Putin'in savaşı Rusya'yı mahvedecek - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 27, 2024
Köşe Yazarları

Putin’in savaşı Rusya’yı mahvedecek

Bekir Azgın

Aşağıdaki yazıyı Nina Lvovna Hruşçeva kaleme almıştır. Hruşçeva, Sovyet liderlerinden Nikita Hruşçev’in büyük torunudur. Hruşçev, oğlu Leonid İkinci Dünya Savaşı’nda öldürülünce 2 yaşındaki kızı Juliya’yı yanına aldı ve onu kendi büyüttü. Nina L. Hruşçeva, Juliya’nın kızı olarak 1964 yılında dünyaya geldi. Kendisi uluslararası ilişkiler profesörüdür.

XXXXX


“Tatsız, eski bir Sovyet fıkrası bugünkü Ukraynalılar için herhalde geçerli olur. Bir Fransız, “İşe otobüsle gidiyorum ama Avrupa’yı gezerken Peugeot marka arabamı kullanıyorum” der. Onu bir Rus şöyle yanıtlar: “Bizim de harika bir toplu taşıma sistemimiz var ama biz Avrupa’ya giderken tank kullanırız.”

Bu fıkra 1956 yılında, o zamanki Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği lideri Nikita Hruşçev’in, Sovyet karşıtı Macar devrimini bastırmak için Budapeşte’ye tank göndermeyi emretmesi nedeniyle uydurulmuştu. 1968 yılında Hruşçev’in halefi Leonid Brejnev, “Prag Baharı”nı ezmek için Çekoslovakya’ya tanklar gönderdiğinde fıkra yeniden hayat buldu. Ne var ki 1989 yılında, bu tür liderlerin son ismi olan Mihail Gorbaçov, Berlin duvarını korumak için Almanya’ya tank veya asker göndermemeyi tercih edince, bu nükte tarihe mal olmuştu. Ancak bugünkü Rusya başkanı Vladimir Putin bize bir şey göstermişse, o da bugünkü duruma inanmamamız gerektiğidir ve Rusya’nın geleceği için ne var ne yoksa geçmişe bağlılığın olduğudur.

Panslavizm Vizyonu

Putin için en önemli geçmiş, Nobel ödüllü Sovyet muhalifi olan yazar Aleksandır Soljenitsin’in yücelttiği geçmiştir: Slav halklarının Kiev Rus Ortodoks Hıristiyan Krallığı altında birleştiği dönem. Kiev o devletin kalbini oluşturduğu için Ukrayna’yı Putin’in Panslavizm vizyonunun merkezi konumuna getirmiştir.

Ancak Putin için Ukrayna savaşının amacı, Rusya’yı genişletmek değil, onu sadece  korumakla ilgilidir. Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov‘un kısa bir süre önce, sarih bir şekilde dile getirdiği gibi, Rusya liderliği, ülkelerinin “dünyanın jeopolitik haritasında var olmak için bir ölüm kalım savaşı” içine kilitlenmiş olduğuna inanıyor. Bu dünya görüşü, Putin’in Avrasya (Rus) ruhu için, o ruhu yok etmeye çalışan Atlantikçilere (Batı) karşı bir mücadeleyi anlatan İvan İlyin ve Nikolay Berdyaev gibi diğer Rus göçmen filozofların çalışmalarına uzun süredir devam eden saplantısını yansıtıyor.

Yine de Putin ve onun Yeni Avrasyacıları, zaferin anahtarının, Bolşevik karşıtı filozofların en nefret ettiği şey olmasına rağmen, güvenlik güçleri tarafından yönetilen bir rejim yaratmak olduğuna inanıyor gibi görünüyor. Bir polis devleti, Putin’in hayran olduğu başka bir kahramanının vizyonunu yerine getirebilir: Komünist Parti genel sekreteri de olan KGB şefi Yuri Andropov’unkini.

Gerek 1956, gerekse 1968 yılında Andropov, tankları bu iki başkente göndermenin önde gelen savunucusuydu. Sovyet yönetimine karşı gösterilen muhalefetin ezilmesi, Sovyetler Birliği’nin NATO ve Birleşik Devletler Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) tarafından yok edilmesini önlemenin vazgeçilmez şartı olduğuna inanıyordu. Bugün Ukrayna’ya karşı yürütülen mantık da bunun hemen hemen aynısıdır; buna mantık denilebilirse. Bugün, “Rusya’yı kurtarma” savaşı, tek bir adamın hiddetli hayal gücünün ürününden biraz daha fazlaymış gibi görünüyor.

Çelişkili açıklamalar

Ukrayna savaşı konusunda en üst düzey Rus yetkililerin bile fazla bir söz sahibi olmadığına inanmak için birçok neden vardır. Lavrov, çelişkili açıklamalar yaptı ve çelişkili hedefler ortaya koydu. Rusya Merkez Bankası başkanı Elvira Nabiullina, işgalden hemen sonra istifa etmeye girişti ama Putin buna izin vermedi.

Rusya’nın Federal Güvenlik Servisi‘nin (FSB) Operasyonel Enformasyon Dairesi, Ukrayna konusundaki anlatılarında Putin’in duymak istediği şeyleri iletmekten sorumlu gibi görünüyor: Rusya’nın Slav kardeşleri, hükümetlerini yöneten Nazi işbirlikçilerinden ve batılı kuklalardan kurtulmayı özlüyorlardı. Putin’in bu bilgilere dayanarak Rusya’nın çıkarlarına aykırı olduğu açıkça görülen Ukrayna’nın işgali emrini vereceğini istihbaratçılar, büyük bir ihtimalle, akıllarından bile geçirmemişlerdi. Ancak o yaptı. Operasyonun başarısız olması nedeniyle de 1.000 dolayında personelin işini kaybettiği gelen bilgiler arasındadır.

Bu iş kayıpları FSB‘nin ötesinde orduya kadar uzanıyor. Ordu mensupları ki, görünüşe göre, işgalin olup olmayacağı, olacaksa ne zaman ve neden olacağı konularında çoğunlukla karanlıkta tutulmuşlardı. Hükümetin en uzun süreli üyesi olan Savunma Bakanı Sergey Şoygu, son günlerde kamuoyu karşısına  pek çıkmıyor. Bu da Putin’in savaşı ordu subayları ile değil de KGB’deki eski dostlarıyla planlamış olabileceği yönünde spekülasyonlara yol açmıştır.

Dört bitiş senaryosu

Savaşı kimler başlatmış olursa olsun, savaş muhtemelen dört senaryodan biriyle sona erecektir. Rusya, Ukrayna’nın bir kısmını veya tümünü ele geçirebilir, ancak kısa bir süreliğine. Rus ordusunun Ukrayna’nın büyük şehirlerini ele geçirmekte çektiği sıkıntıları ve ele geçirdiği büyükçe bir şehri kontrol etmekte karşılaştığı zorluklar, bize Rusya’nın uzun süreli bir işgali sürdüremeyeceğini açıkça göstermektedir. Bu durum, Sovyetler Birliği’nin çöküşünü hızlandıran Afganistan’daki feci Sovyet savaşını akla getiriyor.

İkinci senaryoda Ukrayna, Kırım, Donetsk ve Luhansk bölgelerini Rus toprağı olarak tanımayı kabul eder. Böylece Kremlin’in propaganda makinesinin “kurtarılmış” Ukraynalıların masallarını yaymasını olanaklı kılar. Putin rejimi zafer kazandığını ne denli iddia ederse etsin, ekonomisi yaptırımlarla kalıcı olarak yaralanan Rusya, küresel bir parya olarak kalacaktır. Yüzlerce küresel şirketin terk ettiği ve giderek (beyin göçü nedeniyle) genç insanlardan daha  yoksun kalan bir ülke olacaktır.

Üçüncü senaryoda, giderek daha çok hüsrana uğrayan Putin, Ukrayna’da taktik nükleer silah kullanır. Rusya Güvenlik Konseyi başkan yardımcısı olan eski cumhurbaşkanı Dimitri Medvedev‘in geçtiğimiz günlerde yaptığı uyarı gibi, Rusya sadece konvansiyonel silahlar kullanan bir düşmana karşı da nükleer silâhla saldırmaya hazırdır. Kremlin propagandası bunu kesinlikle bir zafer olarak sunacak ve büyük olasılıkla Amerika’nın 1945 yılında Hiroşima ve Nagazaki‘yi bombalamasını, bir savaşı sona erdirmek için nükleer silahların kullanılmasına emsal olarak atıfta bulunacaktır. Herhangi bir Batı eleştirisine karşılık bunu Batı’nın ikiyüzlülüğünün kanıtı olarak gösterecektir.

Son senaryoda ise ABD Başkanı Joe Biden’in dileği yerine gelir: Putin iktidardan uzaklaştırılır. Rusya’da askeri darbe geleneği olmadığı göz önünde tutulduğunda bunun pek olasılığı yoktur. Böyle bir şey olsa bile, Putin’in kurduğu ve eski KGB meslektaşları ve yirmi yıldır tımar ettiği diğer güvenlik görevlileri (siloviki) tarafından sürdürülen sistem, yerli yerinde kalacaktır. Dışa karşı maceracılık azalsa bile Ruslar tecrit edilmiş olacak ve baskı altında kalacaklar. Ne de olsa, FSB savaşın gelmekte olduğuna inanmamış olabilir, ancak Putin’in “özel askeri operasyonu”nu bir fırsat bilmiş ve kısıtlayıcı önlemler almayı ve toplum üzerinde tam kontrol sağlamayı hevesle uygulamıştır.

Stalin usulü diktatörlük

Putin, başka bir Avrupa ülkesine saldırarak II. Dünya Savaşı’ndan sonra çizilen kırmızı çizgiyi aşmış ve dünyanın gidişatını değiştirmiştir. Aynı zamanda Rusya’yı çarkları dönen bir otokrasiden, Stalin usulü bir diktatörlüğe dönüştürmüştür. Rusya, şiddetli baskı, esrarengiz bir keyfilik bulunduran ve büyük bir beyin göçü barındıran bir ülkeye dönüşmüştür.

Silâhlar sustuktan sonra Ukrayna, Avrupa ve dünyanın geri kalan ülkelerinin kaderi merak konusu olurken, Rusya için sonuç apaçık ortadadır: En karanlık geçmişi kadar kara bir gelecek.”

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar