Ne yaparsan yap - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

Ne yaparsan yap

Ahmet OkanAhmet Okan

Bir kente bakarken iki şey önemli.

İnsanları ve yapıları.


Varsa, kent içinden geçen akarsuları.

Yolları sokakları.

Bir sokak çeşmesinin tarihi öğrenildiğinde, beraberinde o döneme ait kültürel ve sosyal hayattan ipuçları da elde edilebilir pekalâ.

Hatta siyasi.

O sokak çeşmesi sizi bir Osmanlı yöneticisinin yönetim anlayışına kadar götürebilir…

Köşede bucakta duran ve hayatlarını seyyar satıcılıkla kazanan kimseler, gün gelir kent tarihinin birer parçası olurlar.

O kent onlarla özdeşleşir.

O kenti anlamak için, onları da anlamak gerekir.

Mahallebici Mehmetali de, fıstık fındık satan Osman Gezer de, dondurmacı Aylakçı, çorbacı Karabacak, Ciğerci Ahmet de yaşadıkları kentin bir parçası olurlar.

Dahası Ahmet Nadide’den Becerikli’ye kadar sosyal hayata damga vurmuş kişiler yaşadıkları kentte ikon halini alırlar…

Her gün siyasi nutuk atanları, siyasi didişmeler içinde olanları kusar o kent, gün gelir neredeyse isimleri anımsanmaz olur, istisnalar dışında…

Lefkoşa’da seyyar arabası ile humus yapan Filistin’den gelme Abdullah Hudari, Enver’in kahvehanesinin önünde yaparmış işini.

Ayasofya Camii ile Bedesten arasında duran Vadilili Mustafa dayı ciğercilik yaparmış.

Ayko mağazasının yanında Kayserili olduğu söylenen Artin Ağa pastırmacılık yapmış kırk yıl kadar…

Öteden beri köşeler ve bucaklar bu tür seyyar satıcılar tarafından tutulmuştu.

Hizber Hikmetağalar’ın “Eski Lefkoşa’da Semtler ve Anılar” adlı kitabında, 1950’li ve 60’lı yıllarda Lefkoşa’nın sosyal hayatına dair bilgiler edinmek mümkün.

Daha eski dönemlere ya da daha eski yüzyıllara yolculuk yapmak için yabancı yazarların kitaplarına bakmak gerekiyor ki o dönemleri de bu yazılardan anlamak mümkündür…

Şimdi bütün bunların yerinde yeller esmektedir!

Zaman değişmiştir; ruhu da.

Meydanlar, köşeler ve bucaklar yabancılaşmanın kucağına itilmiştir.

Artık ne yazılacaksa ileride!

İstediğin kadar didiş,

İstediğin kadar hükümet kur, hükümet boz,

Hükümetlere istediğin kadar Bakan ata, müsteşarlar, müdürler ata, biri gitsin biri gelsin,

Bunlar da olacak elbette zaman böyle lakin,

Birçoğu bir sokak çeşmesi kadar anımsanmayacak, bir Altıparmak kadar bilinmeyecek…

Sözünü ettiğimiz kitaba göre, bir zamanlar Vitsi Sokağı varmış Lefkoşa’da.

Bu sokak Baf Sokağı’ndan sonra başlar ve kentin en kısa sokağıymış.

Sokakta bulunan mülklerin çoğu da Türklere aitmiş.

Gel zaman git zaman bu sokakta mülk yapısı değişmiş, Rumların eline geçmiş…

Sadece Vakıf malları değildi sorun demek ki!

Ahali de tuttuğunu satıp savuruyordu anlaşılan…

Seyyar bir şekilde fırın kebabı satılırmış bir zamanlar ve buna “ofto” denirmiş.

Kebaplar bir araba üzerine konan lamarina içinde muhafaza edilir ve meyhanelerin önünde satılırmış…

Diyeceğim,

Ne yaparsan yap,

Ne olursan ol.

Hayat kendi ikonlarını belirler.

Arap Ali’ye ağıt yakılır, hikayesi de kendi de ölümsüzleşir…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar