Sanki Kıbrıs Türkü çözümün bir parçası değil... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

Sanki Kıbrıs Türkü çözümün bir parçası değil…

                                                                                     
Bu AB, Türk tarafını daha ne kadar ahmak yerine koyacak..?
Düşünün ki, yıllar yılı iki ayrı devlet türküsünü söyleyen bir Eroğlu bile, “çözüm hemen şimdi” derken, Türkiye her fırsatta “artık zamanıdır” vurgusu yaparken, hala daha “Türkiye çözüm için katkı sağlamalı” demek ne demek? Üstelik de karşı tarafta, “Şartlarım yerine gelmezse, görüşmeler sonbaharda da başlamaz” diyen bir Rum lider. Ve o liderin, “Kıbrıs konusunda bir anlaşma için bizi ikna etmeniz gereken” diyen halkı…
AB’nin Türkiye ile ilerleme raporunun Kıbrıs’la ilgili bölümü yine bildik. Diğer konularda olduğu gibi, Kıbrıs konusunda da Türkiye’nin önünü tıkayacak formüller alt alta sıralanmış. “Güney’i tanı, uluslararası kuruluşlara üyeliğini engelleme, limanlarını aç, doğalgaz konusunda münhasır bölge iddiasını kabul et, Güney Kıbrıs’ın hava otoritesiyle temasa geç…”.                                                            
Peki ya biz..?                                                                                                                                                               
Biz yokuz sanki…                                                                                                                                                             
Yaşasak da olur, yaşamasak da…                                                                                                                                   
Şu andaki görüntüye göre, Kıbrıs konusu tümüyle Türkiye ile Güney arasında bir meseledir. Çözülmesinden kasıt ise, Güney’in önünü açmaktır…                                                                                      
Kuzey’de yaşayan halkın ihtiyaçları var mıdır, onlar bu formülün neresindedir, hiç belli değil…
Görüşmecilerin karşılıklı olarak Türkiye ve Yunanistan’ı ziyaretleri konusu da böyle. Önemli olan Osman Ertuğ’un Yunanistan’ı ziyareti değil, önemli olan, bu sayede Rum tarafının Türkiye ile müzakere kanallarının açılmasıdır. Nitekim Yunan Dışişleri Bakanı Venizelos bunu “Anastasiadis bizden Kıbrıs Rum tarafının müzakerecisinin Türk hükümetiyle görüşmesinin kolaylaştırılması için Kıbrıs Türk toplumunun müzakerecisiyle görüşmeyi kabul etmemizi istedi” diyerek açıkça ortaya koydu…                                                                                                                                                                    
Şimdi dünyanın ağabeyi ABD’de bir kez daha devreye giriyor. Yeni bir süreç yolda. Ama ne acıdır ki, o süreçte bizim ne dediğimizin, ne demediğimizin hiç bir önemi yok. Acaba diyorum bu da mı başkasının suçu? Denktaş dönemini, onun tüm dünyada duyulan sesini, ardından Talat’ın müzakerelere imzasını atan duruşunu hatırlıyorum. Hiç bir zaman bu kadar geride, bu kadar pasif kaldığımızı hatırlamıyorum…                                                                                                                                    
Biz bu hale nasıl geldik acaba..? 

 


YERİN KULAĞI VAR

KAHRAMANLIK YAPMANIN ZAMANI DEĞİL:                                                                                                        Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş, ekonomik protokolün Kuran-ı Kerim olmadığını ve değiştirilebileceğini söylemiş. Maliye Bakanınız ise, hiç olmazsa mali konular için tam tersini söylüyor Sayın Denktaş. Bence siz Maliye Bakanı Mungan’ı dinleyiniz. Böyle konuştuğuna göre, mutlaka bildiği bir şeyler var. Hele de Beşir beyin bugün adaya geleceğini düşünürsek, bu benzetmeleriniz pek hoş karşılanmayabilir…

ARAYI DÜZELTME FIRSATINI KAÇIRMAYIN:                                                                                                                 Hükümet, daha önce karşı olduğunu açıkladığı Hala Sultan İlahiyat Koleji’nin açılışına, ardından da YDÜ’de inşa edilecek “en büyük cami”nin temel atma törenlerine katılacak. Kolay değil, hükümet kurma aşamasında araları açılan Atalay’ın gönlünü almak ve bozulan ilişkileri yeniden tesis etmek için bundan büyük fırsat olamaz. Hem Başbakan, hem de yardımcısı için bugünkü temel atma törenleri bulunmaz bir fırsat…

YİNE MEKTUP MESELESİ:                                                                                                                                               TOMA olayı bitti, şimdi de Ankara’ya yollandığı iddia edilen mektup konuşulmaya başlandı. Milletin ağzı torba değil ki büzesiniz. Başbakan Yorgancıoğlu da, ısrarla ne “evet”, ne de “hayır” diyor. Halbuki bu işlerin gizli kalmayacağı belli, Siber hanım da önceleri “öyle bir şey yok” demişti ama, sonradan kabul etmek zorunda kaldı. Bence siz de kendinizi bu kadar germeyin Sayın Başbakan. Nasıl olmasa günün sonunda ortaya çıkar. İyisi mi siz doğrusunu söyleyin, hem siz hem de biz rahatlayalım…

ÜLKEYİ DEĞİL, KENDİLERİNİ:                                                                                                                                       Özgürgün, TOMA’yı alma kararını, ülke güvenliği için verdiklerini söylüyor. Kime karşı acaba? Rumlara mı? Rum saldırısı ihtimali mi var bizim bilmediğimiz? O saldırıyı da bir tek TOMA mı püskürtecekti, hem de tazyikli suyla… Değil tabii. Özgürgün’ün kastı,  “geri zekalı” halkın sokaklara dökülme ihtimaliydi. Bakalım ne planları vardı ki, korktular. TOMA’yı da, ülkeyi değil, kendilerini korumak için getirteceklerdi…  

NASIL YANİ:                                                                                                                                                                        Asım Akansoy, “Siyasi görüşleri nedeniyle işlerinden durdurulmuş olanların işlerine dönmelerinin takipçisi olacağız” demiş. “Nasıl yani” derken, nasıl olacağını sormuyorum. Orası kolay, tüm geçiciler yerlerinde kalacak, üstüne bir de geçmişte durdurulanlar da geri alınacak. Peki ya adalet? Siyasi nedenlerle durdurulanlar, siyasi saiklerle işe alınanlar değil midir? Ya böyle bir siyasi gücü olmayanlar? Onların yarışmaya bile hakkı yok. UBP devrinde yoktu, CTP devrinde de yok. Bu yeni vekillere de bravo. Çarpıklıklara ayak uydurmayı çabuk öğrenmişler…

HER KAFADAN BİR SES:                                                                                                                                           

Serdar Denktaş, Akansoy’un söylediklerinin tam tersini söylüyor. “İşe gelmeyenlerle ilgili düzenlemeler” üzerinde çalıştıklarını belirtiyor. Umutlanmak istiyoruz ama, diğer yandan, Akansoy’un söyledikleri şüpheye düşmemize neden oluyor. Hani her kafadan bir ses derler ya, aynen o durum. Hükümetin iki kanadı, hatta onların alt kanatları sapla samanın karışmasına neden oluyor gibi bir durum var. Yorgancıoğlu bir an evvel otoritesini ortaya koymalı. Ama sözle değil, doğrudan icraatla…

AKSA’YA VAR, BİZE YOK:                                                                                                                                    

AKSA’ya verdikleri alım garantisi nedeniyle her ay yaklaşık 20 milyon ödeme yapan hükümet, ne hikmetse Kıb-Tek’e olan borçlarını ödemede aynı hassasiyeti göstermiyor. Biz üvey evlatız ya. Son günlerde yine toplumun gündeminde olan Kıb-Tek, kurumun özelleştirilmesi değil, özerkleştirilmesi gerektiğini bir kez daha yineledi…

ZİRVEDEKİLER                                                                                                                                                   

Mehmet Harmancı: Geçiş hükümetinde Turizm, Çevre ve Kültür Bakanlığı görevinde bulunan Harmancı, hükümete yöneltilen “mektup” eleştirisiyle ilgili olarak sosyal medyada yaptığı açıklamada, “Kimsenin mektuptan haberi olmaması çok normal, kabinedeyken bizim de olmamıştı. Dizüstü bilgisayardan 3 hafta sonra içeriği okunmuştu tarafımıza…” diyor.

DİPTEKİLER                                                                                                                                                                    

Sunat Atun: Camilerin elektriğinin kesilmesinin amacı, ezan sesini susturmak içinmiş. Hey Allahım. Adrese mesaj… Yahu sormazlar mı, bu batağı yaratan kim acaba? Camilerin ödenmeyen elektrik borçları nereden kaynaklanmıştır. Bugün mü oldu bu iş? Ya sokakların, ya belediyelerin, ya devletin elektrik borçları. Devlet Dairelerinin elektrikleri sizin zamanınızda kesilmedi mi? Bu bir neden değil, sonuçtur Sunat Bey. İktidarınızın kötü yönetiminin bir sonucu…

 

FOTO GÜNDEM

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, BM Genel Kurul’undaki konuşmasının büyük bölümünü Kıbrıs sorununa ayırdı

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar