Meselelerimiz - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

Meselelerimiz

“Mesele” deyince yıllardır çoğumuzun aklına hemen “Kıbrıs meselesi” gelir… Oysa gündemde hayatımızı etkileyen büyük küçük başka meseleler de yok değildir. Helikopter meselesi, şeffaf sandık, Anayasa ve AKSA meselesi gibi…

Helikopter meselesi
Ne zaman sıcaklar gelse, yöneticilerimizde değil ama sivil toplum örgütlerinde bir panik başlar. Zaten her yıl yanarak tükenen ormanlarımızın yine tehdit altında olduğu her yerde yazılıp söylenmeye başlanır. Nitekim bu sene de Kıbrıs Erozyonla Mücadele Vakfı (KEMA) öncü oldu. Ve çok da haklı olarak “Ne oldu şu helikopter?” diye sordu. Doğal olarak bu soruyu takiben, yöneticilerimizle her zamanki gibi eskiden beri bildiğimiz, gördüğümüz film vizyona konuldu. Yok efendim çalışmalar yapılıyor. Yok, kiralansa mı satın alınsa mı daha iyi olur diye araştırmalar yapılıyor. Bir muhabbettir gider. Şeytan diyor ki mademki dalga geçiyorlar, bizde geçelim dalgamızı… “Helikopteri boş verelim, en doğrusu bir ormanı kiralamak yada satın almaktır” diye yollara çıkalım.


Şeffaf seçim sandığı meselesi
Aslında gündemde hiç olmayan bir şeydi. Ama idealist meclis başkanımız Dr. Sibel Siber “Şeffaf seçim sandığı ile seçimlere gitmek için çalışmalar başlattık” deyince konudan haberdar olduk. Aslında böyle bir ihtiyaç neden doğdu? Tahta sandıklar kullandığımızda “hile” yapılma olasılığı mı vardı? Yada böyle bir sorun mu vardı?
Bu güne kadar ben yukarıdaki soruları sorduracak bir olay olduğunu hiç duymadım. Kaldı ki mali yetersizlik nedeni ile görevli insanlarını, seçimlerden ancak bir yıl sonra ödeyebilen devlete yeni mali külfet getirecek sandıklar yapmak için finansal kaynak bulunması gerekmez mi?
Daha da önemlisi, bize seçimden evvel şeffaf sandık sözü değil, yeni “Seçim Yasası” ve “Siyasi Partiler Yasası” vaat edilmişti. Bence başkanımızın şeffaf sandıkları bir kenara bırakıp bize verilen bu vaatlerin gerçekleşmesi için efor sarf etmeli diye düşünüyorum…

Anayasa meselemiz
Daha da demokratik bir anayasa tahtında yaşamak her insanın olduğu gibi bizlerinde en büyük arzularından biridir. Anayasamızı geçmişte de değiştirip bunu sağlamak için çalışmalar yapılmış, ancak seçilen yöntemin yanlışlığı nedeniyle sonuç alınamamıştı. O zaman hazırlanan tasarı ile tüm yetki meclise verilecekti. Doğal olarak halk yetkisini meclise vermek istemeyip tepki koydu. Sonuç olarak siyasiler hazırladıkları tasarıyı referanduma sokmaktan vazgeçtiler.
Sanırım yaşanmışlıktan ders alarak bu kez seçilen spesifik konular için hazırlık yapıldı. Tüm partiler, değiştirilecek ya da eklenecek yeni maddeler konusunda “fikir birliğine vardı” deniliyor. Aslında bütün partiler anlaşmışsa referanduma bile gerek yok. Meclisten oy birliği ile gerekli değişiklikleri yapabilirler
Demek ki en azından bazı konularda mutabakat sağlanmamış ki yerel seçimlerle birlikte referandum sandıklarının da kurulmasından bahsediliyor. Seçmenin kafasının karıştırılmasına gerek yok bence. Vekillerimiz biraz daha gayret sarf etsin bu işi meclisten bitirsin…

AKSA
AKSA her zaman bir şekilde gündem. Ama bu ara benim gözümde onu gündem yapan “Sık sık arıza yapıp karanlıklarda kalmamıza” neden olması değil. Benim gündemime AKSA’yı aslında Bakan meslektaşım Dr. Bakırcı’nın bir söylemi aldırttı. Bakırcı “AKSA’ya zamanında filtre taktırılsa bu gün sorunların çözülmüş olacaktı. Bölgede bir tek insanın bu filtresizlik nedeniyle hasta olması kabul edilemez. Gerekirse bu santral kapatılır” demiş…
Sevgili meslektaşım, boş ver geçmişi. Geleceğe bak sen. Geçmişte hasta olanlardan başkaları sorumlu olabilir. Ama son yedi aydır bölgedeki sorunu gidermesi gereken kişi sizsiniz. Kısacası ben sorumluluğun, günah ve sevabın tamamen sizde olduğunu hatırlatayım da, siz gerekeni yapacaksanız yapın artık. Değil mi ama?

Anlayamadıklarım
Amerika Birleşik Devletleri Elçisi John Koenig, “Gazı şimdiden Türkiye ile konuşun” diyerek, bir anlaşmanın esas parametresini mi ortaya koydu? Bunu gerçekten anlayamadım.

Ve Şiir
Bu hafta şiir köşemde, kıymetli şairimiz Mustafa M. Boratac’ın “İtirazım Var” adlı şiirini takdim ediyorum:

İtirazım Var…

Oynanan oyunlara, konulan kurallara,
Hep o gülen yüzlere, o sahte bakışlara,
Söylenilen sözlere, edilen yeminlere,
İnanmıyorum gardaş, itirazım var benim.

Yüksekten atanlara, yukardan bakanlara,
Onu bunu aldatıp, en önde duranlara,
Benden oy almak için, arkamdan koşanlara,
İnanmıyorum gardaş, itirazım var benim.

Ondan bundan çalarak, dostuna dağıtana,
Fakiri fukarayı, durmadan ağlatana,
En önlere atılıp, masallar anlatana,
İnanmıyorum gardaş, itirazım var benim.

Seni beni üzene, kurdukları düzene,
Her önüne geleni, acımadan ezene,
Yetim hakkı yiyerek, o yerlere gelene,
İnanmıyorum gardaş, itirazım var benim.

Hırsıza ve vursuza, karşımdaki çulsuza,
Dostum diyen yolsuza, cebi dolu arsıza,
Açım diyen huysuza, çevremdeki soysuza,
İnanmıyorum gardaş, itirazım var benim…

OBJEKTİFİMDEN-MAĞUSA SURLARI (İÇTEN)

YENİ ROMANIM ÇIKTI- İkinci romanım olan KUYU MEZARLARI  ÜLKESİNİ KİTAPÇILARDAN  İSTEYEBİLİRSİNİZ 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar