“Girne Polis Müdürlüğü Trafik Şubesi’nde görevli olan ve 2011 yılından 25 Eylül 2012 tarihine kadar geçen sürede trafik cezalarından toplanan yaklaşık 1 milyon TL’yi Gelir ve Vergi Dairesi’ne yatırmayarak zimmetine geçirdiği ortaya çıkan Erdal Önder isimli polis memuru, yargılandığı Girne Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 8 yıl hapse mahkum edildi.
‘Sahte resmi belge düzenleme’, ‘Tedavüle sürme’, ‘Kamu görevlisi tarafından sirkat’ ve ‘Kamu görevlisinin hesapta hile yapması’ suçlarından mahkum olan Erdal Önder’le ilgili karar 2 Ağustos 2013 tarihinde okundu.
Polis Genel Müdürlüğü Denetleme Kurulu’nun, Girne Polis Müdürlüğü Trafik Şube Amirliği’ni denetlediği sırada olay fark edilmiş ve PGM’ye bağlı Mali Suçlarlara Mücadele Şubesi tarafından soruşturma başlatılmıştı.
Başlatılan soruşturmanın ardından Girne Polis Müdürlüğü’ne bağlı Trafik Ceza Tahsilat Bölümü’nde görev yapan polis memuru Erdal Önder’in, 2011 yılından 25 Eylül 2012 tarihine kadar olan sürede toplanan trafik cezalarını Gelir ve Vergi Dairesi’ne yatırmayarak zimmetine geçirdiği ortaya çıkmıştı..”
Haber bu…
Hatırladınız mı?
Düşünün…
Rütbesiz bir polis, kamuyu 1 milyon TL soyabiliyor…
Yakalanırsa ne ala…
Yakalanmazsa…
Olan kamunun malına olabiliyor.
Girne’de geçti olay.
“Tek başına!!!” bir polis memuru, 1 milyon TL götürdü, kendi bulduğu yöntemle.
Bu olayın ardından, sadece bu polis memuru yargılandı ve 8 yıl hapse mahkum oldu.
Çok güzel.
Daha beter olsun…
Peki, amirleri?
Sorumluları?
Peki amirleri ile ilgili bir “soruşturma” var mı?
Aleyhe bir dosya?
Elbette tahmin edeceğiniz gibi, terfi almaya devam ediyorlar…
Soruşturma açılması için hazırlanan dosyalar sümen altı ediliyor hatta…
Çok uzağa gitmeyelim, daha bir ay önce…
Düşünün, bu teşkilat içerisinde bir kişi intihar etti.
Hem de iki polis memur, bir de müdürün gözü önünde.
Ne oldu?
Memurlar açığa alındı…
Müdür ise terfi etti.
O müdüre, “Senin kontrolünde nasıl olur da bir kişi intihar eder, polisin itibarını nasıl böyle sarsarsın?” diye soran oldu mu?
Soruşturma açan oldu mu?
Yok…
Olan, iki memura oldu…
Maalesef, Polis Genel Müdürlüğü içerisinde, böyle bir gelenek var…
Memur ve çavuşlar sürekli, her olayda ceza alıyor, açığa alınıyor…
Ama onlardan sorumlu olan üst rütbelilerden hesap sorulmuyor.
Bu da, teşkilat içerisindeki aidiyet duygusunu köreltiyor…
Yetmiyor, adalet duygusuna önce “polis” inanmamaya başlıyor.
Bu durumdan rahatsız olan ama ses edemeyen yüzlerce polis memuru var.
“Kabak hep polis memurunun başına patlıyor…”
Özeti bu…
***
MAGEM’ler Gençlik Dairesi’ne veriliyor
Mağusa Gençlik Merkezi, Sakarya bölgesinin ardından, Maraş bölgesinde de hizmet veriyor.
Mağusa Belediyesi’nin bu hizmeti, birçok belediyeye örnek oldu.
Dikmen, “DİGEM…”
İskele, “İGEM”…
Farklı belediyeler ise isimden ziyade, konsepte yöneldiler.
Mağusa’nın yeni başkanı İsmail Arter’in, MAGEM’lerden vazgeçme eğiliminden bahsediliyor.
Amaç da, “Gençlik Dairesi bu işi yapar” mantığı…
Hatta, talebin Gençlik Dairesi’nden geldiği…
Bu konuda baskı olduğu iddiası dahi var.
Ben, işin bu kısmında değilim…
Ancak, Mağusa’nın kendi yarattığı bir değerden vazgeçmesini doğru bulmuyorum.
Sayın Arter ile ilgili, türlü şikayetler de gelmeye başladı.
Yeni bir başkan… Belli bir süreyi hak ediyor.
Ancak, bir taraftan UBP teşkilatı, diğer taraftan DP teşkilatı ciddi baskılar uyguluyor…
İstihdam, atama…
Görev değişim talebi…
Arter ile ilgili gelişmeleri, izlemeye devam edeceğiz…
***
“Okula dönmeyelim” ne demek?
İptal edilen ilkokul müdürlük sınavının ardından, beş eski ilkokul müdürü, iki sınava da katılmadı.
İlkine bilerek…
Diğerine ise Kamu Hizmeti Sınavı’nın “torpil” girişimine rağmen, Milli Eğitim Bakanı Mustafa Arabacıoğlu’nun diretmesi nedeniyle.
Düşünün, bu beş isim için üç kez sınav başvuru tarihi uzatıldı.
Şimdi, yeni bir senaryo var:
“Biz müdürlük yaptığımız okula, aplos öğretmen olarak dönmeyiz. Bizi bakanlığa alın…”
Öyle mi?
İzlemedeyiz…
Bakalım, Eğitim Bakanı Arabacıoğlu, “yükseklerden” gelen bu baskıyı nasıl göğüsleyecek…
