Cesameti ve aşırı masraflarıyla aslında halk için ciddi bir sorun olan BRT’de yine kazanlar kaynadı, perde arkası entrikalar cadı avı operasyonlarını tetikledi ve yine BRT’nin aşırı kalabalık yapısına rağmen çok az üreten tarafını değil müdürü görevden alma operasyonunu konuşuyoruz.
Ve yine müdürü görevden alma operasyonunun arkasına saklanan birçok kişi ay dönsün maaş gelsin felsefesiyle devam edecekler.
KKTC’nin kurucu felsefesine dönüşen anlayışla.
600’ü aşkın personel ve yıllık 60 milyonu bulan bütçe ile BRT bu ülkenin en önemli kara deliklerinden birisidir.
Birçok çalışan BRT’ye sadece ay başları maaş almaya gittiğini, ek mesai yapmamasına karşın sırf maaşı yükselsin diye birçok çalışana ek mesai yazıldığını veya sadece 2 personelle idare edilebilecek Güzelyurt bürosunda 15’i aşkın personelin bulunduğunu ve bunların BRT’den ödenip aslında başka işler yaptıklarını sağır sultan bile duymuştur.
Ve bu tür örneklerin daha da artırılabileceğini de herkes biliyor.
Herkes biliyor da nedense bunları hiç kimse konuşmuyor.
Konuşulan ve uğrunda her türlü etik dışı davranış sergilenen BRT Müdürlüğü makamı oluyor.
***
Bunları aslında halkı ilgilendiren kamusal tarafı işin.
İşin diğer tarafı içler acısıdır.
Ülkedeki 6 tane televizyon kanalı adeta üvey evlat muamelesi görmektedir.
BRT’nin haksızın da ötesinde öldürücü rekabetiyle baş etmeye çalışmaktadırlar.
Ödenen uydu paralarıyla sanki de büyük bir nimet sunulmuş gibi muamele görmektedirler ama bu kanallardaki çalışanlar ağır iş koşulları ve düşük maaşlar altında ezilmektedirler.
Devletle rekabet edemeyecek şekilde BRT reklamlarına da ortak olmaktadır etkinliklerine de.
Ve ne acıdır ki hiç kimse kamusal yayıncılık derken özel kanalları düşünmemektedir.
Sanki kamusal yayıncılık BRT tekelindeymiş gibi.
***
Avrupa’da birkaç örnek dışında (ki onlar da her daim sorunludurlar) devlet yayıncılık ve özellikle de televizyon yayıncılığı alanından çekildi.
Sadece Türkiye’de TRT şişirildikçe şişiriliyor.
Biz de o kötü örneği kendimize örnek alıyoruz.
Ve oradaki entrikaları da buralara kopyalıyoruz.
Her gelenin kafasına veya hizibine göre davrandığı bir statükoyu sürdürmekte ısrar ediyoruz.
İşin en kötüsü de çok normalmiş gibi BRT’nin müdür sorununu tartışıp duruyoruz.
Memleketin esas sorunu bu değil midir?
Normalleştirdiğimiz kötülükler…
