“Kıbrıs Mustafa Kemal Derneği Başkanı Dr. Mustafa Dikengil, çarşafla mücadele haftası dolayısıyla dün öğleden sonra Lefkoşa’da bir basın toplantısı hazırlamış ve kara çarşafın Türk ulusu için artık dinsel bir vecibe olmaktan çıktığını ve batılı görüş ve anlayışı kabul ettiğimize göre bütün Türk kadınlarının modern bir kıyafete sahip olması gerektiğini söylemiştir. Bu görüşlere Müftü Dânâ Efendinin de mutabık olduğunu söyleyen başkan, çarşafın kısa bir tarihçesini yapmış ve bunun İslâm dinine Musevi dininden geçmiş bir şey olduğunu bildirmiştir.
Dernek Başkanı Dikengil, konuşmasına devam ederek siyah rengin bir Hıristiyanlık sembolü olduğuna işaret etmiştir, kadınlarımızı bundan korumak için halkı bir yardım kampanyası açarak yoksul kadınlarımıza manto ve eşarp dağıtmağa dâvet etmiştir.
Dernek Başkanı, ayrıca yalnız bir kısım kadınların taassup yüzünden çarşaf kullandığını, çoğunluğun ise maddi sebepler dolayısıyla giydiğini bildirmiş ve kıyafet devriminin gereği üzerinde durarak yalnız başını örtmek isteyenlerin bunu bir eşarpla da pak ala yapabileceklerini söylemiştir.”
…
Yukarıdaki çarşaf meselesi16 Eylül 1960 tarihli Bozkurt gazetesinde haber olarak yer almıştı…
…
60’lı yıllara bakıldığında çarşaf giyme alışkanlığı olan kadınların iyice azaldığını görmek mümkündü.
Kadınların çoğu çoktan çarşafı atmış, dünyaya ayak uydurarak etek giymiş, şapka takmış, sırtına manto geçirmişti.
Kadınlar arasında bisiklet kullanımı da o dönemlerde yaygınlaşmıştı.
Ancak anlaşılan o ki, dönemin “Kıbrıs Mustafa Kemal Derneği” meseleyi izliyor ve toplumdaki kadınlara telkinlerini çeşitli etkinliklerle yapıyordu.
Müftü Efendi de bu derneğin görüşlerine destek veriyordu.
Yanılmıyorsak o yıllarda camilerde Türkçe ezan okutulmaya devam ediliyordu Ankara’da Menderes hükümetinden kalma baskılara rağmen…
…
Günümüzde Atatürkçülük adına böyle telkinler yoktur!
Doğrusu şu ki, Kıbrıs’taki Türkler ne kadar İngiliz medeniyetinden etkilenseler de Türkiye’deki dönüşümleri izlemek onlar için bir meşaleyi izlemek gibiydi.
Ancak gün gelecek bu gidişe çomak sokulmak istenecek, Türkiye devletini ele geçiren siyasi İslam dindar nesiller yetiştirmeyi hedefleyecek, bununla da kalmayacak, elini ta buralara kadar uzatacak, önce Fetullahçı yapılarla memleketin içine sızılacak, öğrenci yurtlarına dinci militanlar yerleştirilecek, meydanlarda mevlitler okutulacak, parklarda bahçelerde kuran okutulup tespihler dağıtılacaktı.
Neticede birbirlerine darbe yapan dinci siyaset, ayakta kalanlarla yola devam edecekti…
…
Yola devam ediliyor.
Çocukların başı bağlanıyor, dini okullar çoğaltılıyor, camiler örgütlenme alanına çevriliyor; bir zamanlar var olan Atatürkçü kesimlerin yerini onlar alıyor; bu sefer onlar toplum üzerinde baskı kurarak hedeflerine ulaşmaya çalışıyorlar…
…
Hangi siyasi güç ayağa kalktı?
…
Efendim “İHA” lar meselesi meclise bile getirilmemiş.
Niye getirilsin ki!
Sen yoksun!
…
S-400’ler Karpaz’a konuşlandırılmış olsaydı,
Yanında balık avlardınız… Gamıcınan…
