Nasıl Yedi Kocalı Hürmüz Olduk! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

Nasıl Yedi Kocalı Hürmüz Olduk!

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Kıbrıs Siyasi sorununu türlü çeşitli yönleriyle dürterken, bir yandan “tekrarlardan” gocunuyorum bir yandan “gerçekten çözümsüzlüğün asıl nedenini biliyor muyum” diye şüpheye düşüyorum.

Ve bir kez daha “zaman tüneline” girip kendimi 1954’lere kadar geriye atıyorum! Çünkü şunu iyi biliyorum: “Kıbrıs siyasi sorununu çözümsüzlüğe mahkûm eden asıl büyük faktör, “bölgedeki” savaşlarla, siyasi ve ekonomik değişimlerdir! O kadar hızlı hareket ediyorlar ki dün çözüme varmış olunsaydı bugün eskimişliği yanı sıra anlaşmazlıklarının kavgası yapılacaktı! Nitekim


Kıbrıs siyasi sorunu 1947’lerin İsrail-Filistin sorununun hemen ardından 1954’de EOKA’nın bombalarını patlatarak harekete geçmesiyle başladı! O yıllarda bölgede sadece İsrail-Filistin sorunu vardı!

Fakat 1960 kadar geçen süre içinde Makarios’lu Eoka’nın “ENOSİS’i” gerçekleştirmek için İngiliz’e karşı başlattığı tethiş (terör) olayları sonucunda Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu! Bölgede ikinci büyük siyasi değişim de bu oldu!

Değişimin kırılması ise 1963 Kanlı Noel’iyle birlikte Türklere yönelik Rum saldırıları başladığında Türkiye’nin ilk kez garanti hakkından doğan müdahalelerini gerekleştirerek, Türk halkının Rumlar tarafından kıyımını önlemesiyle başladı! Makarios anladı ki Türkiye adada olduğu sürece ENOSİS’i gerçekleştirmek mümkün değildir!

 

Asıl büyük olay da bu kuşkudan kaynaklandı ve bir kez daha ENOSİS’i gerçekleştirmek için bu kez Yunan cuntasıyla EOKA Makarios’a darbe girişiminde bulundu! 1974 Barış Harekâtına davetiye çıkartan bu darbe sonucunda, İngiliz kolonisinden bu yana ilk büyük siyasi değişim yaşandı ve ada Kuzey-Güney olarak bölündü. Büyük olay ise şuydu: ENOSİS’i gerçekleştireceklerini zannedenler büyük hüsrana uğradılar! Bölünmenin geçici olacağını zannedenler yanıldılar!

 Kuzey’deki Türkiye’nin “harekatın ve adanın esiri olacağını” iddia edenler kaybettiler!

Çözüm yerine “zamana” oynayan her iki taraf da aksine “iki bölgeliliği” kemikleştirdiler!

Yeniden müzakereler başladığında artık bölgede sadece İsrail-Filistin sorunu yoktu. 1990’larda ABD’nin büyük Ortadoğu projesi de vardı. “Kıbrıs sorunu,” bir anda şimdilerde de elan devam eden bu “kanlı proje”nin siyasi çıkarları içinde yer alırken, Rum’un Doğu Akdeniz’de, Yunanistan’ın Ege’de yarattığı oldubittili egemenlik iddialarıyla bir yeni yeni siyasi konum kazandı.”

BİLİNE ki bu gün adada “birleşik Kıbrıs” efkârlı federal çözüm bekleyenler, artık iki halk olarak kendi kaderlerinin sahibi değillerdir. Hatta “çözüm için karar verilecekse o kararın içinde İsviçre’deki son müzakerelerde de görülmüştür, Amerika’nın da Rusya’nın da Türkiye ile Yunanistan’ın da bölgedeki çıkarları gözetilecektir! Yani:

İŞTE asıl şimdi Kıbrıs, “yedi kocalı Hürmüz” oldu!

 

**********

KISACA HEPİMİZ SUÇLUYUZ!

Şeker bayramı bitti. Sanmıyorum ki Sayın “Bakanlarımız” karınlardan konuşurlarken, “Şekeri atlattık Allah kerim Kurbanına” demiş olsunlar!

Öyle ama henüz hiçbir “işe” (bakın “iş” yani “icraat” diyorum) başlamış da değiller! Hâlâ her şey “tasavvur aşamasında!” Çünkü henüz sorunları, palyatif kararlardan kurtaramadılar! Sorunları benzer ilişkiler içinde kategorileştiremediler! Hâlâ her biri ayrı gayrı yasalarla çözülmeye çalışılan “tekil” sorunlar olarak ele alınıyorlar!

MESELA “artık trafik sorunu köklü çözüme ulaştırılmalı” mı deniyor! Peki ama bu sorun sadece yetersiz “alt yapıdan” dolayı mıdır yoksa bizatihi “sürücülerin hataları” nedeniyle midir? Her ikisi de mi deniyorsa o zaman Sn. Başbakan çok iyi anlayacaktır, çünkü bu durumda ortaya şöyle bir “kaziye” çıkar: KKTC’ trafiğinde yıllardır devletin görevini yerine getirmeme nedeniyle hem büyük “altyapı sorunu” oluştu hem de “eğitim eksikliği” nedeniyle “korumacılık duygusu yitip gitmiş sürücülerin” kaçınılmaz çarpışma ve kazalarından kaynaklı büyük trafik kazaları sorunu yaratıldı… Bu gerçeğe uygun olarak:

TUTUN ki devlet yasalarla “cezaları” daha çok artırdı! Pekala daha önceleri de “pire ısırdı çık yukarı” kabilinden o “yasalar” artan kazalarla birlikte sürekli artırılmadı mıydı?

ÖTE yandan yapılan resmi açıklamada deniyor ki şu anda trafikte 46 bin “seyrüsefer ruhsatı yenilenmemiş ya da vadesi çoktan geçmiş araç yollarda vızır vızır gidip gelmektedir! Üstelik üç yıldır seyrüsefer ruhsatı çıkartan da olmamış!

Eee, hani yasalar ağırlaştırıldıydı? Ki çok yoktur, o seyrüsefer ruhsatları inanın ki genel seçimlerden daha çok konuşulduydu!

ŞİMDİ “senteze” varalım mı? Sonuç ortada: Altyapı sorunları bir, sürücü sorunları iki, devletin yasalarını çiğneyerek seyrüsefer ruhsatlarını yenilemeyenlerin sorunları üç…

Ne oldular? Hem eğitim hem yasalara uymama hem de devletin görev ihmalleri nedenlerinden dolayı büyük reorganizasyonu gerektiren “üçlü bir saç ayağı” oluşturdular! Şöyle ki:

Birini kurtarsanız kurtaramadığınız diğer ikisi o kurtardığınızı da kendi sorunlarıyla çekip batırır! Nitekim bugüne kadar hep öyle oldu! Mesela: Yol yaptık ama üzerinde seyreden arabalarla sırat köprüsü haline getirdik! Trafiğe “yasalarla” tedbir getirdik ama onları da “yasaları çiğneyenlerle” kadük hale soktuk!

BAŞA dönüyorum: Birbirinden bağımsız ve birbirlerine hesap vermeyen kurumlarla sorunların üstesinden gelmek mümkün değildir! Bu nedenle devleti devletin müthiş bir koordinasyona ihtiyacı vardır.

 

**********

KISACA TAKILDIĞIM: (GÜNÜN SÖZÜ!)

Kitap basımının 500 adete düştüğünü söyleyen “Kıbrıs Türk Yazarlar Birliği” Başkanı Şevket Öznur “Sosyal medya gençleri içine çekti ve hapsetti” dedi! İşte büyük ve feci gerçek!

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar