Siyasi sorun kapsamındaki Maraş sorunu! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Nisan 24, 2024
Köşe Yazarları

Siyasi sorun kapsamındaki Maraş sorunu!

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Kıbrıs siyasi sorunu kapsamındaki Maraş sorununu öteden beri “yüz karamız” olarak niteledim.

Barış Harekâtının meşruiyeti ile haklılığına hiç de uygun olmayan bir müflis siyasetle, 43 yıldır bu kenti olası çözümün kozu olarak kapalı tutmak hiç doğru olmadı, yanlışı ise bedava!


1974 harekâtında Maraş Atilla hattı dışında olmasına karşın, sakinleri Rumlar kenti terk ettiklerinden asker tarafından zorunlu “korumaya” alındıydı! Ecevit de savaştan hemen sonra olası müzakerelerde “Maraş”ı koz olarak kullanacağını açıkladıydı, kayıtlarda mevcuttur.

Nitekim bu “koruma” şimdilerde de “yasak bölge” olarak devam etmektedir. Fakat olan da olmuş geçen yıllar içinde Kapalı Maraş “oteller bölgesi” denilen kıyı şeridinde büyük tahribata uğramıştır…

ANCAK şunu da kabul etmeliyiz: Maraş KKTC’nin sorumlu ve yetkilisi olduğu bir kent değildir… Burası Türkiye’nin askeri korumasındadır, tutun ki Başbakan bile önceden izin almadan kapısından geçemez… Bu nedenle Maraş sorununun siyasi yönü de Türkiye’yi ilgilendir. Buna karşın son yıllarda kapalı Maraş, (artık saymanın bile mümkün olmadığı kadar arttıkça artan şu “toplum inisiyatiflerinden” bazılarının) derdi sorunu oldu! Hatta geçmişte hâlâ Rum tarafında belediye başkanı olarak kabul edilen “Galanos” efendiyle bile temasa geçildi, Maraşlı bazı zengin tüccarlarla görüşüldü ve iadesi konusunda kampanya başlatıldı!

FAKAT son olay hiç de yenir yutulur gibi değildi! Şöyle ki sittin senedir Kıbrıs Türk halkını uyguladığı ambargosu ile Güney karşısında ezdirmeye çalışan, siyasi tutumuyla Rum’dan yana politikalarda debelenen AB ve Parlamentosundan bir heyet, Maraş’ı ziyaret için Güney’e geldi ve utanmadan izin istedi, verilmeyince de Rum ve Türk yandaşlarının korumasında Türk tarafına geçerek kapalı Maraş’ın tellerine dayandı… Slogan da hazırdı: “Hemen Maraş’ı sahipleri Rumlara iade edin!” Neyse ki olay çıkmadı!

BUNDAN sonra ne olur? Maraş konusunda karar vermekte çok geç kalındı! Bundan sonra iade etmek gibi iskâna açmak hiç mümkün değil! Buna karşın yıllardır “tellerinden uzanıp içine bile tüküremediğim Maraş benim değildir”  derken, “bizimkilerden” bazı örgütlerin geçen günkü olayda Rum ve AB heyeti yanında yer alması resmen siyasi bir tahrik oldu! “Sakınmak” gerekir diyelim…


BELİRSİZLİK İÇİNDE HEYAMOLA ÇEKİYORUZ!

Süt ve mamulleri, “döviz’in vurması ve dövizle ithalatın girdi maliyetlerinin sürekli artırması nedeniyle “henüz zamma doymadı!” Nitekim hem Hayvancılar hem de Koop. Süt Fabrikası müdürü beklenen yeni zamları adeta “müjde” olarak veriyorlar!

Belli ki önümüzdeki dönemler daha sıkıntılı olacak. Ne var ki yapacak çok bir şey de yok!  Çünkü yılları bizim olmayan para ve kısır üretim politikaları içinde geçirdik! Bakın, bazı örnekleri tekrar edelim.

Hâlâ ve sürekli “kırsal kesimlerin boşaldığını, gençlerin kentlere yerleşmeye devam ettiğini yazıyoruz…”

Gelip giden hükümetlerin “TC ile imzalanan mali ve ekonomik protokolleri uygulamayıp hâlâ savsakladıklarını anlatıyoruz!

Hâlâ Belediyelerin ihtiyacın üzerinde istihdamlar sonucunda battığını söylüyoruz!

Hâlâ okulsuzluk nedeniyle öğrencilerin hem derslik hem de öğretmen eksikliği içinde eğitim görmek zorunda kaldıklarına dikkat çekiyoruz!

On altı üniversite açmak belki inşaat sektörü ile lokanta ve ötesi hizmet alanlarına parasal katkılar sağlamaktadır ama memleket gitgide ne idüğü belirsiz yabancılarla dolmakta, uyuşturucu, fuhuş aldı başını gider diye yakınmaktayız!…

Ve tüm bunların arasında asıl büyük sorunu “nasıl bir yönetim” sorununu tartışmak zorunda kalıyoruz çünkü iyicene sıkıştık ki Başbakan bozukluğu “patronaj sistemine” vurgu yaparak deşiyor. Nedir bu patronaj sistemi? ****

PATRONAJ sistemi! Sözlüklerde, internette “devletin açıklarından özel sektörün kendi çıkarı için yararlanması” falan denir ama olayın asıl ruhu, “devlet ve işlevinin olmadığı yerde iş insanı patronların devreye girdiğidir!”

Fakat KKTC gibi bir devlet söz konusu olduğunda inanın ki “patronaj sistemi” de şaşırmaktadır! Çünkü “devletin işlevini” yüklenirken, “bozuk düzenlerin” suçlusu olan “kurumları” izale edecek bir özel sektör de oluşmamıştır bu ülkede!

Meselâ hâlâ “TC-KKTC Mali ve Ekonomik protokolleri savsaklanmaktadır! Kıb-Tek’in durumu ortada! Kendi sahip’i mutlakı ama tekerleği sürekli ve pahalı zamlarla yağlamazsa bir milim döndürecek takatı yoktur!

Telekomünikasyon da öyle! Hâlâ “telefonculuk oyunu” oynuyor, bir gıdım ileri gideceği yeniliği yapamıyor! Limanlar Gözler önünde yıkılıp gidiyorlar ama tuvaletleri değil mi? O tuvaletlerini bile “temizlettirecek” güçleri yok!

Gelelim patronaj sistemine! “Sistemi” demek iltifat olmalıdır çünkü KKTC’de sadece “al gülüm” vardır, “ver gülüm” yoktur! Vergisini alamayan bir devlet zaten baştan özel sektör karşısında yenilgiyi kabul etmiş demektir! Haa! Yeni hükümet bu gidişi en azından durdurabilir mi? Bekliyoruz!


KISACA TAKILDIĞIM:  (HÜKÜMET DE BİLMİYOR!)

Her hükümet değişikliğinde ki biliyorsunuz her yıl değişmekte, Türkiye ile uygulanmasa da “parasal katkının akışı için Mali ve Ekonomik protokol Başbakan tarafından imzalanarak yenilenir!

Geçen gün Başbakan Erhürman da imzaladı 960 milyon TL serbest bırakıldı.

Gelgelelim bu paranın hangi reformlar için harcanacağı bilinmiyor açıklaması yapılmadı!

Hiç merak etmeyin! Bilin ki “vallahi şimdilik hükümet de bilmiyor!”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar