Madalyonu çeviriyoruz: (Ya bir gün istemediğimiz ödünleri vermemiz gerekirse!) - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Çarşamba, Mayıs 8, 2024
Köşe Yazarları

Madalyonu çeviriyoruz: (Ya bir gün istemediğimiz ödünleri vermemiz gerekirse!)

KKTC’nin kuruluşunun  31. Yıl kutlamalarında yeni koordinatörümüz Bülent Arınç’ın,  Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun,  Türkiye ve Kıbrıs Türk halkının siyasi sorunla ilgili beklenti ve açıklamalarını izlerken, “söylemlerden” süzüp akideleştirdiğimiz şu üç konunun altını çizdikti:
Bir:  Güney Rum Yönetimi Kıbrıs’ın tümünü temsil edemez.  Türk tarafı buna asla izin vermeyecektir!
İki: Hidrokarbon yatakları tüm Kıbrıs’ındır,
Üç: Evet, Anstasiadis masaya harita koymamıştır ama müzakereler safhasında hem  “paylaşımla”  ilgili   “yüzdeliklerden”  hem de “köy isimlerinden”  söz etmiştir. 
Eğer bunlara müzakereler dışındaki Ankara’nın beklentilerini de  ekleyecek olursak şöyle diyeceğiz:  Türkiye iki devletli çözümden yanadır!  Ancak bu isteğinin ileride uzlaşıya varılacak bir federal sistem kapsamında ne kadar  geçerli olacağını bilemiyoruz! Politik gelişmeler sürecinde “al-ver”e geçildiğinde her iki tarafın da özveride bulunması tabi ki kaçınılmazdır…
O ZAMAN ÇÖZÜM DE OLSA  “DEĞİŞMEYECEK” OLAN NEDİR?  Tabi Türk tezi açısından!  Doğrusunu isterseniz bunun cevabını veremiyoruz!  Ve  “mesela”  diyoruz:    Eğer Rum tarafı AB’ye nakledilecek gazın Türkiye üzerinden geçmesini  kabul ederse karşılığında Rum tarafına nasıl bir ödün verecektir?        Mesela Anastasiasidis’in  sözlü ve kağıtçıklarla ilettiği  açıklanan  Kuzey’deki toprak talepleri kabul görecek midir?
Veya  dönüşümlü Başkanlık yerine kalıcılığı ile “hep Rum Başkan”  formülüne evet mi denecektir?
Veya Rum tarafının istediği Annan planının üzerindeki  ödünler mi gündeme gelecektir?
Dahası çözüm “merkezi sisteme” dayanan  federasyon mu olacaktır yoksa “konfederasyon” mu olacaktır?
Türkiye garantörlük hakkından vaz geçecek midir?
Veya Rum ve Yunan tarafı Türkiye’nin üyeliği konusundaki “başlıkları” veto etmeyeceği konusunda güvence verirse karşılığında hangi siyasi ödünleri alacaktır? 
Mesela   Türkiye garantörlük hakkından vazgeçecek midir?
BUNLARI DURUP DURURKEN YAZMADIK: “Deme olmaz olmaz, olmaz,  olmaz”  deyişinden hareketle ve de Annan planında da  “olmaz”  derken nelerin nasıl “olduğunu” gördüğümüzden yazdık! Dolayısıyla şu siyasi değerlendirmeyi    “çok doğru”  yapabilmeliyiz: 
Kıbrıs sorunu  Türkiye’nin bölgedeki çıkarları gözetilerek mi çözüme ulaştırılacaktır?
Kıbrıs  sorunu hem Kıbrıs Türk halkının hem de Rum halkının ortak çıkarlarında mı çözüm bulacaktır?
Kıbrıs sorunu AB ile Güney Rum Yönetimi ekseninde mi çözülecektir?
YOKSA:  Kıbrıs  sorunu Kıbrıs Türk halkının  adadaki var oluşu ile ebedi kalıcılığı gözetilerek mi çözüm bulacaktır?
Bu sorulara hâlâ kesin cevaplar veremiyorum! Çünkü huyum kurusun,  çok  “şüpheciyim!”           **********
İşte o müşavirler sorunu!  (Her şey eskiyip gündemden düşse, müşavirler  her zaman gündemde!)
Bu “müşavirlik” yahut  “danışmanlık”  veya halk tabiri ile  “akıl hocalığını”  KKTC’de kim icat ettiyse önce onu  memleketin  “baş müşaviri” olarak siyaset tarihimize yazmalıyız.  Sonra da Saray önüne heykelini dikmeliyiz ki “ebediliği”  devam eylesin!
Devlet dairelerinde onca müdürler, müfettişler,  donanımlı ve tecrübeli kamu görevlileri varken,  sen kalk kendi aklın kendine yetmediğinden, akıl almak için  “akıllıdır”  dediğin “müşavirler” tut!  Her birine en yüksek baremden maaş bağla!  Sonra seçime git,  kaybet, sen de müşavirin de soğan cücüğü gibi ortalarda kal ama maaşları da cebbelü etmekten vazgeçme!
Sonuç: Ulana birike sayıları oldu mu  150! Üstelik bu imtiyazlı sınıflı müşavirlere 2015 bütçesinde 17 milyon 806 bin TL ayrıldı!
İşin tuhafı şudur ama:  Yıllardır tartışmaları yapılan, iktidarla birlikte geldikleri halde     birlikte gitmeyip en yüksek baremden maaş çekmeye devam eden  bu  “müşavirler”  ne uzmandırlar ne de profesör! Yani  ne öyle donanımlıdırlar  ne de “akildirler!”
Ya öğretmendirler ya memur!  Ya üst kademe bürokratıdırlar ya sıradan insanlar! Tek ortak noktaları birlikte geldikleri iktidarın sempatizanları ile partizanları olmaları. Müşavirlikleri de ödülleri tabi!
MÜŞAVİRLERE BAKIN BİR DE MEMLEKETE?  Kaldı ki  insan “hasbası çıksın” der!         Eğer sayelerinde KKTC istikrarla gelişmişliği yakalasaydı!            Eğer KKTC sayelerinde kendi ayakları üzerinde duracak takatı bulabilseydi!         Eğer KKTC  Belediyelerinden hastanelerine,  okullarından sanayine ve ötesi tüm sektörlerine kadar belirli bir düzeye ulaşsaydı.
Eğer bu kadar büyük oranda işsizlik olmasaydı falan…  O durumda insan  “o  müşavirler furyası ile astronomik maaşlarına helal olsun da dedi hazmı taam olsun da!
Oysa ne  diyor? Müşavirler şişinip gelişip, çoğalıp yoğalıp,   tek ter damlası akıtmadan maaşları cepledikçe memleket batıyor! 
Sonra Meclis’teki Ekonomi, Maliye, Bütçe ve Plan Komitesi oturuyor tasarruf yılı olması gereken 2015 yılı bütçesinde Müşavirlere yani “akıl hocalarına” 18 milyon küsur TL ayırıyor…
TENZİH EDERİM:   Sakın  “müşavirleri” hedef aldığım sanılmasın.  Sümme haşa! Aralarında arkadaşlarım bile vardır.  Biliyorum ki onlar sadece  biraz pahalıya da mal olsalar bu memleketin dönen çarklarının birer dişlileridir ki ne  “devleti alilerine”  kendileri için  “müşavirlik”  makamları ihdas ettirdiler ne de ille de beni “müşavir”  yap dediler.  “Bakanların  adamları” olmalarına karşın sistemi icat aden onlar değildi!  Olay Türkiye’den parayı beleş kaptığı için  hesabını yapmayanların;  sıradan  bir daire müdürünün bile yapabileceği işleri yeni istihdam alanları yaratıp harcayanların marifetidir! Kaldı ki bu ülkede kime hem makam hem de astronomik maaş bahşedeceksiniz de  vatan millet çıkarları sevdasından  “yok kalsın, istemem”  diyecek?  Evet memleketimiz insanları  sorunlar karşısında bunalmıştır ama henüz aklını  yememiştir!
NEYSE:  Zaten hükümet dalgalanıp çalkalanıyor.  Müşavirler konusu da varsın araya sıkıştırılsın. Kıyamet mi kopar?                      **********        Kısaca takıldığım:  (Özgür memleketim)
KKTC’li olarak  Türkiye’nin “Türkiyelisi”  olmayı ister miydik?  İstesek de olmazdık ayrı konu! Çünkü o yetmiş beş milyonluk devasa ülkenin mozaikleri arasında sabun köpüğü gibi eriyip giderken  geriye hatıramız bile kalmazdı!  Çünkü ne dini inancımız  benzeşiyor ora ile ne de çok derinliği olmayan kültürümüz!
Ya şu dönemlerin Güney’ini yaşamayı tercih eder miydik? Sanmıyorum çünkü battılar! Ellerinde kalan AB üyeliğinden başka güçleri yok onu da yüzlerine gözlerine bulaştırıyorlar!
Yahut İngiltere’de İngiliz? E, zaten oralarda varız da hayallerinden düşmüyor Kıbrıs! Bir çözüm olsa yarısı Kuzey’e doluşacak…
Amerikalı olmak çapımıza uygun değil! Sonuçta  “biz yine  “Kıbrıslı”  oluyoruz,  galiba da öyle kalmak istiyoruz. 
Bu zihin praktisini niçin yaptım? Geçtiğimiz günlerde Kıbrıs Türk Basın Konseyi  ile Türk basın Konseyi  Girne’de  “Basındaki Etik ve Basın Özgürlüğü” konulu bir panel düzenlediler çıkan sonuç şu:  “KKTC medyası özgürdür!” Doğrudur!  Bu küçük coğrafyada her gün 13 tane gazete yayınlanır ancak iki tanesi bile ayni kazanda kaynamaz!  Dahası bu Memleket bir baştan bir başa özgürdür: Mesela:
Bu memleket o kadar özgürdür ki  dileyen dilediğince Üniversite açar,  ne soran var ne arayan!
Bu memleket o kadar özgürdür ki  her üç kişiye bir TV kanalı düşer!            Bu memlekette iki bini aşkın STÖ’ü var ne yerlere sığar ne göklere!            Bu memleketin  otuzu aşkın özgür ve egemen  sendikası var   bir yandan hükümeti hizaya sokar, öte yandan  düzeni sağlar!          Bu memleket o kadar özgürdür ki üretmeden tüketir,  kazanmadan harcar,  Abra Kadapra bile şaşar kalır!    Bu memleketin sürücüleri o kadar özgürdürler ki  yollara çıktılar mı süratten uçarlar hem  ölürler hem öldürürler!  
Bu memlekette herkes birbirine özgürce kazık atar sonra özgür ve bağımsız mahkemelerden “mazbata mağduru”  sertifikası alır!
Kısaca bu memlekette özgürlükler deniz deryalar gibidirler!  Ne Türkiye’de vardır olması hayaldir ne Avrupa’da vardır mümkün değildir!  Özgür KKTC’ye selam yola devam!

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar