Şövalyeler ve Paşalar - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

Şövalyeler ve Paşalar

Ahmet OkanAhmet Okan

Chirstophori Füreri adındaki gezgin adaya geldiğinde tarih 1566’ydı…


Eskiden, gemiler denize açılmak için rüzgarın elverişli olmasını gözetlerlerdi.

Füreri’in bindiği gemi rüzgarın elverişli olduğu bir günde Tripoli’den ayrılmıştı; konaklanacak liman Larnaka’ydı…

Ada henüz Venedik Cumhuriyetinin yönetimindeydi; Osmanlı ise tetikte sayılırdı…

Neticede Fürer’in içinde bulunduğu gemi Larnaka’ya varır.

Aylardan marttı, mart sonları, ki bu bahar demekti ama Kıbrıs’ın baharı o yıl sıcakları da beraber getirmiş olmalı ki yabancı gezgin aşırı sıcaklardan bahsedecek ve gündüzleri yolculuk yapmanın imkansızlığına değinecekti.

Tahmin edildiği gibi o dönemlerde yolculuk at, katır veya eşek sırtında yapılırdı.

Sıcak aylarda adayı bu şekilde turlamak, sıcaklara yenilmek demekti; üstelik birçok yerde salgın hastalıklar kol gezerken…

Neticede, gezginimiz Larnaka’dan başlayarak turlarını sürdürür, Mağusa falan derken, nisanın içinde Lefkoşa’ya varır…

Lefkoşa’ya gelen herkesi karşılayan ilk şey Ayasofya Katedralidir.

Henüz Lefkoşa’ya varmadan ta gerilerden bakıldığında, surların ortasında gururla yükselir bu yapı ki çoktandır kentin bu görünümü yok edilmiştir bir çok şey gibi.

Henüz Osmanlıların fethi olmadığından katedral katedral gibidir, minareler yoktur.

Fetihle birlikte minareler eklendikten sonra Ayasofya görkemli görünüşünden bir şey kaybetmemiştir; minareler yapının taş özelliklerine uygun yapıldığından var olan görkemine daha bir görkem kattığı da söylenebilir diğer tartışmalar dışında…

Gezgin daha önce Mağusa’da St. Nicolas Katedralini ziyaret etmiş, burada bulunan Kıbrıs Kralı Jaques’a ait mezarı görmüş, onun adına yazılan kitabeyi notları arasına almıştı.

Füreri aynı işi Ayasofya’da da yapar.

Burada bulunan ve Kıbrıs’ta Venedik adına valilik yapan Carlo Capello adındaki şövalyenin mezarındaki kitabeyi ileride yayınlayacağı kitabına aktarır…

Gezgin Lefkoşa’ya geldiğinde Kıbtıslı’lar isyan halindeydi.

Elde edilen tahılın dışarıya ihracı nedeniyle ekmeğinden olan ve yoksulluk çeken yerli ahali bu durumdan hoşnut omadığından ayaklanmış, ancak daha sonra tatlı dillerle yatıştırılmışlardı.

Bu tür isyanlar Kıbrıs tarihinde çok vardır blindiği gibi; şimdi yoktur!

Söz konusu kitabede yazılanar şöyledir:

“Ben, Carlo Capello, Venedik Cumhuriyetinin Şövalyesi, Venedik Kralının Kıbrıs Vekili, vücudum için bu anıt mezarın dikilmesini istedim. Ancak ruhum arzulayıp inandığım Tanrı’ya uçacak. Ey sen Tanrı’nın seçkin kulu! O’nun sonsuz merhametini kazanmak için benden dualarını esirgeme.”(Claude Delevan Cobham, Excerpta Cypria, Kıbıs Yazıları MS 23-1866, s. 84.).

Demek, Venedikli şövalyeler burada görev yapsalar da Kıbrıs’ı vatan biliyorlar ve burada gömüllerinde herhangi bir mahsur görmüyorlardı.

Kıbrıs’ta görev yapan Osmanlı paşalarında böyle bir hissiyat yoktu…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar