Orhan Veli’nin “birdenbire” şiirinde bahsettiği “her şey birden bire oldu” demesine bakmayın siz. Her şey yavaş yavaş, sinsice, bilinçli ve planlı programlı oldu. Türkiye’de AKP 2002’de iktidara ilk geldiğinde dindar yüzünü pek göstermedi. Daha sonra güçlendikçe gerçek icraatlarını ortaya koymaya başladı. Önce üniversitelere başörtüsü ile girilmesini serbest bıraktı. Dana sonra bu kamu çalışanları için de geçerli oldu. Bunu takiben Atatürk’ün kurduğu TBMM’ye türbanlı milletvekillerinin girmesi için yasal düzenleme yapıldı. Okullarda türbanlı öğretmenler, hastanelerde türbanlı doktorlar ve hemşireler çalışmaya başlandı. İktidarlarının son döneminde de eğitime el atıldı.
Türkiye’de AKP iktidarı, eğitimi nasıl dinselleştiririz uğraşı içerisinde… Sürekli bunu yaygınlaştıracak müfredat ve sistem değişiklikleri içerisinde olduğunu görüyoruz. Önce 4+4+4 formülü ile 10 yaşında çocukların ortaokula ve tabii ki İmam Hatip Liseleri’ne gitmesi sağlandı. Bu da yetmedi şimdilerde ortaokuldan liseye geçiş için yapılan TEOG sınavı kaldırıldı ve yerine “çember sistemi” denilen bir sistem getirildi. Bu çember sisteminde bölgenizde bulunan beş okuldan birine gitmeniz gerekiyor. Bölgede İmam Hatip Lisesi’nden başka lise yoksa mecburen İmam Hatip Lisesi’ne gitmek zorundasınız. Ya da bugün Türkiye’nin birçok yerinde olduğu gibi başka bir bölgeye taşınıyor ve İmam Hatip Lisesi dışında bir okula gidiyorsunuz. Türkiye’de ne yazık ki, eğitim bu istikamette ilerliyor.
******
Gelelim KKTC’ye… Vakti zamanında Türkiye devletinin üst kademesinden birleri “Türkiye’de ne olacaksa Kıbrıs’ta da olacak” demişti. Hatta daha sonra bir başkası da “her ilçeye bir imam hatip lisesi açacağız” dememiş miydi? Nasıl ki Türkiye’de 2002’de başlayan bu işler yavaş yavaş, sindire sindire bugünlere gelindi, KKTC’de de aynı plan uygulamaya konulmuş durumdadır.
Şimdi KKTC’de son günlerde stajer türbanlı öğretmen adayları gündem oldu. Yıllardır KKTC’deki üniversitelerde öğrenim gören Türkiyeli öğrenciler zaman zaman KKTC’deki okullarda öğretmenlik stajı yapmaktadırlar. Malumunuz çok sayıda başörtülü öğrenci de var. Bunlar yıllardır okullarda staj yaparken ya başlarını açarlar ya da peruk takarak sınıflara giriyorlardı. Ama son 3-5 aydır ülkede Eğitim Bakanlığı’nın “E”si olmadığı için bunu fırsat bilenler okullara türbanla girmek için fırsat kollamaktadırlar.
Son günlerde önce AKP hükümetinin özel yasa ile kurdurduğu Türkiye Maarif Vakfı’na Girne’de İmam Hatip Lisesi açsın diye Vakıflar İdaresi’nin verdiği 60 dönümlük arazi ve arkasına bu türban meselesi rastlantı olmasa gerek… Birileri gene düğmeye basmış, Kıbrıs Türk halkının hassas olduğu konuları ile oynamaya başlamış…
Anlatamadık gitti. Kıbrıs Türk halkının kendine münhasır bir din anlayışı vardır. Bunu 450 senedir de koruyor. Hani İslam’da baskı ve zorlama yoktu? Peki bu insanların kültürüne, inançlarına, yaşam biçimine müdahale niye?
*******
Bir çift laf da Kıbrıs Türk halkına… Bu sessizlik bu vurdumduymazlık nereye kadar? Laikliğin elden gittiği bir ortamda Kıbrıs Türk halkından bahsetmek de zor olacaktır. Ne kimliği ne de kültürü kalmayan bir halkın haklarını alabilmesi, kendi kendini yönetmesi mümkün değildir.
Dolayısı ile kuzeyden gelen bu laik toplum yapısına müdahalelere sessiz kalınması durumunda “ramazanda yemek yediği için dayak yiyenler” ve “mini etek giydiği için otobüste tekmelenenler” gibi görüntülere de hazır olunması gerekmektedir. Kıbrıs Türk halkının uyanma ve uyanık kalma dönemi gelmiştir.
Çünkü laiklik elden gidiyor…
