Tamam da, üniversiteler ne yapıyor...? - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 16, 2024
Köşe Yazarları

Tamam da, üniversiteler ne yapıyor…?

Köş, MoreketMehmet Moreket

Üniversiteler Birliği yeni bir yönetimle yola devam ediyor.

Dün bir açıklama yayınladılar.


Başarılarından bahsettiler, 93 bin öğrenci sayısına ulaşmanın başarı olduğunu söylediler, yarattıkları katma değere vurgu yaptılar.

Bu arada, bir kısım öğrencinin kaçak olarak birçok sektörde çalıştıkları iddiasında kullanılan 20,000 rakamının ve diğer iddiaların gerçeği yansıtmadığını ve çok abartılı olduğunu belirttiler.

Evet, ben bu konuya kafasını takmış biri olarak bir rakama ulaşamadım. Abartılı da olabilir.

Ancak, kendilerinin de vurguladığı gibi, kırılgan bir konu. Hassas. Onlar iddiaların zarar vereceğini söylüyorlar da, denetimsizlik de aynı zararı vermiyor mu?

Defalarca yazdık. Bu denetim bir tek devlet tarafından yapılamaz.

Üniversiteler de görevlerini yapmak zorundalar.

Bunun için de, öncelikle kendilerinin fedakarlık edip, devam mecburiyetini uygulamaları lazım.

Kayıt yaptırıp, okula gelmeyeni devlete bildirmeliler.

Basın gördüğünü yazıyor.

Her türlü pis işin içinden, “öğrenci” kimlikliler çıkarsa ve bu sayı gün geçtikçe artarsa; karanlık işler için gençleri bu ülkeye getirip üniversitelere yazdıran çeteler olduğu söylentileri dolaşmaya başlamışsa,  biraz da suçu kendilerinde arayacaklar.

En azından rahatsız olmuş olmaları bile bir şey…

Belki gereğini de yaparlar ve bu tür haberlerin önüne geçerler.

O olanak kendilerinde…

 

*****

 

2015’DEN BERİ YAPILSAYDI, BİR ÇOĞU BATMAZDI…

Belediye sayısının azaltılması konusu yeni değil.

İlk kez 2015’de CTP-UBP hükümet programında yeraldı. 9 ayda yasalaşacağı da iddia edildi ama orada kaldı.

Sonra TC-KKTC ekonomik protokoluna girdi. Onun üstünden de bir yıl geçti.

Serdar Denktaş “küçük küçük belediyeler rantabl değil” diyerek konuyu yeniden gündeme getirdi.

Bir şeyin gereği ortaya çıkmışsa, neden geciktirilir, neden bir an önce yapılmaz?

Her yeni gelen bir kez daha keşfetsin diye beklenir.

Bakın aradan 2 yıl geçmiş. Bu arada Lefkoşa dışında bir çok belediye de batma noktasına gelmiş.

Kaynak yaratma konusu da böyle. Sürekli olarak devletten aktarılacak kaynağa mahkum belediye olamaz, olmamalı.

Devlet bütçesine, siyasi iktidarlara bu kadar bağımlı kurumlara, yerel yönetim denemez.

Seçim yapmak bile abes.

Resmen devlete muhtaç, sözde demokratik yönetimler…

Belediye sayısı azaltılacaksa, kendi kaynaklarını yaratmaları için de düzenleme yapılmalı.

En güzel örnekleri Türkiye’de var. Yakın geçmişte yapılan düzenlemelerle en küçük belediyeler bile uçtular.

Her seferinde Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok ki.

Yine aynı noktaya geliyoruz, “Meclis’te tartışalım, görevimizi yapalım” noktasından, “kararlı politikalar izleyelim” noktasına geçebilsek, hepsi olacak…

Bu arada, siyaset eliyle Lefkoşa’ya benzemek üzere olan belediyeler de var. Sayın Maliye Bakanı bu konuda ne düşünüyor acaba?


YERİN KULAĞI VAR

 

SKANDALLAR SİLSİLESİ: Adam mahkum olmuş, sınır dışı edilmiş. Buraya kadar tamam, şimdi skandallar başlıyor. “Kanunsuz ateşli silah ve patlayıcı madde tasarruf, taşıma ve kullanma” gibi ciddi bir suçtan mahkum olan adamın ülkeye giriş yasağı Bakanlar Kurulu kararıyla kaldırılıyor. Bu bir… Sonra adamın geçmişte hırsızlık da yaptığı ve yargılanmadığı ortaya çıkıyor. Bu da ikinci skandal. Kazara geri gelmeye kalktı da ortaya çıktı. Kimbilir daha niceleri yaşanıyor…

 

ALLAH ARTIRSIN:

UBP-DP hükümeti döneminde 7 bin 200 vatandaşlık verildiğini ifade ederek, “bu sayının 27 bine çıkacaksa da çıkacağını, çünkü bu insanlara yıllardır verilmeyen haklarının verildiğini” kaydetmiş. Bekledim, bunların kaçta kaçının mağdur olanlar, kaçta kaçının hak kazananlar olduğunu da söylesin, söylemedi. Sanki 27 bin kişinin tamamı aynı durumdaymış gibi konuştu. Bu kapsamda olmadığı halde, neredeyse her Bakanlar Kurulunda 30-40 kişiye vatandaşlık verilmesi ne oluyor? Onun izahı yok…

 

YALAN MI?:

Kıbrıs Üniversiteler Birliği, basında yer alan, “20,000 öğrenci okula gitmiyor kaçak olarak birçok sektörde çalışıyorlar” iddialarının gerçeği yansıtmadığını ve çok abartılı olduğunu kaydetti. Sayı biraz abartı olabilir ama, birçok öğrencinin kaçak olarak çeşitli sektörlerde çalıştıkları da, suça karıştıkları da bir gerçek. Bu yazılanlardan kaçmak yerine, okullara devam mecburiyeti getirseniz ve bu denetlemeyi yapabilseniz sorunlar çözülür ama, bazı üniversitelerin bu işi ticarete döktüğü gerçeğini de göz ardı edemeyiz…

 

AİHM ASLINDA UYARDI: Güzelyurtlu ailesinin toplu katli olayında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, ilk kez hem Güney Kıbrıs’ı, hem de KKTC’yi tanımadığı için Türkiye’yi aynı davadan mahkum etti. Ancak burada bir de uyarı var. AİHM aynı zamanda, Güney Kıbrıs’ı bundan sonra bu gibi durumlarda KKTC ile işbirliğine zorluyor… Bu da bir ilk, hem de önemli bir ilk…

 

BUNA DA RAZI:

Yedi yıl önce emekli maaşlarından gayrı yasal olarak yapılan kesintiler sonunda ödeniyor. Ersin Tatar’ın Maliye Bakanlığı döneminde yapılan kesintiler, mahkeme kararına rağmen yıllardır “para yok” gerekçesiyle ödenmiyordu. Hükümet Haziran’dan itibaren Eylül ayına kadar her ay belli bir kesime bu paraları ödeme kararı almış. Taksit taksit bile olsa insanlar,  sonunda maaşlarından yasa dışı bir şekilde yapılan kesintileri geri alabilecekler…

 

ÜSTÜNE BİR BARDAK SU İÇİN:

Kıbrıs adasının 1571 yılında alınmasının ardından dönemin Osmanlı Padişahı İkinci Selim tarafından Selimiye Camii’ne hediye edilen ve 35 yıl önce kaybolan kılıcın İngiltere’de ortaya çıkmasıyla birlikte, bizim polis de soruşturma başlatmış. Haberi Havadis gazetesi Şubat ayında gündeme getirmişti. Tarihi yerlerin yıkılmasına, talan edilmesine göz yumarsan, tarih ve kültürüne sahip çıkmazsan, değerini bilenler alır ve gider. Bu saatten sonra ne yapsak boş. Atı alan Üsküdarı çoktan geçti…


ZİRVEDEKİLER

Mete Tümerkan: “Önümüzdeki günlerde Rum tarafının ortaya koyacağı tutum ve göstereceği niyet gelişmelerin seyrini belirleyecek. Adayı ya bir çözüme ya da krize sürükleyebilecek. Beklenti Rum tarafında da sağduyunun öne çıkması ve Enosis krizi ile birlikte etkinliğini gösteren AKEL-DİSİ işbirliğinin müzakere sürecine de olumlu katkı koymaya devam etmesi. Bu gerçekleşirse çözüm için umutlar yeniden yeşerebilir. Aksi halde ise istenmeyen gerilimler ve risklerle yüz yüze kalınabilir…“


DİPTEKİLER

Kaplumbağa Hızında Devlet: Yenilenebilir Enerji Yasası 2011’de geçti. Enerjiden sorumlu bakan, yine Sunat Atun’du. 2012’de, Yasa’nın çalışabilmesi için gerekli Tüzüğün paydaşlara tanıtımı yapıldı. Bir tantana, bir okka laf. Sene 2017. Tam 5 yıl. Aradan da tam 5 hükümet geçti. Geçtiğimiz Şubat ayında geçmiş Tüzük. Bakan aynı bakan… Resmen kaplumbağa hızında bir devlet. Zaman kaybı her türlü kalkınmayı olumsuz etkilediği gibi, sorun üstüne sorun çıkmasına da neden oluyor. Devleti bu duruma düşüren de siyasi zihniyetler…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar