Türkiye’de, AK Parti’den vekil aday adayı olan, KKTC Din İşleri Başkanı Talip Atalay, istifa etmemekte kararlı.
Zira, Türkiye’de vekil adayı, KKTC’de müftü olmak gibi bir projesi var.
Neden?
Yazmaya devam edelim.
KKTC’de Müftü, Türkiye’de de aday adayı olarak seçim çalışması yapmanın bir sakıncası yok, yasal engeli de yok.
Biz “etik” kısmı sorguluyoruz.
Dinin siyasete alet edilmesini sorguluyoruz.
Ama ne gam…
Atalay’ın umuru değil.
Vakıflar İdaresi’ne bir yazı yazan Atalay, bugün itibarı ile izne ayrılmak istedi.
Atalay izne ayrılacak, Türkiye’ye gidecek ve seçim çalışması yapacak.
İzin formunu verirken, “yıllık izne” de çıkmıyor.
Böylelikle, yerine “Vakıflar İdaresi Yönetim Kurulu’nun istediği kişiyi vekaleten atamasına” mani olmaya çalışıyor.
Atalay, “üç isim” vererek, “Bana bu üç isimden biri vekalet etsin” diyor.
Yetmiyor, Din Adamları’nın örgütü de Vakıflar İdaresi’ne, “Bu üç isimden biri vekalet etmezse, sokağa ineriz” diye tehdit savuruyor.
Vakıflar İdaresi ne yapacak şimdi?
Çok merak ediyorum.
Ne saklanmaya çalışılıyor?
Evet, yanlış duymadınız.
Din İşleri Başkanı Talip Atalay, izne çıkacak.
Bu senelik izin olmayacak…
Yerine kimin vekalet edeceğine de kendisi karar verecek.
Hatta bunun için imamlar da “dediğimizi yapmazsanız, sokağa ineriz” diye tehdit savuracak?
Peki nerede otorite?
Sayın Atalay, görev süresini Haziran ayında tamamlayacak.
Yeniden sözleşme yapılacaksa, buna da otorite karar verecek.
Nisan ayı i,çerisine kadar izin talebi var Atalay’ın .
Belli ki, adaylığı kesinleşince, istifa edecek bir opsiyon bıraktı.
Yok eğer aday olmazsa, ki duyumların kesinlikle kazanabileceği bir noktadan aday yapılacağıdır…
O zaman da Din İşleri Başkanlığı’na geri dönecek…
Sözleşme engel
Daha önceki Din İşleri Başkanları’nda Vakıflar İdaresi görevden alma yetkisine sahipti.
Atalay, özel bir sözleşme ile geldi.
Başbakan atadı, Cumhurbaşkanı onayladı.
Bu sözleşmede de, “Aynı yöntemle gider” deniliyor.
Yani, Özkan Yorgancıoğlu, “Atalay’ın görevden alınması için cumhurbaşkanına yazı gönderecek…”
Cumhurbaşkanı, Başbakan ile bu konuda iş birliği yapar mı?
Hayatta yapmaz.
Neden yapsın ki bu ortamda.
***
Dananın kuyruğu bugün kopacak
Vakıflar ile Din İşleri Başkanlığı arasında dananın kuyruğu bugün, bilemediniz yarın kopar.
Vakıflar yönetimi hafta sonu toplandı.
Bir karar da aldı.
Ancak karar henüz açıklanmadı.
Bugün, yarın açıklanır.
Peki ne olacak?
Vakıflar İdaresi, Atalay’ın istediği gibi, “üç isimden birini” mi vekaleten kurumun başına getirecek, yoksa tamamen, şimdi kurulan yapının dışından biri mi oraya oturacak.
Atalay, şeffaflıktan neden korksun ki?
Bilim insanı…
Bugüne kadar yaptıklarını da şeffaflıkla anlattı zaten.
Kendisi seçim için Türkiye’ye gidiyor.
Süreci kilitleyerek gitme nedeni, “Kazanamazsam dönerim” ise, artık gönlümüzdeki Din İşleri Başkanı kendisi değildir.
Din İşleri Başkanlığı yapacak onlarca isim vardır, birisi de yapar.
Atalay, bir karar verdi.
Türkiye’de siyasete girecek.
O zaman, KKTC kamusu ile bağlantısını koparacak.
“Yerime falanı atayın” diye dayatmayacak.
“Kazanamazsam KKTC’ye döner, görevimi yaparım” demeyecek.
Vakıflar İdaresi de bu “dayatmayı” kabul etmeyecek.
Bugün, dananın kuyruğu kopacak.
***
Safa ve kumar merakı
Ali Özmen Safa’nın bu “kumar” merakını bir türlü anlayamadım.
Bildiğimiz, dindar bir adamdı.
Ne oldu da, bir anda, kumarhaneleri savunur oldu?
Onu da Vakıflar İdaresi Müdürü İbrahim Benter açıkladı.
“Kumarhane izni istiyor…”
Önce vakıflardan arazi al, “helal otel” diye, günlerce yayın yap.
Şimdi de, “Kumarhane” talep et.
Sonra elindeki medya araçlarını kullanarak, “feveran” et…
Allah günah yazar…
Bunu bilir Özmen Safa… Eminim.
İzni vermeyenleri karala, iftira at…
Neden?
Seni “kumarhane patronu yapmadılar” diye.
Al arazi, öde parasını, istediğini yap sayın Safa…
Sana bir şey diyen mi var?
Sama bu şekilde, toplumun gözünün içine baka baka…
Yapma…