Limasollu John Lennon Silihtarlı Mandela!.. - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 26, 2024
Köşe Yazarları

Limasollu John Lennon Silihtarlı Mandela!..

Einstein mahalle arkadaşımız olsaydı.

Fidel içimizden çıksaydı.
Darwin kapı komşumuz olsaydı.
Marx Arapahmet’te doğsaydı.
Atilla İlhan Lefkoşa Türk Lisesi’nden sınıf arkadaşımız olsaydı.
Nazım Hikmet, birimizin ailesinden çıksaydı.
Homeros buralı olsaydı.
Dostoyevski romanlarını Girne sahillerinde yazsaydı…
John Lennon Baflı, Limasollu ya da Lefkoşalı olsaydı…

Uzatmayalım.
Yani,
Bir tane de bizde olsaydı…

İnsanı en çok üzen şey; ummadıkları kişiler adam olurken, adam sandıklarının insan bile olmamış olmasıdır… (ADAM FAWER)
Keşke bizim de düşünce dünyamız zengin olsaydı.
Arkadaş uğrunda ölmek kolay, fakat uğrunda ölünecek arkadaşı bulmak zordur… (CERVANTES)
Cervantes, diyelim ki Lefkeli olsaydı.
Sert olma kırılırsın yumuşak olma ezilirsin… (Victor Hugo)
Bir Hugo’muz olsaydı.
Erkeğin de, kadının da terbiyesi birbirleriyle tartıştıkları zaman belli olur… (Bernard SHAW)
Böyle bir yazar içimizden çıksaydı…

Beatles elemanlarının tümü de İngiltere’den çıktı.
Altmışlı yıllarda muhafazakar İngiliz aileleri çocuklarının bu akıma kapılmalarını istemiyorlardı.
Rolling Stones İngiltere’yi terk etmek durumunda kalmıştı.
Şimdi, Beatles ekonomisi yapılıyor.
İngiltere kendi tanıtımlarında bu müzik grubunu ön planda tutuyor.
Liverpool kenti Beatles turizmi yarattı.

Bu arada narenciye kesimi galibe ödeneklerini alıyormuş!
Kutlu Doğum Haftası gibi sevindirici bir haber…

Bitmeyen Senfoni Franz Shubert adlı Avusturyalı bir besteciye ait.
Bu senfoni bize uygundur!
Shubert’in kökleri Kıbrıs’a mı dayanıyor?

Bitiremeyeceğiz!..

Anastasiadis, Omorfo yoksa çözüm de yok demiş…

“Başkalarının yolunda yürüyenler, ayak izi bırakmazlar.”
Diğerleri bırakmadı, Anastasiadis de bırakmayacağa benziyor…

Bir Fransız yazar, Mehmet Akif’e:
-Kadınlarınızı evden çıkartmadığınız doğru mu? diye sorduğunda Akif:
-Daha önceleri öyleydi, karşılığını vermiş. Fakat şimdi dışarı
çıkarttık ve bir türlü içeri sokamıyoruz.

Hâlâ sokmaya çalışıyorlar üstat!

Dün bir dostum aradı. Sandalye ile ilgili yazımıza katkı koydu. Diyor ki, “Doğrudur, kahvehanelerde dört sandalyede oturuyorlardı.
Bir defasında dört sandalyede oturan için biri “Bir de burnuna koyun” demiş.
Hani burnu havada ya.
Burnu düşmesin diye!

Kıbrıs sorununda nerede kalmıştık?
Keşke Mandela Silihtar’dan çıksaydı!


Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar