PAZAR SOHBETİMDİR: (BARİ ELDE KALANLARI KURTARALIM.) - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

PAZAR SOHBETİMDİR: (BARİ ELDE KALANLARI KURTARALIM.)

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

“Üzülmek yada hayıflanmak!” Sevinmek sevmek kadar doğasal insan duyguları olmalı.. Ki insan “duygularıyla” vardır.. “Onlarsız” kalan düşünceler insanı olsaydık, komutla hareket eden mekanik robotlar olurduk! “Kalk otur, yürü dur, gül oyna, getir götür…”
İnsanı en iyi “doktorlar,” tutun ki cerrahlar bilmeli.. Vücudu oluşturan onca organın nasıl birbirlerini tamamlayarak ve birbirleriyle ilinti kurarak çalıştıklarını ancak onlar görebilmekte..
Lafın kısası anlatmakta bile güçlük çektiğimiz bu büyük “insan mucizesidir” ki hayret bir şey! Çünkü kanla beslenmekte, kanla var olmakta!
Beyinle düşünmekte beyinle duymakta..
Kalbi ile yaşamakta, ciğerleriyle soluk almakta.. Say say bitmez… *****
FAKAT: “O mahiler ki derya içredir deryayı bilmezler” var ya. İyi ki insan da kendi vücudunu dinleyip öğrenmek yerine onu ihtiyaçları, duyguları, yaşamı için kullanır sadece. Bilir misiniz? “Aman allahım nasıl olur da iki ayağım üzerinde yürüyüp koşabiliyorum” diye düşünmeye başladığınızda tökezler, düşersiniz belki de!
“DUYGU” ve “akılla” oluşan bu büyük “insan mucizenin” de zaman zaman aptallık yapabileceğine şaşmaz mısınız ama?
Gülmek kadar ağlamayı, nefret etmek kadar sevmeyi, kötülük yapmak kadar iyiliği… Bilen “insanın” yarattığı dünyasını, cehenneme çevirmek için elinden geleni yapmaya çalıştığını düşünebilir misiniz?
Ya da o cehennem zebanilerini önlemek için mücadele etmek zorunda kaldığını!
Yapılanlar yıkılmasın, güzellikler çirkinleşmesin, sevgiler yok olmasın, huzur kaçıp gitmesin… Kısaca insanların oluşturduğu “insanlık” hep iyi, güzel, huzurlu kalsın diye süregelen mücadelelere nazire; yine de ve inadına bir sürü aptallık nedeniyle dünyanın rezil rüsva olmasına şaşmaz mısınız?
Ben çok şaşarım.. Hem de dünyanın boynuzunda bir sineklik yeri var yada yok, KKTC dediğimiz şu beldede! Bakın kısaca anlatayım:
**********
1974’den öncesi “memleketimi” doğrusu ya iyi biliyordum. O sözünü ettiğim “insanca duygularla” görüyordum ellediğim her bir şeyine..
Dağına taşına, ormanına denizine, ovalarına yeşiline, kasabalarına köylerine, sonuçta insanlarına…
Hep sevgiyle bakıyordum çünkü bana sevgiyle gülümsüyorlardı..
Bilir misiniz “sevgi” sadece yaşanmaz! Beyninizin yüreğinizin ne kadar derininde olursa olsun ona eller hatta tutar hatta sevgiyi seversiniz..
Bazan o bir vatandır.. Bazan vatanda bir orman, bir akan su, bir deniz kıyısı, bir buluttur havada, keçiyoludur tarlalarda kıvrıla büküle uzayıp giden, dalındaki çiçektir, ağacındaki meyve..
Kediler köpekler, koyunlar, kuşlardır. Denizlerinde balık!
Ve sevilesi varlık olan insandır tüm o sevdiklerinize anlam katan! Çünkü insan akıllıdır, duyguludur, görür işitir ve kendinden öte tüm varlıkları anlamlaştırır!
*****
1974’den sonra işte Allah’ın bu en büyük mucizesi olan “insan” Kuzey’i yeniden yaratma görevine tayin edildiğinde, önce kendini oluşturan o mucizevi aklıyla duygularına, sonra da kendine bahşedilen vatanına büyük ihanette bulundu!
“Kıbrıslı” açıkgözlüğüne hiç yakışmayan bir aptallıkla Kuzey vatanını şeytana sattı!
Önce ne dağını bıraktı ne taşını.. ne ormanını ne sahillerini.. Her tarafını “pisliğe boğdu” ki “işte Kıbrıs Türk halkı budur” dedirtene dek!
Sonra çevreye kıydı: Sahillere kondurduğu villalar otellerle.. Olur olmaz yerlere diktiği apartmanlarla..
Nefes bile alamayan şehirler yarattı! Şehirler yarattı yolsuz, kaldırımsız, ışıksız!
Ekilecek toprakları harcadı inşaatlarla, çok katlı binalarla, plansız programsız yapılaşmalarla!..
Ki Allah “eşref’i mahlûkat” denen en üstün canlı olan akıllı insanı yaratırken, Kıbrıs Türk halkı da (tövbeler olsun) KKTC’i yarattı Allah’a inat!
*****
TA yazımın başına dönüyorum. “Üzülmek yada hayıflanmak” diye başladıydım yazmaya! Ki baktıkça “vatanıma” üzülüp hayıflanıyorum!
Ve bir kez daha diyorum ki “eğer 1974’den sonra “işte ebedi vatanımız” diyebilseydik bu Kuzey’e, böyle bir vatan olmazdı!
Ne var ki ne önümüzde Hz. Musa vardı elinde asası açsındı denizleri ve taşısındı bizi karanlıklarımızdan geleceklerin aydınlıklarına… Ne de Mekke’den Medine’ye göç ederek bir dünya dini kuracak kadar Allah’ın sevgili kulu Hz. Muhammet vardı bize yol gösterecek!
Kısaca “Kuzey Kıbrıs”ı fena harcadık! Bari elde kalanları kurtaralım.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar