‘Rüzgara karşı yürümek’ başlığı ile 2007 yılında bir yazı yazmıştım. Siyasettekilerin bazen rüzgara karşı yürümeleri gerektiğinin altını çizen bir yazı idi. Üzerinden dokuz yıl geçti. Siyasette hala rüzgara karşı yürüyen yok. Popülizm devam ediyor. Bugün o yazıyı bir kez daha sizinle paylaşıyorum:
Rüzgara karşı yürümek kolay değildir.
Çok zordur.
Akıntıya karşı kürek çekmek de.
İşin kolayı arkana rüzgarı alıp yürümektir.
Akıntıya kaptırıp gitmektir kendini..
Çoğu zaman insan en ufak bir zorluk gördü mü pes eder.
İşin kolayına kaçar.
Rüzgara ya da akıntıya karşı durmak yerine tersini yapar.
Bir kaçıştır bu..
Şu ya da bu nedenle.
Ama işin doğrusu bu değildir.
Önemli olan gerektiğinde rüzgara karşı da yürüyebilmektir.
Akıntıya karşı kürek çekebilmektir.
Doğru bildiğin yolda yürüyebilmektir.
Doğrusunu yapabilmektir.
*
Bazen herkesten farklı şeyler söylemek ve yapmak gerekir.
Çoğunluğun aksine aykırı şeyler.
Tepkiyle karşılaşma pahasına.
Alkış yerine tepki göreceğini bile bile.
Bazen sizinle yola çıkanlarla kısa dönem için de olsa yolları ayırabilmeyi göze alarak.
Kolay olmasa da kimi zaman en yakınınızdakilerle ters düşme pahasına.
Bu konuda topluma hizmet etme adına sahneye çıkanlara önemli görev ve sorumluluklar düşmektedir.
En çok da siyaset sahnesindekilere…
Siyasetçi rüzgara karşı yürüyebilmeli, akıntıya karşı kürek çekmeyi başarabilmelidir.
Gelecek seçimleri değil de gelecek kuşakları düşünerek siyaset yapmanın gereği budur.
Kısa vadede alkış yerine tepkileri, ortaya çıkacak homurtuları göze alma cesaretini gösterebilmeli siyasetçiler.
Toplumsal fayda ve geleceği kurtarma adına bunu yapmalı.
*
Bu zor bir seçimdir.
Siyasi risk taşıyan bir seçim.
Sonucunda sizi siyaset sahnesinden bile silebilecek kadar riskli.
Ama doğrusu gerektiğinde rüzgara karşı yürüyebilmektir.
İşin kolayını herkes yapar.
Rüzgara karşı değil de onu arkasına alarak herkes yürür.
Liderlik gerektiğinde her şeye rağmen doğruları görebilip, bunları söyleyip yapabilmeyi başarabilmektir.
Uzak görüşlü olmanın, uzun vadeli plan, program, hedef ve vizyonla siyaset yapmanın gereği de budur.
Önceleri, yapılan anlaşılmasa da günün sonunda yapılanın değeri anlaşılır.
Baştaki tepki ve homurtular yerini alkışa bırakır.
KKTC’nin gerçek anlamda rüzgara karşı yürüyebilmeyi başaracak siyasetçilere ihtiyacı vardır.
Topluma siyasi risk alma pahasına doğruları söyleyip, yapacak siyasetçilere..
Kendi siyasi geleceğini değil de halkın ve ülkenin geleceğini kurtarmak için siyaset yapanlara.
*
Gelinen aşamada siyaset sahnesindekiler pozisyonlarını gözden geçirebilmelidirler.
Özeleştiri yapabilmeli, gerektiğinde farklı seslere de kulak vererek yarınlar için risk alabilmelidirler.
Siyaset günü değil geleceği düşünerek yapılmalıdır.
Gerektiğinde akıntıya karşı kürek çekerek, rüzgara karşı yürüyerek…
