SIKIŞMIŞ VE ÇARESİZ HİSSETME - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Nisan 25, 2024
Köşe Yazarları

SIKIŞMIŞ VE ÇARESİZ HİSSETME

Londra’da metrodaydık.

İş çıkışı, binlerce kişi, tıklım tıklım dolu vagonlara binmek için adeta birbirini eziyordu.
“Taksi ile gidelim” dedim ama yerin üstünün yerin altından daha kötü durumda olduğunu belirtti arkadaşlar.
Eğer gelen vagonlardan birine binebilirsek 20 dakika sonra gideceğimiz yere ulaşabilirdik. Ama taksi Londra trafiğinde 3 saatten erken götüremezdi bizi randevumuza.
Çaresiz girebileceğimiz bir vagon beklemeye koyulduk.
Bir trenin en arka vagonu tam da önümüzde durdu. 3 kişiydik. Arkadaşlar itekleye itekleye vagona girdiler. Ben ise yarı kolum dışarıda binmek için bastırıyorum. Az kalsın o halde tren hareket edecekti. Binmiş oldum ama arkamda kapı önümde insanlardan oluşan etten bir duvar.
Müthiş bir sıkışıklık ve çaresizlik duygusuna kapıldım.
“Durdurun inmek istiyorum” diye bağırmaya başladım. Arkadaşlar önce şaka yaptığımı sandılar ve güldüler, ciddi olduğumu anlayınca da teskin etmeye çalıştılar. İlk durakta kendimi dışarıya attım. Hızlı bir şekilde yukarıya çıktım ve rahat bir nefes aldım.
Bu yaşadığım neyseydi ilk kez başıma geliyordu.
Klostrofobi yani kapalı yer korkusu olmayan bendeniz küçük çaplı bir travma geçirmiştim.
Yorganı baştan aşağı çekip uyuyan, arabanın bagajında bile seyahat edebilecek konumdayken kapalı ve basık tren vagonunda niye böyle olmuştum?


      ***

Bu travmanın nasıl bir arazla nüksedeceğini merak ediyordum.
Birincisi mahcup olacağım şekilde ortaya çıktı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile mülakat yapmıştık, asansörle üçüncü kattan zemine inecektik. Arkadaşlarla birlikte asansöre bindik. Tam kapının kapanacağı sırada yüksek rütbeli bir asker ve milletvekilleri geldiler binmek için. Onlar da binerse asansörde adım atacak yer kalmayacaktı.
İçim daraldı, soluğum kesilir gibi oldu. Karşılarına dikildim, “lütfen binmeyin” dedim.
Şaşırdılar, “niye” diye sordular, “korkuyorum” dedim. Şaşkınlıkla yüzüme baktılar. Dalga geçtiğimi falan sandılar. “Buyurun siz binin biz inelim” deyince ikna oldular ve binmekten vazgeçtiler.
Bu yaptığımdan çok utandım ama yapmış bulundum.
O gün bu gündür asansörlere 4 kişiden fazla oldu mu binmiyorum. Bir sonraki asansörü bekliyorum.
İkincisi uçak yolculuklarında ortaya çıktı.
Eskiden uçak yolculuklarından ayrı bir keyif alırdım hatta cam kenarında oturup aşağıdaki olağanüstü dünyayı izlemeye bayılırdım.
Şimdi sadece koridordaki koltuğa oturabiliyorum ve birkaç saati aşan yolculuklarda acayip şekilde rahatsız oluyorum.
Asansör veya uçak korkusu değil, her ikisini de kullanmaya devam ediyorum, kapalı yer korkusu da değil.
Sıkışma ve çaresiz kalma durumu benimkisi galiba.
Peki bunun nedeni nedir?

      ***

Yazılarımı düzenli olarak takip eden bir dost bu şikayetlerimi dinledikten sonra şöyle dedi;
“Sen memleketten korkuyorsun da farkında değilsin” dedi.
“Sanmışlık sendromu” tespitimi de örnek gösterdi.
Memleket ciddi bir sıkışma ve çaresizlikten geçiyor. Politikacılar değişiyor ama sorunlar aynı şekilde sürüp gidiyor. Ve kimin nasıl çözeceği ise bilinmiyor. Etrafımızda o kadar çok sorun var ki adım atacak yer kalmıyor. Bu orunları çözmeye yönelik uzlaşı yok.
İşte hepimizin yaşadığı sıkışma ve çaresiz kalma, bir şey yapamama duygusu budur.
Doğru galiba…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar