PAZAR SOBETİMDİR: (SUYU HALLETTİLER! ŞİMDİ MEMLEKETİ HALLEDECEKLER.) - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

PAZAR SOBETİMDİR: (SUYU HALLETTİLER! ŞİMDİ MEMLEKETİ HALLEDECEKLER.)

Devlet yönetmek kulüp yahut dernek  yönetmeye benzemez. Fakat bir yandan memleketi icraatlar yönünden kısırlaştırırken öte yandan küçültürseniz tabi ki yöneteceğiniz devlet değil, cemaat esamesine düşürülen bir “idare”  olur.
Su sorunu bunun tipik örneği oldu. Çözülene kadar memleketin elini kolunu bağladı. Sonuçta bulunduğu söylenen çözümün ardından da “artık icraat zamanıdır” dendi!
Demek ki su sorunu devam etseydi icraat olmayacaktı!          Demek ki bu memleketin öyle hemen acil sayılacak  icraatlara ihtiyacı yoktur!
Demek ki bu memleket icraatsız da yönetilebilinmektedir!
Demek ki bu memleketin asıl sorunu gerçekleştirilemeyen icraatlar değil, çözülmesi gereken su sorunuydu!
UZATABİLİRSİNİZ: “Yönetim ve icraatlar” olayını örnekleyerek istediğiniz kadar uzatabilirsiniz.  Sonuçta varacağınız yargı siyasi erk sahiplerini “devletin bekası” değil, kendi politik görüşlerinin ilgilendirdiğidir! Eğer öyle olmasaydı sonunda itiraf edilen şu gerçek, ta başında düşünülür, hesaplanır, sonra yola çıkılırdı! İşte o cümle:
“Su konusu ilk gündeme geldiğinde özerk bir su kurumunun oluşturulması ve belediye sınırları içerisindeki suyun da BESKİ’ye  ait olması önerisi vardı. Bu öneri kabul görmedi çünkü bunun için büyük bir finansman gerekiyordu…”
Pekala tartışmalar sürerken gerek medya gerekse yetkili çevrelerle türlü çeşitli kesimlerdeki insanlar ne söylüyorlardı? “Batmış belediyeler bu su yönetimini beceremez, bu işi çeviremezler!” 
Bu kadar basit! Fakat Bu kadar basit olan gerçeğe karşın memlekette bakın neler oldu.?
*İcraatlar durdu!        *Türkiye ile sürtüşmeler başladı!
*Bazı STÖ’leri yollara düşüp geçmişte “ne askerini, ne paranı ne de memurunu istemeyiz” derlerken…            *Bu kez yanına “suyu” da koyarak “dahası “can suyu değil ölüm suyu” diyerek “suyunu da al git” dendi!
*Su sorunu nedeniyle toplum bir kez daha gerildi,  iç barış bir kez daha dinamitlendi…   *Hatta daha ne dedilerdi? “Bizim suyumuz bize yeter!” Breh breh brehh!
NEYSE: Çok gitmez, hep birlikte göreceğiz! Suya ne kadar sahip çıkacağımızı da bundan sonra ne kadar icraatta bulunacağımızı da..      **********        MÜZAKERELERDE İLERLEME. (MASADA İSTEDİKLERİMİZİ KOPARIYORMUŞUZ!) 
Müzakerelerde ne kadar büyük ilerlemeler olduğunu biliyor musunuz? Hatta bu ilerlemelerde Türk tarafının  ipi göğüsleyecek şekilde önde koştuğunu, önerilerinin kabul  gördüğünü, amiyane ifadesi ile Rum’u mandepsiye bastırarak tarihte ilk kez “Türk savaşla kazanır masada verir” gerçeğini ters yüz ettiğini.. Türkiye kaybederken Kıbrıs Türk liderliğinin müzakere masasında büyük kazanımlara koştuğunu… Biliyor muydunuz?
VE BİLİYOR MUSUNUZ? Hemen hemen  çoğu başlıkların açıldığını, görüşüldüğünü, kapanmak üzere olduklarını. Bunların:
1. Devlet-Yönetim ve Güç Paylaşımı
2. Vatandaşlıklar, ikamet hakları, siyasi haklar. Büyük olasılıkla dört özgürlükler.
3. Mülkiyet konusu.
4. Toprak ayarlamaları.. Olduklarını.
Eh ne kaldı geriye? Garantörlükler diyeceğiz ama iki ülke yan çizince tek Türkiye kaldı ortada. Buna karşın halletmek kolay çünkü daha şimdiden ne diyor “bizimkiler?” “Çözüm olduktan sonra artık  Rumların bize saldırmaları söz konusu olmayacak!.” 
Doğru: 1963’de Kıbrıs Cumhuriyetini yıkıp Türkiye’nin garantisine karşın Türk halkına saldıran Fransızlardı!
NEREDE KALMIŞTIK? Müzakerelerde hemen hemen sona gelindi. Ancak bir sorun vardır. Bunu da yarına saklamıştık ama sırası geldi yazalım:
Tarihte ülkeler veya  imparatorluklar  öyle rihter ölçeği ile sekiz dokuz şiddetindeki depremlerle yıkılmadılardı. Her yıkımın, hayrettir ama bir de hazırlığı vardır. Hem içerde hem de dışarda!   “Tabi biz çözüme hazırlanıyoruz,” yıkıma değil..  Pekala Rum tarafı? İşte hayretimize mucip olan da bu. Çünkü bizimkilere sorarsanız Rum müzakereciler  sanki Hz. İsa’nın müritleri! Masada patlatıyoruz şamarı, bir daha vuralım diye öte yanlarını çeviriyorlarmış!
VESESSELAM. Bu yaşadığımız günler bir gün tarihe “Su savaşları” olarak geçerken ayrıca “sudan önce” ve “sudan sonra” diye de iki kronolojik tarihi öneme sahip olacak. Mesela:
Bir: Su savaşlarından  önce Kıbrıs Türk halkı bedbaht ve tutsaktı. TC tarafından sömürülürken, egemenliği elden gitmiş, ekonomisi ya heydi!
İki: Su savaşından sonra  özgürlük ve egemenliğine kavuşan Kıbrıs Türk halkı Güneydeki Rum komşusu ile oluşturduğu federasyonla hâlâ ve her halde ilelebet özgür ve egemen yaşamaktadır.  Üstelik suyunun da sahibidir… Ne diyelim? Rüyaya devam!

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar