?

Nasıl olsa Kıbrıs meselesindeki “eşitlik” konusu İngiliz Döneminde ilk kurulan Kavanin Meclisi’nden günümüze sürüp gitmektedir ve her gelen bunu konuşmaktadır.

O devasa taş pencereyi anıtlaştırmak, gözönüne getirmek az şey mi?

Ama doğrudur!

Haftalık görüşmelere niye bu önemsiz meseleler konu edilsin, ilgili o kadar yer varken?

Aslında eski Cuma günlerinden bahsedecektik.

Boşverin!

 

 

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar