MEHMET SEYİS, DEV-İŞ’İN İŞÇİ MÜCADELESİNİN IŞIKLI YOLU “İŞÇİ OLMANIN GURURU İLE YAŞADIM” - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

MEHMET SEYİS, DEV-İŞ’İN İŞÇİ MÜCADELESİNİN IŞIKLI YOLU “İŞÇİ OLMANIN GURURU İLE YAŞADIM”

Bazı insanlar hayat boyunca onurlu mücadeleleri ile derin iz bırakırlar insan hayatlarında. Onlarınki insan olmanın sızılarıyla, haksızlıklara karşı mücadele eden bir yaşamı omuzlamaktır. Denizde en hırçın dalga olurlar adaletsizlikler karşısında. Sermayenin karşısında devleşen cücelerle mücadele ederler. Muhtaç oldukları şey yüreklerinde, cesaretlerinde, duruşlarında saklıdır. Bu satırları bana yazdıran Dev-İş Genel Başkanlığı’ndan geçenlerde istifa eden Mehmet Seyis olmuştur.

Açıklamasında “1977 yılının Şubat ayında Sanayi Holding İşçisi olarak Dev-İş üyesi oldum. 38 yıldır taşıdığım Dev-İş üyeliği onurunu, yaşamım boyunca da taşıyacağım” cümlesi aslında bütün bir hayatının özeti gibidir.
“Dev-İş’te sade bir üye iken de, başkan iken de hak kavgasında sokaklarda birlikte yürüdük, grev çadırlarında birlikte sabahladık. Toplu İş Sözleşmesi masalarında işçilerin haklarını geliştirmek için çalıştık. Sade bir üye iken de başkan iken de, işçi olmanın gururuyla yaşadım. Mutlaka mücadelemiz sürecinde işçi hakları ve sosyal adalet kavgamızda kazandığımız da kaybettiğimiz de oldu. Ama inançlarımızdan hiç taviz vermeden, işçi sınıfı biliminden, ilkelerimizden ve doğru bildiğimiz yoldan sapmadan her zaman işçilerin haklı çıkarları için kavga verdik.”
İşte yukarıda Mehmet Seyis’in yazdıklarıyla tanıdık biz onu. Sokaklarda, işçilerle birlikte, mücadelede, haksızlıklarla mücadele verirken, delici bakışlarıyla, insan olmanın gururunu taşıyarak. Onu uzaktan grevlerde gördüğümde, elini sıktığımda henüz çok gençtim. Bu isim benim için mücadelenin, paraya yenilmeyen değerlerin, çıkarların satın alamayacağı insanların, onurlu duruşun da temsilcisiydi. Mehmet Seyis, sağlık sorunları nedeniyle Dev-İş’in önünü açmak ve gelişim sürecinde herhangi bir aksaklığa fırsat vermek için aldı istifa kararını. Beni açıklamasında en çok etkileyen bölüm ise şu olmuştur: “Sendikal yaşamım boyunca herhalde hatalarım da olmuştur. Eğer bir tek işçiye karşı bilmeden yanlışım olduysa çok özür dilerim ve eğer işçilere olumlu katkılarımız da olmuşsa ne mutlu bize. Görevimizi layığı ile yapmaya çalıştık, umarım ki herkes hakkını helal eder.”
Şimdi yaşadığı sağlık sorunlarını da en az hayat mücadelesindeki inatçılık, kararlılıkla atlatacağına inanıyorum. Bu kadar satılmış insan, bu kadar dönek arasında, hayal kırıklığı ve adaletsizlikler arasında yaşayan bizler için Mehmet Seyis ismi hep, işçi, hak, hukuk, ekmek mücadelesindeki Don Kişotlar’dan birisidir. Onun varlığı bu ülkede yaşamanın da umutlarından bir tanesidir. Yazımı sosyal paylaşım sitesinde paylaştığı ve onunla bütünleşen bir Murathan Mungan şiiri ile bitirmek istiyorum:
Yürüyüp geçeceksin. Hep yürüyüp geçeceksin.
Ben hep öyle yaptım. Hep yürüdüm.
Herkesin her şeyi anlamasını bekleyemezsin.
Anlayan anlayacak, anlamayan anlamayacak.
Dünyanın hepsine yetişemezsin ki!!!
Sen yürüyüp gideceksin.


************************************************************************


YER YATAĞI

“Soyunuyorum usulca tenimden / küçük kız çıkana dek içinden…”

Aynur Uluç, bir güzel dost. “Ordular ilk hedefiniz AŞK DENİZDİR İLERİ” diyen güzel insan Sezai Sarıoğlu köprüsü ile tanışmamız mümkün oldu. Yıllar önce hatta şiirlerini gazetemdeki sayfada yayımladığım bir değerli kalem. Şair-yazar… Yeni bir merhaba ile çaldı kapımı. Güzel haberleriyle. 11 yıllık birikimi sonucunda şiir kitabı bizlerle buluştu. Bu tarafı ile kendimle benzer şeyler buldum. Benim için özel insanlardan bir tanesi. İnsana yansıttığı, duruşu ve kalemi ile. Evet, Aynur Uluç’un “Yer Yatağı” isimli şiir kitabı Kibele Yayınları’ndan çıktı. Yazarın “Az Gittim Çok Döndüm” isimli anı öykü deneme şiir gezi yazısı formlarının karmasından oluşan ilk kitabı kasım 2013’te aynı yayınevinden yayımlanmıştı. “Yer Yatağı” ise Aynur Uluç’un on bir yıllık şiir serüveni sonucunda okura ulaşan ilk şiir kitabı. “Şiir kitabı çıkarmak bilerek acele etmediğim bir şeydi”, diyen Aynur Uluç’a “Yer Yatağı” kitabını sorduk: “Bu kitapla yaklaşık yedi yıldır uğraşıyorum. Bunca yıl biriktirdiğim şiirlerden illâ bir şiir kitabı çıkarmak gibi bir derdim hiç olmadı. Ama kadının kendi sesini, bastırılan nefesini, kendi bedeniyle olduğu kadar erkeğin bedeniyle de keyifli tanışma hâllerini, seyretme-seyredilme talebini, o özel parantezde aşka özgü hâlden hâle geçişleri; sözün kısası anlam dünyaları kurarken yıllardır öcü gibi korkulan cinselliği de korkusuzca şiir diline aktaran aşkın yolculuğu var bu kitapta. Çağın gereği olarak karşımıza sürüldükçe normalleştirilen ‘hız’ın içinde savrulmaya karşı anlam dünyalarımıza sahip çıkarak yaşama çağrısının kadınca bir dille anlatımını içeriyor bu kitap. Kitabın anlatım dilini kadını yücelten bir yerden değil, erkeği yücelten bir yerden de değil; kadınla erkeğin birbirini kendisi olarak birbiriyle tamamlamasından keyif aldıkları bir aşkın tahayyülü üzerinden kurmaya çalıştım… Bir yolculuk olarak; temanın kitapta akıtılışını; nehir yatağının giderek yeşilleşip aktığı, yeşilleştikçe derinleştiği bir yolculuk olarak… Bu anlamda önümüzdeki süreçte ‘Az Gittim Çok Döndüm’ ile birlikte artık ‘Yer Yatağı’ ile de yollara düşüp bundan sonraki yolculuğu geniş katılımlı etkinliklerle az gidip çok dönmelerle çoğalarak sürdürmek istiyorum. Bir kitaptan öte dünyayı içinde yaşanmaya yakışır bir yer yapmak için süren çabanın araçlarından birisi olarak gördüğümü aktarmak isterim ‘Yer Yatağı’nı da. Bir barış olacaksa bunu kadınların savaşmaya değil çözüme odaklı yapıcı yaklaşımlarının sağlayacağına inanıyorum. Kadınların sesleri bir yandan engellenmeye çalışılırken bir yandan da çoğalıyor, çeşitleniyor her geçen gün. Bu beni mutlu eden bir şey. Ben de yıllardır eril söylemlerle bastırılan kadın dilinin çoğalarak gürleşerek çıkmasının kadınlar için olduğu kadar erkekler açısından da bir eksikliği gidereceğini, hayatı daha güzel bir hâle getirmek için harcanacak her türlü çabanın önemli olacağını düşünüyorum.” Yer Yatağı-Aynur Uluç Kibele Yayınları Şubat 2015.
“Açık kuş ağzı ve genleşen çakıl taşları
Kuş gövdesinden süzülen aşkın sular
Kuşdiline yerleşmeye hevesli akış
İletken tüylerde dirilen köpük
Kanat sesleriyle derinleşen yerin yatağı”

*****
“Çıngıraklı düşler gelmiş uzaklardan
Bakışıma vahşi deniz dalgası
Mucize günde ölümsüzlük şarkısı
Cenneti dişliyoruz elmanın her katında”

“Hevesimde şiir var
Odağımda içbükey ezgi
Dışbükey anlamlar
Belki yazılmamıştır hiç
Okunmayacaktır da belki
Karılmıştır binlerce kez
Kırılmamıştır hiç”

Aynur Uluç / “Yer Yatağı”

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar