Her şeyi devletten beklemek elbette yanlış, üstelik kendi hatalarımız ortada iken. Yalnızca hükümete yüklenmek, bir bakanı hedef göstermek doğru değil… Fakat bir türlü hiçbir adım atılmadığı içindir bu isyanımız!
Asfalt kana doymuyor!
Gün geçmiyor ki bir çarpışma haberi olmasın. İnsanlar ölüyor. 10 ayda 29 kişi çarpışmalar neticesinde can verdi. Geride kalan analar, babalar ve evlatlar… Ateş düştüğü yeri yakmıyor artık, toplumsal bir sorun halini aldı trafik belası…
Hatalıyız. Trafikteki tüm sürücüler hatalıyız…. Kurallara uymuyoruz. Hız sevdamız telefon sevdamızla birleşiyor ve trafik canavarına dönüşüyoruz!
Rum tarafına geçen tüm sürücüler emniyet kemeri başta olmak kaydı ile tüm kuralları eksiksiz yerine getiriyor.
Peki ama neden? Neden orada kurallara uyan bizler KKTC topraklarında bu kurallara uymuyoruz? Aynı insanlar değil miyiz?
Bizler aynıyız ama ne yazık ki devlet farklı!
Kurallar herkes için uygulanıyor. Suçun karşılığı belli. Ceza sana başka bana başka değil, kimse “babam sağolsun” diyemiyor.
Kimse çıkıp devlete; yol bozuktu, ışık yoktu, karanlıktı, bariyer yoktu, diyemiyor. Devlet halkının can emniyetini tüm canavarlara rağmen sağlamak için elinden geleni yapıyor.
Bizde durum ne?
Işık yok göz gözü görmüyor! Bariyer yok ama kazaya sebebiyet veren bordürler her yeri sarmış, kitaplar hazır olmasına rağmen bir türlü müfredata konmuyor, trafik dersleri başlatılmıyor ! Yollarımız zaten delik deşik, yama ile sorun çözülmeye çalışılıyor. Yeni yapılan yollar ise güvenlik önlemleri alınmadığı için çok daha tehlikeli. Maalesef devlet halkını korumaktan çok uzakta… Allaha emanet yaşıyoruz…
Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Tolga Atakan, sürekli halka dert yanar konumda: ‘Para Yok! Kaynak yaratmaya çalışıyoruz diyor!’
Haklı olarak halk da soruyor, alınan bunca harçlar nereye kullanılıyor? Öncelikler Adakart, TC ile ehliyet anlaşması, araç muayene istasyonlarını özelleştirme, ehliyetleri yenileme. Peki ya yollar?!
Bu görevlere talip olurken bu sorunlar biliniyordu. Buna rağmen formül cepte deniliyordu! Hatta Müsteşarınız Kemal Bağzıbağlı, 5 Aralık 2016 tarihinde bir gazetede yayınlanan köşe yazısında: (https://www.gundemkibris.com/m/kaynaklari-kullanmaktan-aciz-olan-kotu-yonetim-kaderimiz-degildir-makale,7705.html)
Gelmiş geçmiş hiçbir hükümetin trafik güvenliği adına kalıcı çözüm üretmemiş olması, iki bin civarı insanımızın trafik çarpışmalarında hayatını kaybetmesine neden olmuştur. Peki, ülkemizde kaliteli yolların inşa edilmesi ve gerçek anlamda trafik güvenliğinin sağlanması için yeterli kaynak yok mu acaba? 2007-2016 yılları arasında, sadece Türkiye Yardım Heyeti tarafından yol yapım ve bakım projeleri için ayrılan 719 milyon TL’nin yarısından fazlası olan 388 milyon TL geçmiş hükümetler tarafından kullanılmamıştır. Bu acı gerçek göstermektedir ki yitirilen canların esas sorumlusu, olmadığı iddia edilen maddi kaynaklar değil, yıllardır tecrübe etmekte olduğumuz kötü yönetim anlayışı ve bunu değiştirmeyen yetkililerdir… İnsanlarımızın, evlatlarımızın can emniyetini sağlamak, kaderimiz olmayan kötü yönetimden kurtulmak ve elimizde olan ekonomik imkanları, zümresel değil toplumsal yarar sağlamak için, doğru şekilde harcamak adına hükümet istifa etmeli, ve halkın iradesi hak ettiğimiz yönetimi iktidara taşımalıdır…”
Açıkça soralım, Kemal Bey halen daha aynı fikirde mi? Peki ya siz, şikayet etmek yerine var olan kaynaklara nasıl ulaşmayı hedefliyorsunuz? Keşke sizlere vaatlerinizi hatırlatmak zorunda kalmasaydım ve bugün tek sorunumuz AB standartlarında ehliyet olsaydı…
Yazık!
