Çarşamba günü 10 Kasım’dı. Mustafa Kemal öleli 83 yıl geçti.
Türkiye’de, Kıbrıs’ta ve Türk yaşayan her yerde bugün çeşitli etkinliklerle anılıyor.
Mustafa Kemal’i anmak, günümüzde yeterli değil. Onun bıraktığı eserleri anlamak ve dersler çıkartmak, sadece Türklerin değil, herkesin yapması gereken bir görevdir.
Mustafa Kemal, feodal Osmanlı İmparatorluğunun son günlerinde, emperyalistler ülkeyi işgal etmişken, Anadolu halkıyla birleşerek dişe diş bir mücadele ile bağımsız bir Türkiye’nin ayağa kalkmasını sağlayan düşüncenin mimarıdır.
Osmanlı İmparatorluğu, halkı idare etmek için, hem dini hem de FİZİKİ baskıyı fazlasıyla kullanan bir imparatorluktu.
Mustafa Kemal, Osmanlı’nın ülkeyi Sevr antlaşmasıyla emperyalistlere nasıl pazarladığını halka anlatmak için, Anadolu’ya geçmiş, ve tüm Türkiye halklarıyla kurtuluş savaşını örgütlemişti.
Savaşı kazanmak, yeni bir Türkiye’yi inşa etmek için yeterli değildi.
Feodal Osmanlı İmparatorluğunun halkı zehirleyen tüm uygulamalarıyla savaşmak, Mustafa Kemal’in attığı ilk adımlardı.
Halkın eğitimi için, Latin Alfabesine geçiş, hacı ve hocaların halk üzerindeki sömürüsünü engellemek için, tekke ve zaviyelerin kapatılması, din ile devlet işlerinin ayrılarak, Türkiye Cumhuriyetinin LAİK bir devlet olduğunu ilan etmek, günümüzden geriye bakıldığında , çok önemli adımlar olarak kolaylıkla görülmektedir.
Mustafa Kemal, günümüz milliyetçilerine benzemeyen ve savaştığı ulusların duygularını bile dikkate alan bir liderdi.
Yunanistan ile yapmış olduğu savaşlar sonucu, Batı Anadolu’yu yeniden Türkiye topraklarına katarken, Yunanlıların milli benliklerini de dikkate alan adımlar attı.
Atatürk ile savaşan Venizelos bile, savaştan sonraki yıllarda, Atatürk’e NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ’nün verilmesini savunacak noktaya gelerek, Mustafa Kemal’in önemini herkese göstermişti.
Mustafa Kemal’in “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” özlü sözünü bugün birçok insanın anlamaması üzücüdür.
Komşularıyla dalaşan bir ülkenin, kendi halkına acı, hayat pahalılığı ve felaketten başka bir şey vermediği bugün daha fazla anlaşılmaktadır.
Mustafa Kemal, yetersiz olan kaynaklara rağmen, devletçilik eliyle yerli sanayi geliştirmek için çok çaba göstermiştir.
Türkiye tarihinde iz bırakan fabrikalar, hala Türkiye ekonomisinde belirleyici izler bırakmaktadır.
Kıbrıs Türklerine gelince, Mustafa Kemal’i daha kurtuluş Savaşının başlangıcından beri benimsemiş ve Kurtuluş Savaşına elindeki kaynaklarla katkı koymaya çalışmışlardı.
Mustafa Kemal’in Alfabede, Kılık ve Kıyafette yaptığı devrimler anında Kıbrıs’a taşınmış ve İngiliz’e rağmen yenilik hareketleri gönüllü bir şekilde benimsenmişti.
Kıbrıs Türkleri Laiklik uygulamalarının gönüllü uygulamacıları olmuş ve tekke ve zaviyelere karşı aydınlatmacı tarafı seçmişlerdi.
Mustafa Kemal’in aydınlatmacı fikirleri, günümüzde de Kıbrıs Türklerine yol göstermekte ve hayatlarında tayin edici rol oynamaya devam etmektedir.
Kıbrıs Türkleri Mustafa Kemal’i ve eserlerini her geçen gün daha derinden kavramakta ve hayatlarının ayrılmaz bir parçası olarak savunmaya devam etmektedirler.
