www.diniajans.com diye bir site.
Gericiliğin kalesi…
Türkiye’den Kıbrıs’a uzanıyor ve fetva veriyor…
“Ayıp ettin Hüseyin Ekmekçi, Talip Atalay’dan özür dile…”
Ayıp etmişiz.
Neden?
Haberi okuyunca, neden ayıp ettiğimizi anlarsınız.
Din İşleri Başkanı’na, “Sen fahri görevli diye sağa sola belge veremezsin. Verirsen, o adamların yaptıklarından sorumlusun” dedik diye.
Sen Türkiye’den gelen adama belge vereceksin.
“Fahri hizmet görevlisisin” diyeceksin.
O kaçak Kur’an kursu verecek.
Tacizden içeriye düşecek.
Ama sen, bu belgeyi veren adam olarak zerre sorumluluk taşımayacaksın.
Ben de sana, gazeteci olarak, “Yahu nedir yaptığın? Senin buna ne hakkın var?” diye soramayacağım öyle mi?
Ama kafa aynı kafa.
Kendilerini “din otoritesi” yerine koyup, başkasını da “din düşmanı”, ya da “dine zarar veren” olarak lanse ediyorlar.
Ben söylediğimin arkasındayım.
İddialara cevap vermek yerine, hakaret etmek, hedef göstermek için her şeyi deniyorlar.
Hey hat ki, Din İşleri Başkanlığı’nı denetlemekle yükümlü olan Vakıflar İdaresi ve hükümetler de “aman Türkiye bir şey demesin, biz karışmayalım” mantığı ile hareket ediyor.
Ben bildiğimi söylemeye, yazmaya devam edeceğim.
Kimseyi de Allahla arama almadım, almayacağım.
Pisliğini örtmek için dine sarılanları teker teker biliyoruz.
Herkes de bilsin.
Kıbrıs Türkü’nün malı olan ve bizim gelenek ve göreneklerimize göre yönetilmesi gereken kurumlara da bir zahmet bu ülkenin yöneticileri sahip çıksın.
Gözler kör, kulaklar sağır…
Korkudan da ne konuşuyorlar, ne müdahale ediyorlar…
Biz de yediğimiz hakaretlerle kalıyoruz…
Dile bakar mısınız?
Diyor ki sitedeki haberde…
“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde inananlar çeşitli nedenlerle Ramazan’ı buruk yaşıyor. Din karşıtlarının baskıları Ramazan ayında da hız kesmedi. Önceki gün kapatılmasını istedikleri Hala Sultan İlahiyat Kolejine baskın düzenleyen öğretmen sendikalarının ardından dünde Kıbrıs’ta günlük yayın yapan Havadis Gazetesi Din İşleri Başkanını hedef tahtasına koydu. Aynı Gazete bugüne kadar Din İşleri Başkanını hedef alan, karalayan bir çok yayına imza attı.”
Kim neyi buruk yaşıyor?
Efendim, Din İşleri Başkanı’nı hedef tahtasına koymuşuz…
“Atalay’ı görevden alın?” mı dedik…
Demedik.
Bana ne…
Kim dedi bunu biliyor musunuz?
Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı…
Bunu da belgeleri ile çarşaf çarşaf yayınladık.
Başka kim dedi?
TC Lefkoşa Büyükelçiliği…
KKTC içişlerine müdahaleyi geçtim.
Laikliğe müdahale…
Ama ne oldu?
CTP’li Başkbakan Özkan Yorgancıoğlu tınmadı…
Peki Özgürgün ne yapacak?
Bilemem.
Hedef tahtasına koysam, “alın görevden” diye ben de kendimi din otoritesi yerine koyar, fetva verirdim.
Yapmadım.
Ne yaptım?
“Sorumluluk alıp insanları fahri görevli yapıyorsan, bir zahmet de denetle” dedik…
Atalay’ın umuru bile değil
Talip Atalay, sadece ortak bir tanıdık ile haber yolladı: Sizi mahkemeye vereceğim…
Buyursun versin.
Çok gittik, gene gideriz.
Belge masada…
Kaçak Kur’an kursu verildiği de kayıt altında.
Ama acı olan nedir biliyor musunuz?
Ortada sizin sahip çıktığınız birinin neden olduğu taciz var.
15 yaşında bir kızın hayatını karartıyorsunuz…
Umurunuzda bile değil.
Ama makam ve mevkileriniz sizin için önemli.
Hatta bir adım öne çıkıyorsunuz ve, bunu eleştirenleri de, “Din düşmanı” ilan ediyorsunuz…
Gerçekten?
Siz kimsiniz?
