Markulli’nin timsah gözyaşları! (Hedef her zamanki gibi Türkiyesiz bir Kıbrıs!) - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Perşembe, Mart 28, 2024
Köşe Yazarları

Markulli’nin timsah gözyaşları! (Hedef her zamanki gibi Türkiyesiz bir Kıbrıs!)

Son dönemlerde başarılı seçimi ve röportajları ile siyasi soruna büyük katkıda bulunan Havadis Gazetesi çalışanlarından Esra Aygın bu kez de eski Rum Dışişleri Bakanı bayan Markulli ile konuştu.
Markulli Aygın’nın sorularına cevaplar verirken her Rum politikacısı gibi Türkiye ile Türk liderliğinden yakındı. Hatta bir kadın hassasiyeti içinde, Havadis’in de Manşetinden yansıttığınca, insanlık ve barış dolu ifadelerle şunları söyledi:
“Umuyorum ki Kıbrıslı Rum lider Anastasiadis’in görüşmeleri askıya almaktan başka alternatifinin kalmadığını anlayabilirsiniz… Her iki toplumun da çıkarları AB üyesi, BM’ler, Federal Kıbrıs’ta koruma altında olacaktır. Artık bu devirde bizi korumaları için ne iki anavatan ve garantörlere ne de onların ordularına ihtiyaç vardır!..”
İnsanın bu hem naif hem de tüm dünyasallığı içeren “barışçı çözüm çağrısını” altın yaldızlı çerçevesine koyup başucuna asması geliyor ama bir dakika: Markulli Dışişleri Bakanlığı da yaptığı dönemlerde bu sözlerine inanmamız için ne yaptı ki? Türk tarafı ile hangi empatiyi kurdu? Barışçı çözüme varmak için hangi barışçı argümanları kullandı?
KALDI Kİ: Yeniden hatırladık, size de hatırlatalım: Eğer 2004’te halkoyuna sunulan Annan planına “evet” demiş olsalardı bakın şimdilerde, “artık bu devirde bizi korumaları için ne iki anavatan ve garantörlere ne de onların ordularına ihtiyacımız vardır” dediğine uygunluğunca, bu adada “ordularla anavatanlar” nasıl kadük hale gelerek devre dışı kalacaklardı:
BİR: Kıbrıslı Rum ve Türk askeri birlikleri ile yedekler de dahil olmak üzere tüm güçler feshedilecekti…
İKİ: Herhangi bir paramiliter bulunmayacak, vatandaşlara paramiliter ve askeri eğitim verilmeyecekti.
Üç: Spor amaçları dışında tüm askeri silahlar yasaklanacaktı. Silah tedariki Güvenlik Konseyi yetkisine girecekti.
Dört: Kurucu devletler (Türk ve Rum) Kıbrıs Cumhuriyetine, Federal hükümete, Kurucu devletlere, veya garantör güçlere karşı şiddet ve şiddete teşebbüsü yasaklayacaktı.
BEŞ: 1960 kuruluş, garanti ve ittifak anlaşmalarına, BM’ler güçlerinin yetki ve faaliyetlerine, Anayasanın federal polis, kurucu devlet polisi ve Ortak Soruşturma Bürosuna ait hükümlere halel gelmeyecekti.
Garantiler hükmü de anayasal çerçeve içine sokulurken sonuçta geçici olarak ve yıllar itibarı ile adadaki Türk ve Yunan askerleri azaltılarak mesela 2018 yılına veya TC’nin AB üyeliğine katılmasına kadar adada tüm rütbeleri ile 950 kişilik bir Yunan Birliği ile 650 kişilik bir Türk birliği konuşlandırılacaktı…
BU PLANA RUM TARAFI HAYIR DEDİ! Ve ne oldu? Bugün adada Türkiye’nin bir kolordusu vardır tutun ki 30 bin kişiden oluşmaktadır! Rum tarafında ise Yunan ve milis güçleri ile birlikte altmış binin üzerinde asker vardır!
ARTI: Her yıl şu veya bu nedenle bu askerler dünya kadar paralar harcayarak tatbikatlar yapmaktadırlar!
SON KRİZ İSE ORTADADIR: İkide birde Markulli gibi Rum liderleri Türkiye’ye ve Kıbrıs Türk liderliğine siyaset dersi verip barış havariliğine soyunurlarken, en azından bir iyi niyet gösterisi kırıntısını bile Türk tarafına sunmaktan hep sarfınazar ettiler! Ve gittiler, arkalarına Rus ve Amerikan desteğini de alarak İsrail, Mısır gibi ülkelerle Kıbrıs’ın seksen deniz mili ötesini parselleyerek “burası benimdir” dediler!
Eee! Adadaki Türk tarafı ne oldu? “Baypas” edildi değil mi? Yani ipleri koparan Rum tarafı! “Ben adanın tek devletiyim” diyerek istediği siyasi ve ekonomik tasarrufta bulunan da Rum tarafı! Türk tarafı “bu adada ben de varım” dedi miydi, “Anastasiadis masadan kaçmakta, kilise iplere asılıp çan seslerinden her tarafı inletmekte, Markulli gibi politikacılar timsah gözyaşları dökmekte, sonra da utanıp sıkılmadan, “AB’de Türkiye’nin başlıklarına vetomuzu koyacağız” diyerek, tutun ki “askeri saldırıdan beter” ambargolarla seksen milyonluk koca bir ülkenin kaderi ile oynamakta!
Neymiş efendim? Bıraksınlar da bu adada iki halk askersiz, silahsız kısaca Türkiyesiz yaşasın ki “barış” hakkın hakkına kavuşsun! Nanik!           
**********      
İşimiz önce kurmak sonra yıkmaktır! (işte son yıktıklarımız!)   

Gelelim bizim cephe dediğimiz “ekmek elden su gölden cumhuriyetine!” Ne Anastasiadis umurundadır milletin ne de Markulli’nin ne dediği! Bunlar KKTC’nin sorunları değillerdir! Ye nedir KKTC’nin sorunları? Ya DAÜ’nün Rektörü ile uğraşmaktır… Yahut eskiden “aman yağsın”  diye dualar edilirken, şimdilerde sel olup evleri bastığı için, “aman yağmasın” dedikleri yağmurla uğraşmaktır!
BAŞKA: Kıbrıs Türk Hava Yolları battı. Pardon, çatır çatır batırıldı ama “çalışanları kaldı yadigâr!” Tüm sendikalar hükümet işte bu çalışanlar için seferber oldular. Meclis’te yasa değişikliklerine gittiler. Neyse ki 64 kişisi daha istihdam edilecekmiş! Sonra mücadeleye ötekiler için de devam edilir! Günler çok işimiz yok! Maksat uğraşmaksa al sana uğraş! DAHA BAŞKA: Bu memlekette hafıza’ı beşer nisyan ile malul” olduğundan Başbakan yardımcısı Serdar Denktaş vakti zamanında KTHY’yi “Kıbrıslılaştırayım” diyerek Türk Hava Yolları’ndan koparıp sonuçta batmasını hızlandırdığını çoktan unuttu, şimdi de demez mi? “Her şey tamam! Kendi hava yolumuzu yeniden kuracağız… Demek ki neymiş? “Batırmak” için önce “kurmak” gerekirmiş!
MESELA: 1974’ten hemen sonra Otonom Kıbrıs Türk Yönetimi’ni kurduktu. Sonra Federal Kıbrıs Türk Yönetimini kurup “Otonomu” batırdıktı! Ardından da KKTC’yi kurduktu ki “Federe devletin” elinden kurtulalımdı!
BİR DE SİSTEM YOK DİYORSUNUZ! Bakın memlekete! Bu memleket yok dediğiniz sistem ve sistematikle çalışmaktadır! Nitekim 1974’ten beridir “kurup oluşturup sonra yıktıklarımız” saymakla bitmez! Hadi “sonuncularından” bir iki örnek verelim de hatırları kalmaya!
Mesela her yöreye bir belediye kurduktu! Sonra hepsini batırdığımızdan şimdi “birleştirelim” diyoruz!
Mesela üniversiteler kurduktu. Şimdi nasıl batıracağız diye uğraşıyoruz!
Mesela tek sosyal güvenlik sistemini oluşturduktu. Şimdi nasıl canına okuruz diye şurasını burasını deliyoruz!
Mesela ve hatta gece kulüpleri de eserimizdi bet ofisler de! Şimdi nasıl ilga ederiz diye düştük peşlerine!
VESSELAMI KELAM: Geçen haftaya baktım, artık “milletvekilliğinden” bile kurtulmak ne mümkün! Bir kez seçilmeye gör! Oturuyor Meclis Girne Milletvekili Abbas Sılay’a yaptıkları gibi, “hayır öyle canın istedi diye istifa edemezsin, kabul etmiyoruz” kararı ile adamı “azap çekmeye” mahkûm ediyor! Ki zaten azaptır KKTC de yaşamak!

**********      
Kısaca takıldığım: (Ödenmiş borcundan dolayı kesik kalan telefon! Telekomünikasyon’u çalışanları ile birlikte hemen özelleştirin!)

Geçtiğimiz hafta ADSL yine çöktü. Baktım Telekomünikasyon Dairesi Müdürü Mağusalı dostum Evram hem “ADSL’nin neden çöktüğünün fiziksel ve elektriksel anlatımları ile 23 bin aboneye ders veriyor hem de yeni bir sisteme ihtiyaç olduğunu söylüyor.” Kendileri bu işin ilmini bilimini yapmış bir uzman… Bilir de söyler de! Nitekim biz de “yok yahu, demek bunun için çökmekte” diyerek bir kez daha şaştık kaldıktı!
Ne var ki bu memlekette bırakın “unutmayı” insanların feleklerini şaşırdıkları gerçeklerde geçen cuma günü bir baktık bizim telefon kesik! Devre borcunu ödemeyi unutmuşuz! Koştuk telefon dairesine, arada ödemeyi yaptığımız görevli hanıma “yahu dedik. Her zaman uyarıyordunuz, “ödenmemiş borcunuzdan dolayı kesilecektir” falan diyerek… Bu kez öyle bir uyarı gelmeden kestiniz, neden?” “Yaa, dedi görevli hanım. Haber verecektik ama bilgisayarlarımız da çöktüydü! Çok üzgünüz!”
Vah vah dedim! Ne talihsizlik! Hem ADSL’leri çöküyor, hem bilgisayarları! İnanın Telekomünikasyon Dairesinin bu talihsizliği ile kadersizliğine üzüldüm.
Ve ödemeyi yaptım eve döndüm. Öğle oldu telefon yine kesik, “dur bakalım” diyerek öğleni devirdik “yine kesik, baktık dairelerin paydos saati de geçmiş!
Kısaca bu kez de “ödenmiş borcundan dolayı bizim telefon üç gün kesik kaldı!” (Her halde bugün açarlar!) Ve tabi eski fikrime döndüm: “Hadi ADSL’ler para meselesidir çöker, önleyemezsiniz!” Hadi “bilgisayarlar şeytan icadıdır karışamazsınız!” Ee be ağalar, kestiğiniz telefonu da mı bağlayıp, açamazsınız!” Bir de “telekomünikasyonu özelleştirmeyiz diyorsunuz!” Bana sorarsanız, tüm çalışanları ile birlikte ve hemen!”


Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar