“Seçimlerimiz” Özgür Ve Egemen Devletin İspatıdır… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

“Seçimlerimiz” Özgür Ve Egemen Devletin İspatıdır…

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Batı Trakya Türk toplumu “müftüsünü” bile seçme hakkına sahip değilken, Kıbrıs Türk halkının 1960’lardan beridir seçim üstüne seçim yapacak kadar özgür ve egemen bir toplum olduğu   gerçeğini, “devlet oluş” gerçeğinden soyutlayabilir misiniz?

“Hangi demokratik devlette “seçme seçilme hakkı” ötesinde bir başka  önemli bir yurttaşlık hakkı ile görevi vardır?


       SEÇİM sathı mailine girdiğimiz şu dönemlerde “devlet olduğumuzu” bir daha düşünmek zorundayız.. Çünkü “ben devletim” demekle devlet olunmaz! Anayasasından Meclisi’ne, tüm devlet organı kurumlarından demokratik teamüllere kadar eğer  çağdaşlığı da yanına alan ve de seçimlerini bir tamam yapan  sistemin halkı değilseniz, devlet lafta kalan bir iddiadır…

(BUNA karşılık zaman zaman yukarıda yazdıklarımızla çelişen yakınma ve yerinmelerle ne diyoruz ama? “Devlet olduk demekle devlet olunmaz!” “Derici de  sevdiği deriyi dövermiş” ama! Mükemmel ve iyi yönetilen bir devlet oluşun hasretini çekerken, elbette serzenişte bulunacağız! Bizimkisi tutun ki özeleştiri!)

       7 OCAK seçimine bir de bu yargı ile yaklaşıyor ve onca sorunlarımızla zafiyetlerimize karşın demokrasinin şah damarında atan seçimlerimize baktıkça, (ki bizatihi bu seçim sistemini de diğer tüm sorunlarımızda olduğu gibi  tam bize layık bir kaosun eseri yaptık) “devletiz” diyorum inadına!                                                                                            [divide color=”#”]                                  [/divide]

ULUSAL KONSEY: Seçime katılan sekiz siyasi partimizin siyasi soruna ilişkin görüşlerini henüz açık seçik göremedik. Her ne kadar genelde “iki toplumlu, iki bölgeli,  siyasi eşitliğe dayalı bir federal sistem” sloganı Sol kanat partilerimizde büyük oranda benimsenmişse de mesela DP yahut UBP ile Sağ partilerde iltifat görmediğini biliyoruz.. Bu partiler en kabadayısından “konfederasyonu” savunuluyorlar.

ANCAK hem Sağ hem Sol partiler seçimlerden sonra “Ulusal Konsey oluşturacaklarını”  açıklamadılar.. Seçim bildirgelerine de girmedi. Şimdi neden çıktı bu ütopya demeyin. Çünkü:

       Özgür  ve egemen devlet oluşumuzun gerçeğinde, “seçimlere” doyamıyoruz!  Biri gerçekleşmeden büyük bir seçim iştahıyla “ötekini” hangi tarihte yapacağımızı düşünüyoruz!  O kadar ki hükümetler bu nedenle bırakın dört yıllık programlarını uygulamayı, parmaklarını oynatacak zamanı bile bulamadan kendilerini seçim tantanasının   içinde buluyorlar!                                                 “KISACA her konuda hem hükümetleri denetleyip bir yandan da icraatlar yolunu açacak katkılarda bulunmak hem    bir ulusal bütünsellikte  “dava” anlayışına sahip olmak için “Ulusal Konsey”e ihtiyacımız vardır.. (Denecek ki “ bu “Başkanlık sisteminde gerçekleşir!” O zaman Başkanlık sistemini de düşünün!                                                                                                [divide color=”#”]                                  [/divide]

DİNİNİZ İMANIZ SİZİN OLSUN!

Kafa tasınız atmaz ama “kafa tasım attı” dersiniz!                                                          “Bilirsiniz ki sorunlar bitmez itmez, bir ikisi çözülse üçüncü kapının ardındadır ama siz yine de “Eee, yeter be” dersiniz!                            Bilirsiniz ki bu ülke ayni zamanda  sapla samanı birbirinden ayıramayan  insanlar diyarıdır ve bu nedenle memleket yaratılan sorunların bataklıklarında boğulmaktadır!..         Buna karşın “üzülür” “ah memleketim, seni ne hallere düşürdüler” diyerek teselli bulmaya çalışırsınız!

BU girişten sonra  soralım? Kardeşim bu memleketin Kaç İmama yahut gerçek anlamda din adamına  ihtiyacı vardır?       Mesela  bırakın günde beş vakit namazı, hangi Cuma, hangi bayram günü camilerimiz namaz kılacak tek yer kalmamacasına taştı döküldü ki?

YİNE  soralım? Bir zamanlar Lefkara dantelası gibi ilmik ilmik işlemeli güzelim Girne’yi bir beton yığını haline getirirken, yüreğiniz sızlamıyor muydu? Vicdanınız rahatsız olmuyor muydu?                                 Böylesi bir gerçek yaşanırken soluk alacak denizi ile kıyıları bile halka kapalı bu çarpık kente “ailelerin, çocukların yararlanacağı bir halk bahçesinin, bir parkın yapılacağı araziye, İmam Hatip Okulu” yapılmasına hanginizin gönlü razı olur?

Ki Girne’ye yapmadığınızı bırakmadınız! Sonunda tıka basa yüksek binalarla doldurulan bir çarpık kent yarattınız! Elde bir karış toprak kaldı onu da “İmam okulu” yapacaksınız! Neden?

YARIN  “okul” tedrisata başladığında Turizmin parçaları olan kumarhanelerle turistlere, kentin yemesine içmesine, eğlencesine gece hayatına, kulüplerine…” Bakıp bakıp, “İmam Hatip Okulunun olduğu yerde bunlar olamaz mekruhtur, haramdır demek için mi?”                                                        Sizi gidi sizi! Karar verdiniz Kıbrıs Türk insanını “bütün Müslüman” yaparak hizaya getireceksiniz! Çekin elinizi Girne’den, o kent sizin dininize de imanınıza da uygun değil.. Gidin Mesarya’da dünya kadar vakıf arazisi vardır, kapatın birini, yapın okulunuzu, durmadan da halkın dinini imanını kaşıyıp kanatmayın!                                                                                        [divide color=”#”]                                  [/divide]

       KISACA TAKILDIĞIM: (PİSLİKLE TRAFİĞİ NEDEN KONUŞMUYORSUNUZ YA?)

Siyasi partilerimizi gözlerim açık izlerken görüyorum ki o çok büyük ve iri lafların arasında ne “trafik” vardır ne “çevre kirliliği.”

       Çünkü biliyorlar: İktidar olsalar bu sorunları çözemeyecekler! Bu bir!

İkincisi kimse meydanlarda nutuk atarken, “çevreyi kirleten pis insanın peşine düşeceğiz, trafiği kanlı sırat köprüsü haline getirenleri hapislerde sürüm sürüm süründüreceğiz” demez!

Yürek ister bunları söylemek! Çünkü bu memleketin insanlarının  yarısı elinden geldiğince  harıl harıl çevreyi “pisleştirirken” diğer bir yarısı da yollarda trafik terörü estirerek hem kendinin  hem başkalarının canına kıymakta,   yanı sıra   verdiği hasarın ve yaralanmaların da  suçlusu olmakta!

Bu “insanların”   gözlerinin içine baka baka, “iktidara gelirsek canınıza okuyacağız” demek için  yürek ister! Çünkü “seçim oylarının talep edildiği  yerde  “pislik ve trafik sorunları” bile konuşulmaz bu ülkede!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar