Aslında on yıllardır ülkemizde durum tespitinin ötesinde olaylara çözüm bulma noktasında kendi yetkinliğimizin tartışmaya açan siyasal yapıların kurum ve kuruluşların yarattığı erozyonun sonuçlarını bugün en derinden yaşıyoruz.
Hala çözüm olarak ise toplumun bir kesiminin kendi sorunlarımızı çözme noktasında ki yetkinliğimizi yeterli olduğunu düşünmesine rağmen, toplumun bir kesiminin de bu meseleleri kendilerinin çözemeyeceği noktadaki üst akıl arayışı devam ediyor, kendi içimizde aramadığımız ülkemizin meselelerini ve sorunlarını çözme noktasındaki üretkenliğimizi yerel kaynaklar ve uluslararası verilerle birleştiremedikçe,sonuç alıcı çözümler bulamayacağımız da bir gerçektir.
Toplumların toplumsal sorunlarını çözülmesi için yapılması gerekenlerin siyasal olarak ülke yönetiminde sorumluluk alabilen siyasi yapılara aktarılabilmesi için örgütlü toplumun önemi burada ortaya çıkmaktadır, bizim ülkemizde ise toplumun büyük bir kısmının ülkede yaşananların sorumluluğunu ülkeyi yönetenlere yüklerken,
Bu meselenin esas öznesi olan toplumdaki her birey olduğunun farkında olmadığını düşünmek istemiyorum.
Toplumların gelişiminde sosyokültürel ve ekonomik koşulların etkisinin azımsanmayacak kadar çok olduğunu anlamak, anladıklarını topluma öncülük etmek isteyen sivil toplum ve siyasal hareketlerin bu çerçevede bir siyasal mücadele ye dönüşmesi ancak sonuçlara etki edebilir.
Son 10 yılda yüksek sesle masada masada kıbrıs adasında kuzey güney diye ayrılmış iki kesimin ortaklaştıramadığı eşit ve ortak bir yaşamın en etkin tartışıldığı bu yıllarda her tartışmanın bir sona ve sonuca ihtiyacı olduğu gerçeğinden haberdar olunmasına rağmen toplum temsilcilerinin bu konuyu ilelebet ve sonsuza kadar yaşanacakmış gibi halkın alğısı ile oynamasını ve sonuçlarının halkların taleplerinin %100 etkin olacakmış gibi bir alğı oluşturulmasının sonuçlarını bugün yaşamaktayız.
Tabiki kıbrıs’ta tüm bu yaşananların 21 yüzyıl başlamadığını ama sonsuza kadar da bu yapının bu şekilde sürmeyeceğini bilmek ve toplumumuza alınan kararların sonuçlarına etkisindeki,etkisinin ne olduğunu bu ülkeyi yönetenlerin gerçekleri anlatması kaçınılmazdır.
Kıbrıs adasının konjonktürel durumunu kıbrıslıların dışındaki emperyal güçler tarafından pay edilmesine karşı duracak bu ülkede bir yapı varmı? doğrusu bilmek isterim.
Her toplumun kendi bağımsızlığı ile ilgili kendi tarihini sonuçtan sonra yazılmasını doğru bulmadığı mı söylemeliyim.
Özellikle kıbrıs’ın kuzeyinde yaşanan ekonomik sosyal kültürel ve birçok anlandaki olumsuzlukların halkın yukarıda bahsettiğim meselelere olan ilgisini ve inancını gün geçtikçe eksiltmesine sebep olmasını tarih yazacak mı? sorumluları sorumluluklarının hesabını kendi yazdığımız tarihin derinliklerinde mi hesaplaşacağız, yoksa gerçekçi olup yaşananı yaşadığımız zamandamı tartışıp sonuçlandıracağımıza karar verebilecekmiyiz.
Asıl mesele kıbrıs’ın kuzeyinin kendi özgün mücadelesini kime ve neye karşı verme noktasındaki tavrının ortaya net çıkabilmesi karma ve kozmopolit halkın içinde çok net bir görüş ortaya çıkmasının zor olduğu,bu nedenledir ki ortak yurt bilinci ile kuzey kıbrıs türk cumhuriyeti’nde yaşayan her bireyin kıbrıslı kimliğini benimseyerek ortak yurdumuza hak hukuk adalet demokrasi, çağdaş entelektüel seküler laik bir ülke olarak dünya toplumları arasında kurumsal yapısı ve verdiği mücadele ile yer alma hakkına sahiptir.
Kıbrıs’ta ortak bir yaşam hedefi hiç soluksuz kıbrıslı türkler ve kıbrıslı rumlar arasında 60’larda başlayıp bugün 2022’ye kadar çeşitli şekillerde ve zamanlarda kıbrıs türk toplumu bu mücadelesini vermiştir vermeye de devam edecektir.
Kıbrıs’ta barışı huzuru isterken önce coğrafyamızda sonra tüm dünyada tüm insanların birbirine galip gelme duygusundan arınmış halkların birbirlerinin özgürlüklerine saygı duyan toprağın insan var oldukça kıymetli olduğunu anlayan bir anlayışın egemen olması,her bireyin öncelikleri arasında yer aldığında mücadelenin i etnik temelden ayrılıp daha çok insanlık meselesine döndüğünde tüm toplumlar barış ve huzur içinde yaşamayı hak edecektir.
kıbrıslılar bu ülkede barışın huzurun demokrasinin etkin olacağı nice güzel günler için özgün ve yerel düşüncelerimizin etkin olabileceği ve dayanışmayı göstereceğimiz zaman sonucu ve tarihi yazmadaki mücadelemiz görünecektir.