Maraş ve kokmuş pilavı ısıtanlar! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Maraş ve kokmuş pilavı ısıtanlar!

cenk dilerCenk Diler

Kokmuş, tadı kaçmış, beğenilmemiş bu pilavı ısıtıp önümüze sürdükçe, 2014 yılında yazmış olduğum bu yazıyı ben de ısıtıp ısıtıp sizin önünüze süreceğim.

Yerseniz!


Mustafa Haşim Altan’ın; 4 ciltlik “Kıbrıs’ta Türk Malları” ve 2 ciltlik “Belgelerle Kıbrıs Türk Vakıflar Tarihi” adlı kitapları, bu konularla ilgili olarak yazılmış, temel eserler olarak kabul edilebilirler.

Vakıf mallarının tarihçesini ve akıbetini öğrenmek için birçok esere müracaat ettim. Türkiye’den nadir kitaplar arasında bulunan on-oniki üzerinde kitap da getirttim. Hatta Ahkâm-ül Evkaf’a kadar dayandım. Mağusa Kaza Mahkemesi’nin “tespit” kararını okudum.

Bu konu ile alakalı köşe yazısı yazanların tüm yazılarını okuyup arşivledim. Yayınlanmamış birçok doktora tezi okudum. Çok üzülerek söylemeliyim ki, “kendin çal kendin oyna”dan başka bir şey bulamadım. Kısacası; hiç tatmin olamadım. Tarihsel gerçekler, salt içi boş milliyetçi ve hamaset dolu fikirlerle kimseye kabul ettirilemez. Zaten aradan geçen 50 yıldan fazla bir zaman sürecinde de kabul ettirememişiz kimselere!

Önemli olan, sadece kendi “milli çıkarlarımıza” uyacak diye, gerçekleri göz ardı etmemektir. Gerçekleri bilir ve kabullenirsek ona karşı argümanlarımız da daha bilimsel, detaylı ve kabul edilebilir halde olabilecektir.

Ama bazı gerçekleri “es” geçersek durum şimdiki gibi bir hal almaktan kurtulamayacaktır. Bunları durup dururken neden hatırladım? Geçen gün sabah programında arayan bir dinleyici vakıf mallarından bahsetti. Ne kadardır? Mevcut durumları nedir? İdaresi nasıl yapılıyor? Verimli olarak değerlendiriliyor mu? Gibi birçok soru da sordu.

Bu vakıf konusu her açıldığında aklıma çok değerli hukukçu Sayın Zaim Necatiğil’in “Kıbrıs Uyuşmazlığı ve AİHM Kıskacında Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Komisyonu ve Mahkemesi’nde Kıbrıs Rum Yönetimi ve Kıbrıslı Rumlar Tarafından Türkiye Aleyhine Getirilen Davalar” adlı kitabı gelmektedir. Burada özne olarak neden Türkiye seçilmiştir? Çünkü KKTC, Türkiye’nin bir alt yönetimi olarak kabul edildiğinden esamesi bile okunmamaktadır. Bakınız Xenides-Arestis v. Turkey (46347/99) başvurusunda şikayet konuları ve karşı görüşü hakkında Necatigil neler söylüyor?; “… Söz konusu paket üzerinde bir anlaşma olabilseydi (1993 yılında BM bir paket hazırlamış ve Maraş’ın BM denetiminde yerleşime açılması ve Lefkoşa Uluslararası Havalimanı’nın opsiyonel duruma getirilmesi konusunda taraflara sunmuştu. Klerides buna prensipte karşı olmadığını açıklamış fakat Türk tarafından özellikle UBP sert bir tavır takınarak bunun KKTC’nin küçültülmesi için “salam politikası” uygulaması anlamına geldiğini savunmuştu. Kopan bazı milletvekilleri ise DP’nin kuruluşu için ilk adımları atmışlardı), Kıbrıs konusunun çözümüne “iyi niyet” önlemleri çerçevesinde farklı bir yöntemle yaklaşabilme fırsatı doğabilecek ve belki de Xenides-Arestis başvurusu dâhil, bu bölgedeki Rum taşınmaz mallarıyla ilgili olarak AİHM’de Türkiye aleyhine mülkiyet başvuruları dosyalanmasına GEREK KALMAYACAKTI.”

 

Devam ediyor; Bir diğer husus Maraş’ta “vakıf” olduğu İDDİA edilen mallarla ilgilidir. Bir zamanlar Maraş bölgesinde arazilerin büyük bir bölümü Lala Mustafa Paşa ve Abdullah Paşa Vakıflarına aitti. Bn. Xenide’in üzerinde hak iddia etmekte olduğu taşınmazlar da bu vakıflar kapsamındaydı. Ancak, Kıbrıs’ın İngiliz yönetiminde bulunduğu dönemde, bazı vakıf mallar mülke dönüştürülerek vakıf olmaktan çıkarılmış, koçanları (tapuları) kişilere verilmiş ve üzerlerinde inşaatlar yapılarak Maraş bölgesi Kıbrıs’ın önemli bir turizm alanına dönüşmüştü. Örnek vermek gerekirse, 1944 yılında Vali Konseyi’nin kabul etmiş olduğu bir yasayla (Bölüm 225) “icareteynli”, yani kira karşılığı icara verilmiş vakıf mallar, mülke dönüştürülmüş ve bunlarla ilgili, kira bedelleri dâhil, tahsil edilen paraların Vakıf Örgütü yerine İngiliz yönetimindeki Kıbrıs Devleti hazinesine ödeneceği öngörülmüştü. …

1960 Anayasası Ahkâm-ül Evkaf kurallarını korumaktadır. Ahkâm-ül Evkaf üstünlüğü KTFD ve KKTC Anayasalarında da tanınmaktadır. Bu gerekçeyle, bazı çevreler Ahkâm-ül Evkaf’a ters olarak Rumlara verilen tapuların iptal edilebileceğini savunmaktadırlar. Ancak, anayasal kuralları geriye dönük olarak uygulamak MÜMKÜN DEĞİLDİR. Buna hukuksal ve PRATİK engeller vardır. İngiliz döneminde yapılan uygulamalar nedeniyle, bir zamanlar vakıf kapsamında olmakla beraber özel mülkiyete dönüştürülüp tapuları verilen mallar üzerinde ÜÇÜNCÜ KİŞİLERİN KAZANILMIŞ HAKLARI VARDIR. Nitekim ayni şekilde, Kıbrıs Türk tarafı Kuzey Kıbrıs’taki Rum malları üzerinde 1974’ten sonra meydana gelen gelişmeler nedeniyle üçüncü kişilerin KAZANILMIŞ HAKLARININ BULUNDUĞUNU SAVUNMAKTADIR. … 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşunda gasp edilen vakıf mallarına karşılık Kıbrıs Türk Toplumunun Cemaat Meclisi aracılığıyla TAZMİNAT ÖDENDİĞİ söylenmektedir. Gerçek odur ki, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşunda, bir taraftan İngiliz Vali ile diğer taraftan Türk toplumu liderleri Dr. Fazıl Küçük ile Rauf R. Denktaş arasında bu konuya ilişkin mektup değişimi gerçekleşmiştir. İlgili mektuplar Anayasa ekinde BELGELER ARASINDA YAYIMLANMIŞTIR. Kıbrıs Türk toplumuna yapılan yardım söz konusu belgelerle DOĞRULANMAKTADIR ( Bu konu Mustafa Haşim Altan’ın “Kıbrıs’ta Türk Malları adlı eserinin 2’nci cildinin 561-564 sayfalarında detaylarıyla mevcuttur). … İngiliz Vali tarafından imzalanmış olan mektupta yardımın yapılması ile Evkaf Yüksek Konseyi dâhil, Türk toplumunun Birleşik Krallık Hükümeti veya Koloni Yönetimi’ne karşı Kıbrıs’ın İngiliz döneminde yönetilmesine ilişkin olarak veya Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasından dolayı Kıbrıs Türk tarafının MADDİ TALEPLERİNİN OLMAYACAĞININ TEYİDİ İSTENMİŞTİ. Türk toplumu liderleri cevaben yazdıkları mektupta bunu KABUL ETMİŞLERDİ. Yazar bu mektuplarda tazminat sözcüğünün kullanılmadığını da ayrıca vurgulamaktadır.

Yukarıdakiler bu kitap arasına sıkışıp kalmamalı, sürekli olarak HAMASETÇİLERE hatırlatılmalı ve karşı argüman (eğer varsa) bilimsel olarak geliştirmeleri sağlanmalıdır.

Gelelim can alıcı sonuca ve Sayın Necatigil’i dinlemeye devam edelim: “… Bu arada Evkaf yönetiminden de eski tapu kütüklerinin araştırılıp başvuru konusu malların VAKIFLARA AİT OLDUĞUNU GÖSTEREN BELGELERİN iletilmesini ve bunların özel mülkiyete hangi koşullarda (demek ki dönüştürülmüş) dönüştürülmüş olduğu konusunda bilgi vermesini rica ettik. Bu amaçla tapu kayıtlarının araştırılarak eski koçan örneklerinin iletilmesi gerekirdi. BU GİBİ BELGELER PROSEDÜR DEVAM EDERKEN ÇOK ÖNCEDEN İSTENMİŞ OLMASINA KARŞIN YETERLİ BİLGİ VE BELGELER BİR TÜRLÜ BİZE ULAŞTIRILAMAMIŞTI.” (Büyük harfler bana aittir) ( Sayfa 289-322).

Durup durup celallenen kahramanlar! Bu kokmuş pilavı iç siyasette her rezil olduklarında ısıtıp önümüze süren “dün dündürcüler”… Yeterli belge ve bilgiler şimdi hazır mı?

Maraş’taki vakıf malları bizim mi?

Tabii belgeli ve bilimsel kanıtlarla! Uluslararası kabul görmüş ve tanınmış mahkemelerce kanıtlanmış kararlarla!

Hamaset ve nutukla değil!

Zaim Necatigil’in uyarılarını dinlemezseniz evdeki bulgurdan da olacaksınız üstelik!

Zaten gram umut olsa, ufacık bir hak sezinlese, sizlerden çok daha akıllı, uyanık, açıkgöz olan rahmetli Denktaş, Maraş’ı çoktan yerleşime açmıştı.

Hem de çatır çatır!

Bu açılım hazırlığının altında başka oyunlar aranmalıdır.

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar