Daha önceki yazılarımda pandemi ile mücadelede yanlış uygulamalar hayata geçirilirse karşı karşıya kalınacak ekonomik sıkıntılarlarla ilgili öngörülerimi paylaşmıştım. Şimdi ise malesef bunların vücut bulmuş halini yaşamaktayız. Geleceği gören biri olduğum iddiasında asla değilim. Fakat illaki bu yaşanacakları görebilmek için insan üstü güçlere sahip olmaya da gerek yok.
Pandemi dolayısıyla iflaslar, kapatılmalar, işten durdurulmalar ve ekonomik belirsizlikler içerisinde sandığa gideceğiz. Her geçen gün bir öncekinden daha da kötüye giderken bu kötü durumun mimarları ve sessiz kalanları yeniden yönetebilme iddiası ile halktan nasıl bir beklenti içerisine girmekteler. Sormazlar mı adama? Yaptıklarınız yapacaklarınızın teminatı ise daha ne denli büyük bir çıkmazın içerisine bu toplumu sürüklemeye adaysınız diye.
Herkesin ortak kanısı şu, yönetemediniz. Bırakın yönetip yönetememeyi, “yönetim” kavramı ile yan yana gelmeniz bile abestle iştigal. Şimdi ülkeyi sürüklediğiniz bu çıkmazın ortasında “biz bu süreci iyi yönettik”diyebiliyorsunuz. Siz bu cümleleri kurarken; sendikalar eylem üzerine eylem yapmakta, işçi ve emekçi akşam evime ekmeği nasıl götüreceğim demekte, turizm çalışanları uzamış sakallarını kaşıyıp bu saatten sonra bize kim iş verecek kaygısı taşımakta, gelemeyen öğrenciyi bekleyen esnaf umutlarını bir sonraki bahara ertelemiş durumda. Tüm bu olanlar ülke kamuoyunun gözleri önünde her gün gerçekleşirken nasıl olurda toplumun aklıyla dalga geçer gibi süreci iyi yönettiğinizden bahsedebiliyorsunuz? Bir adım daha ileriye giderek toplum liderliği makamını en iyi ben yönetebilirim iddiasında da bulunuyorsunuz. Sanırım sizin için “iyi” kavramının karşılığı bizim bildiğimiz anlamından çok daha uzakta.
Tüm bu sorunların ortasında yeni eğitim-öğretim yılını açtık. Öğrencilerin çoğu online eğitimden faydalanamıyor, bırakın öğrencilerin bu hizmete erişimini öğretmenler bile sistemin işlemediğinden yakınıyor. Peki, okulların ne zaman açılacağı belli değil miydi? Yoksa siz o sıra “yeni normalde” yüz-yüze veya online sistemde öğrencilere nasıl daha iyi hizmet verilebilmesini planlamak yerine sınavsız öğretmenleri nasıl atarım da seçimde kazananı belirlerim derdinde miydiniz?
Memleket yangın yerine dönmüş, efendilerin derdi anket sonuçlarında. Bir tarafta doğruyu ve olması gerekeni savunan ve her alanda liderliğe ihtiyacımız var diyen samimi bir ses diğer tarafta ise tek gailesi kendileri olan farklı sesler topluluğu. Ama ne hikmettir ki bu farklı sesler topluluğunun bir ortak noktası var. Oda bu samimi ses ile ikinci tura kalma korkusu. Her kim ikinci tura bu samimi ses ile kalırsa kendi sesinin bastırılacağının haklı korkusunu yaşıyor.
Anket şirketlerine tonlarca para akıtıp, halkın algısına “Doğru ve Dürüst” insanların ikinci tura kalamayacağını yerleştirmeye çalışmak yerine o paraları işçi ve emekçiyi kurtarmak için harcasaydınız bugün toplumun algısında belki daha iyi yerlerde olabilirdiniz. Ama siz ne kadar uğraşırsanız uğraşın tüm bu algı oyunlarınıza rağmen halk yanlışıda görüyor “Doğrusunu da biliyor”.
Peki kim bu yakın gelecekte duyacağımız doğru ve samimi ses? Bence siz “Doğrusunu” çok iyi biliyorsunuz.
