MEKTEPLER OLMAYINCA MAARİF NE GÜZEL İDARE EDİLDİ… - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Köşe Yazarları

MEKTEPLER OLMAYINCA MAARİF NE GÜZEL İDARE EDİLDİ…

Mehmet MoreketMehmet Moreket

Bir Osmanlı Maarif Nazırı’nın meşhur sözü vardır; “Mektepler olmasa Maarifi ne güzel idare ederdim”…

Sözü kimin söylediği net değil, zaman zaman Cumhuriyet sonrası bakanlara atıf yapılsa da genel kanı, bir Osmanlı nazırının söylediğidir…


Ancak söyleyen de, bu sözü bir yerlere kaydeden de, sonrasında yüz yıldan fazladır her tekrarlayan da böyle bir şeyin olmayacağını bilirdi. Sadece bir niyetti orada Nazır’ın söylediği. Aslında bir gaf tabii.

Kimin aklına gelirdi ki, bir gün gelecek, tüm dünyada okullar kapanacak ve bir Maarif Bakanı okullar kapalı olduğu halde, başarılı olduğunu iddia edecek…Nitekim oldu işte…

Bütün dünya ilk etapta okulları açacak tedbirleri aldı, eğitimin kesintiye uğradığı süreyi en aza indirgedi. Yapılması gerekeni yaptı. Bir neslin geleceğini karartacaklarını biliyorlardı.

Ama dünyanın unuttuğu bu topraklarda tam 2 eğitim yılı kesintiye uğradı. Öğrenciler 2 yıl 4 sömestr okullarından uzak kaldılar. Adına online denilen eğitimin okulun yerini tutmadığı, verimli olmadığı açıktı. Bir de üstüne üstlük, bir nesil disiplinden koptu, başıboş kaldı. Bunun kararını da veren ne acıdır ki Eğitim Bakanlığı oldu…

Okulları açmak için hiçbir gayret göstermediği gibi, Sağlık Kurulu’nun “açılabilir” tavsiyesine de burun kıvırdı. Şimdi karneler dağıtılıyor açıklaması yapıyor.

Geldik mi Osmanlı Nazır’ının söylediğine, mektepler yoktu ve eğitimi gayet güzel idare etti. Hatta kendinden o kadar emin ki, “Tartışmalar içinde değiliz, iş yapıyoruz” diye de tepeden konuşuyor. Yani demeye getiriyor ki, başarılıdırlar.

Maşallah başarıları meydanda, “öğrencilerimizin sağlığı” gerekçesiyle okulları kapalı tuttu ama Çanakkale’ye binden fazla öğrenci göndermeye itirazı olmadı. Konu Çanakkale olunca, öğrenci sağlığının lafı bile olmadı.

Okulları kapalı tuttu ama camilerde izinsiz Kuran kurslarının devam etmesini engellemedi…

Şimdi Sunat Atun’un toplumun damarına basarcasına Anayasa mahkemesinin verdiği karar hilafına yasa çıkartıp, İlahiyat Okulları açma önerisine karşı çıkar görünüyor. “Haberim de yok, ihtiyaç da yok” falan diyor.

Merakla bekleyeceğim, bizzat Eğitim Bakanı’nın bu öneriyi desteklemesi için ne kadar süre geçecek. Eminim o süre çok uzun olmayacak…

 

ONLAR ULUSLARARASI HUKUK…

Ersin Tatar AB zirvesi karar taslağını eleştiriyor…

“Yazılı” açıklama yapmış, diyor ki, “AB’nin geçmiş BM Güvenlik Konseyi kararlarını gerekçe göstererek savunması yanlı tutumunun yeni bir göstergesidir”…

O kararların içinde bizim aleyhimize olanlar çoğunlukta olabilir. BM’nin bugünkü yapısında, onların değişmesinin bir tek şartı var; o da Kıbrıs konusunda BM’nin kabul ettiği çözüm….

Sen bugün AB Güvenlik Konseyi’nin tüm kararlarını reddediyor olabilirsin; ama onlar Kıbrıs konusunda istesen de istemesen de kabul edilmiş uluslararası hukuktur.

BM’ye üye devletler ya da AB gibi oluşumlar da o uluslararası hukuka uygun söz söyler ve davranırlar.

Yani o oturduğun müzakere masası bile o hukuka uygun görev yapar. Onun dışına çıkamaz.

Ve sen “yok olsun” deyince de yok olmuyorlar, işte kanıtı.

Hamasetle peynir gemisi yürümüyor maalesef…

 

 

 

 

YERİN KULAĞI VAR

BAYRAK VE DİN SÖMÜRÜSÜ:

Son günlerde “bayrak ve din” üzerinden yapılan siyaset gözlerden kaçmıyor. Duyan da en büyük milliyetçi, en çok Müslüman onlar sanacak. Birisi ellerimizi kıracağını söylerken, diğeri ülkeyi karanlığa sürükleyecek imam hatip okullarının yasalaşmasını istiyor. Bu toplum nereden nereye geldi… Yahu Kıbrıs Türkü 11 yıl yokluklar içinde mücadele vermeseydi, bugün siyaset uğruna sığındığınız ne o bayrak, ne de dininiz kalacaktı. Sizin gibilerine bu toplumun ihtiyacı olamaz, düşün yakamızdan…

 

OTUR ARAP, KALK ARAP:

Çok merak ederim iktidara mensup vekillerin, temelde karşı oldukları birçok yasanın Meclis’ten geçmesi için, “parti kararı” bahanesine sığınıp ellerini kaldırırken hiç mi vicdanları sızlamıyor. Evlerine gittiklerinde, gece yastığa başlarını koyduklarında rahat uyuyorlar mı? Bu topluma yaptıkları kötülük, verdikleri zarardan hiç mi pişmanlık duymuyorlar? Bir koltuk uğruna bu kadar aşağılanmayı içlerine nasıl sindiriyorlar anlamıyorum…

 

DURDUĞUN KABAHAT:

Yamalı bohça hükümetinin kuruluş aşamasında, “YDP’nin de içinde olacağı bir oluşuma destek vermem” diyen, ardından bakanlık koltuğunu kapınca bu sözlerini unutan Koral Çağman, istifa etme noktasına gelmiş diyorlar. Böyle durumlarda bizde bir söz var, “E günaydın be yeğen”… Ne beklerdi ki? Eline tutuşturdukları ve belki de ilk defa gördüğü yeni iş yasa tasarısıyla ilgili Meclis’te düştüğü durumu hepimiz gördük. Destek verdiği hükümetin, o koltuklarda oturdukları her gün topluma verdiği zarar, saymakla bitmez. Unutma ki, birilerini memnun etmek için o koltukta oturduğun her gün, kendi kişiliğinden kaybediyorsun…

 

TAÇOY; “FAİZ BEY BANA DESTEK VERSİN”:

Saner ve Sucuoğlu’nun ardından; “Bu ülkenin bana ihtiyacı var, hakkım gasp edildi, iddialıyım” diyerek adaylığını açıklayan Hasan Taçoy; rakibi Sucuoğlu’yla ilgili olarak, “Faiz Bey gelsin bana destek versin Türkiye ile arasını düzelteyim” diyerek imalı mesaj göndermeyi de ihmal etmedi. Memleket yangın yerine dönmüş, onların tek derdi kurultayı kazanmak, birilerinin gözüne girmek.

 

ÇATIR ÇATIR YAPIYORLAR:

Muhalefetin kuruluşunu ve üye vermeyi reddettiği Ad Hoc Komite, iktidarın kendi çalıp, kendi oynadığı bir ülkeye çevirdi KKTC’yi. Şimdi halk iradesinin tamamının değil, sadece bir kısmının temsil edildiği bir yöntemle seçim tarihi ve seçim yasası değişikliğini bu özel üretim komite onaylayacak. Başta Anayasa, Seçim Yasası ve Meclis İç Tüzüğü’nün çiğnendiği, demokrasinin ilga edildiği bir durum…

 

2 DEĞİL 50 MİLYAR DOLAR:

Erhan Arıklı, Türkiye Mali Polisi MASAK’a dayanarak, KKTC’de sanal bet-sanal kumarın cirosunu 2 milyar dolar olarak açıklamış. Bence çok küçük bir rakam bu. Ben yine Türkiye İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun dediğine bakarım; 30 Aralık 2019 CNN; “Kıbrıs’ta oluşan bir mafya var… Yasa dışı bahsin boyutu, 50 milyar lira”… Ona buna ayrıcalıklı lisanslar verileceğine, aynı işi yaparken yasa dışı hale geleni yasallaştırsalar, devletin geliri uçacak ama onu da yapamıyorlar. İlla ki birilerinin tekelinde olacak…

 

İTHALATÇISI KİM:

Adam uyuşturucudan aranırken, güneye geçmiş, sonra ne olduysa geri gelmiş tutuklanmış. Olayın detayları da var; uyuşturucu, son dönemde adı çok geçen Mersin limanından kasalarla Girne Limanı’na gelmiş. İyi güzel, adamı yakaladınız da uyuşturucuyu getirenler niye hiçbir zaman tespit edilemiyor, ben de bunu anlamam.

FOTO GÜNDEM: BRAVO DOKTOR DİZDARLI: Dr. Bülent Dizdarlı’nın Biontech’in kurucuları Uğur Şahin ve Özlem Türeci’ye yayınladığı mektubu okurken duygulanmak da mümkün, isyan etmek de. Resmi yoldan çoktandır yapılması gerekeni, duyarlı bir hekim yapıyor. “Lütfen ama lütfen aşı gönderin, parasını da ödeyeceğiz” diyen Dizdarlı’nın şu cümlesi, bir kitap lafa değer; “Türkiye’nin kendi halkı hastalıktan kırılırken oralardan kesip buraya aşı yollaması da çok canımızı yakıyor…. Ama çaresiziz. Bir türlü aşılanmayı bitiremiyor ve zaten o izolasyonlardan etkilenirken kapanmanın da getirdiği yıkımla boğuşuyoruz”. Umarım mektup hedefine ulaşır ve umarım baştakiler, KKTC’nin kendisinin aşıya ulaşmasını artık engellemezler…

Dr. Bülent Dizdarlı

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar