Oysa insan kara parçasından daha değerlidir… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Köşe Yazarları

Oysa insan kara parçasından daha değerlidir…

Hüseyin Ekmekçi

 

Manşetimizde turizm var…


Havadis olarak biliyoruz ki, can damarımız turizm…

Şah damarımız turizm…

Bitmeyen sanayimiz o bizim.

Biz ne yapıyoruz?

“Kendimizi bir şey sanma hallerinden” zerre geri adım atmıyoruz.

Hep bir böbürlenme…

Hep bir kendimizi bir şey sanma halleri…

Utanıyorum ama…

Bunca yılda “stratejik değeri olan kara parçası” kadar insan değeri yaratamadık.

Değersiz miyiz?

Haşa…

Ama statükocuyuz.

Makamları daha çok severiz.

“Böyle gelmiş böyle gitsin”ciyiz.

Hatta “bize dokunmayan yılan bin yaşasın…”

Oysa, çağdaş insan, olduğu kara parçasını daha değerli yapar…

Bölgenin, insanını düşünür.

Sözüm siyasete…

Siyasetteki makamlar…

Maalesef bu kara parçasında yaşayan insandan daha fazla sevilir.

Bu makamları korumak için de her yol mübah sayılır.

Bu nedenledir bitmeyen bu rant.

Turizm planlamak yerine, “partilileri planlıyoruz” mesela…

Hep yandaşlar atanır makamlara da “teknik isimler” önemsenmez…

Yetki siyasette kalır da ehil ellerin uzak tutulması istenir.

Dağ taş deniz kenarları yakına yandaşa peşkeş çekilir de yatırım niyeti olanlar önemsenmez.

Budur makus talihimiz…

İhtiyacı olan biz…

Bakınız…

Neden öfkelendim biliyor musunuz?

“Türkiye bizi 83’üncü il yapacak” diye bir feveran başladı…

Neden?

Turizm örgütleri, “KKTC’ye uçuşlarda iç hat uygulaması olsun” dedi diye…

Derinlemesine tek bir araştırma yapılmadı…

Kimse neden niçin diye sormadı.

Tuhaf olanı “siyaset de turizmcilerin bu teklifi neden yaptığını” anlamadı…

Sanıldı ki “iç hat” muamelesi göreceğiz

Oysa, “Turizm nasıl kurtulur?” sorusuna yanıt arayan turizmciler bu öneriyi gündeme getirdi.

“İç hat vergileri 70- 80 TL daha az” ya.

Bunun da bilet fiyatlarında ciddi bir indirime neden olacağı düşünüldü.ç

Hemen başladı feveran…

“Türkiye bizi  83’üncü il yapacak…”

Turizmciler ciddi bir sıkıntı yaşıyor.

Biz halen daha “solculuk” oyunları ile, içine düştüğümüz perişan halin farkında dahi değiliz.

Siyasetçiden başlayarak…

Her konuyu “ideolojik tartışmanın” içine gömüyoruz ve unutuyoruz…

“Olan da Türkiye seni alıp da ne yapsın, sen önce insan oölarak, kendinin bu toprak parçasından daha önemli olduğunu hatırla” diyeceğim…

Sonra aklıma her konuyu ideolojik temelde tartışanlar…

Bir de “fes giyip Türkiye’de dolaşanlar” geliyor…

Sonra diyorum ki, “Bizim tek eksiğimi ülkesini makamlarından az seven siyasetçiler…”


 Makam gider, ülke kalır

Bakın yakın tarihimize…

Kaç turizm bakanı hatırlıyorsunuz…

İçişleri?

Bayındırlık Ulaştırma?

Kimler gelip geçti farkında mısınız?

Ne entrikalarla hem de…

Ne peşkeşler yaşandı…

Ne yıkımlar…

Adam kayırmalar…

Ballı krediler…

Aile fertlerine verilen araziler…

Ucuza alınıp pahalıya satılan kamu malları…

Ne kaldı geriye…

Ağır küfür ettiğimiz siyaset adamları ve zenginleşen akrabaları…

Memleket?

Kimin umurunda.

Şimdi de “ranta” dayalı bir hükümet anlayışlı vardır.

Kamu kaynağı üzerinden hem de…

Neden?

26 sayısı zor ulaşıldı diye.

Oysa…

Bu bir azınlık ve seçim hükümeti.

Aklı olan “icraata” yatırım yapar ki, “oyu artsın”…

Ama bizde durum maalesef “rant da rant…”

Tek bir örnek vereceğim.

Türkiye’de ordu kışlaya dönüyor hızla.

Asker asker olarak görev yapacak…

Bizde, en güzel sahiller askerin elinde…

Hükümetlerimiz konuyu açmaya dahi korkuyor.

  • “Şurası yat marina olacak…”
  • “Burası halk plajı olacak…”
  • “Burası otel bölgesi olacak”

Bunu bile tartışacak zerre cesareti yok ülke siyasetinin…

Sonrası bık bık bık…

Oysa siyasi iklim kalkınmayı öne koyacağımız, yatırımı yoğunlaştıracağımız, istihdamı sağlayacağımız projelere uygun.

Turizm de turizm…

“Bize lider gerek diyor. Elini masaya vuracak, istediğini yapacak…”

Yok arkadaş.

Lider falan istemiyor bu ülke…

Kime “lider” dendiyse, bir süre sonra havalandı, egosu toplum sevgisinin önüne geçti.

İstemeyi lider.

Bize ülkesini sevecek, ülkesi için iyi işler yapacak, halkın muhalefetine rağmen, doğruları yapacak insanlar lazım.

Bu kara parçasını sevecek insanlar…

Bu kara parçası üzerindeki insanların “statükocu” bakış açısını” değiştirecek siyasetçiler…

Varsın bir daha seçilmesin ama…

Bu ülke de değişsin be…


Bildiğin felaket

“Allah’ın işine de karışılmaz ya… Yağmur yağmadı, gölet boş” diyebilirsiz.

Ama gelin görün ki, bunun da ucu politika olmamasına dayanıyor.

Kanlıköy Göleti ya da barajı ne derseniz deyin…

Boş.

Su yok.

Damla su yok.

Haliyle orada şekillenen yaşam da yerle bir.

Dün gittik, gördük.

Binlerce balık ölüsü var.

Kokudan yanına yanaşılamıyor.

Bir bölgeye kireç falan atılmış ama…

Nafile…

İçeriye girilemiyor çünkü çamur ve batma tehlikesi var.

Balıklar öldü, leş gibi kokuyor.

Dahası…kanlıköy1

Bölgedeki börtü böcek, kuşlar, yılanlar…

Orada şekillenen bir yaban hayatı vardı, o da yerle bir.

Bir şey daha var…

O da su politikamız.

Bir gölet neden kurur?

Sadece yağmur yağmayınca mı?

Peki diğer göletler kurumazken, barajlarda su varken, Kanlıköy’de ne oldu?

Bu sorunun cevabı varsa, su politikamız da var.

Orada gölete gerek var mı?

O alan daha farklı değerlendirilebilir mi?

Türkiye’den gelen su ile yeni bir barak ve gölet politikası belirlenmeli mi?

Baraj gölet alt yapısına yeni yatırımlar için geç kalınmadı mı?

Soru da soru…

Zaten bu sorulara gerek kalmasa, ülke de güllük gülistanlık olacak…

Lakin felaket sağlam felaket…

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar