Kutlu olsun..!

Bundan tam 40 yıl önce, 1974’te üniversite öğrencisiyken, tatil için geldiğimiz ülkemizde, savaşın korkunç yüzüyle karşılaşacağımız, aklımızın ucundan bile geçmiyordu. Önce 15 Temmuz darbesi ve ardından tarihin en sıcak günleri… “Söz konusu vatansa, gerisi teferruat” diyerek, benim gibi yüzlerce arkadaşımın gönüllü olarak silaha sarıldığı o günler, hala belleklerimizde tazeliğini koruyor. Yıllardır yaşadığımız bu topraklar üzerinde, en az Rumlar kadar eşit hak sahibi olduğumuz gerçeğiyle verdiğimiz mücadele, ayrıcalıklı bir sınıf ve ganimet üzerine kurulu bir düzen yaratmak için değildi… Ben ve benim gibiler o gün, bu mücadeleyi, birilerinin bizim sırtımıza basarak, kendi bozuk düzenlerini kurmaları için de vermedik… Yüzlerce şehit kanı üzerine kurdukları sırça köşklerinden, vatan, millet, bayrak nutukları atmaları içinse, hiç vermedik…      
Ve 40 yılın ardından şöyle bir baktığımda ne yazık ki, huzur ve güvenin olmadığı, siyaset ve siyasetçiye olan itibarın yerlerde süründüğü, memleketin tüm değerlerinin birilerine peşkeş çekildiği ve en önemlisi hala daha ufak hesaplar peşinde koşan, bırakın devlet olmayı, kabile bile olmaktan uzak bir toplum görüyorum. Her köşe başında bir bet ofisin, her otelin altında bir casinonun ve de ana yolları sağlı sollu dolduran gece kulüplerinin neon ışıkları ile aydınlattığı ülkede, özgürlüğü kutluyoruz. Yarattığımız bu eserlerle ne kadar övünsek azdır. Yarın 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı… Hepimize kutlu olsun…  

                                                 *****

Parti değil aday…
Mustafa Akıncı Havadis Gazetesi’ne verdiği özel röportajında, nisan ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bağımsız aday olarak katılacağını açıkladı. Yıllardır mücadele verdiği, genel başkanlığını yaptığı partisinin değil de, bağımsız aday olacağını açıklaması, bazılarına tuhaf gelebilir…
Son yıllarda bağımsız adaylık adeta moda haline geldi. Yerel seçimlerde Mağusa, Girne ve İskele’de seçimi “bağımsız” adaylar kazandı. Aslında her üçü de, belli partilerin adayları veya sempatizanlarıydı. Ancak seçimlere kendi partilerinin adayları olarak girmek yerine, bir strateji ile bağımsız girerek, farklı görüşlerden de oy almayı hedeflediler ve bunda başarılı olduklarını da söyleyebiliriz…
Son yıllarda partilerde yaşanan krizler ve duyulan güvensizlikler, partilerin kemik oylarını da almış götürmüş sanki. Artık kemik oylar değil, yüzer gezer oylar belirleyici…
Mehmet Harmancı’nın, sadece mensubu olduğu partisinin oyları ile kazanmasına ihtimal verilmiyordu. Ama seçim sonuçlarına baktığımızda örgütlülük ve oy oranı bakımından CTP, UBP ve DPUG’ye göre daha zayıf olan TDP’nin adayı olan Harmancı’nın, seçimi kazandığını gördük.
Bir defa artık seçmen, “partimin adayıdır, bilgisi, donanımı olsun olmasın oyumu veririm” anlayışını geride bıraktı. İnsanlar inanmadığı, benimsemediği bir adaya, sırf partinin adayı diye oy vermiyor, kendilerine en iyi hizmeti verebileceğine inandığı kişilere vermeyi tercih ediyor.
İşte toplumda yaşadığımız bu değişim nedeniyle, seçim sonuçlarını tahmin etmek neredeyse imkansız oluyor.
Kamuoyu yoklaması yapan şirketlerin, yaptıkları anketlerdeki başarısızlıkların nedeni de büyük ölçüde bundan…
Kısacası artık seçimlerde partiler değil, adaylar yarışıyor. Partilerin, “Odunu koysak kazanır” mantığı çökmüştür. Seçmen artık uyandı. O’nun için, parti değil, kaliteli, bilgili ve güven duyacağı aday önemli…
Bunu anlamak istemeyen, kendi bildikleri doğrultuda hareket etmeyi sürdüren partiler, son seçimlerde olduğu gibi, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de bunun bedelini ödeyecektir…           

 

YERİN KULAĞI VAR
40 YILDA NEYİ BAŞARDIK:
Şimdi 40 yıl sonra, 74 savaşının galibi kim diye, kendi kendimizi sorgulayabiliyoruz. Bilerek yanlış temellendirilen iskan politikalarından tutun da, yanlış politikacıların elinde, hiçbir itibarı kalmayan bir yönetim ve kendi kendi ile barışık olmayan bir toplum yarattık ne yazık ki. İşte 40 yılın özeti bu…

“GEREĞİ YAPILSIN”:
CTP tabanı ilginç. Ne ona, ne buna prim veriyor. Takke düşsün, kel görünsün diyor. Örgüt Başkanları, tabanın sesini dile getirmişler ve “kimsenin ihtiyacı, partinin ihtiyaçlarından önde değil, gereği yapılsın” demişler. Tabii beklenti, o “gerek” yapılırken, gerçekçi ve adil olunması yönünde. Adil bir sonuç için de, hem açıklık, hem de biraz fedakarlık gerekiyor…

DOĞRU, GÜNDEM DEĞİŞTİ AMA:
Dışişleri Bakanı Nami “Herkesin gündem maddesinin değişmesinin mevcut tıkanıklığı etkilediğini” belirtti. Öyle doğru bir saptama ki. Rum tarafı için elindeki doğal gaz kozunun gündemi değiştirdiği muhakkak. Ama ben bizim taraf için bunu yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle bağlantılı görmekteyim. Dışişleri Bakanı’nın “görüşmeler çöktü” açıklamasını da, Cumhurbaşkanlığı tarafının, hiç de gerçekçi olmayan bir şekilde “önümüzdeki yıl referandum” söylemlerini de. Seneye seçimleri bir atlatalım, bakın göreceksiniz bu söylemler nasıl da değişecek…

HATAYI TAMİR Mİ:
Geçtiğimiz yıl, Cumhurbaşkanı Eroğlu, İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri olan Ekmeleddin İhsanoğlu’na bir Devlet Nişanı vermişti. O zaman, “yasaya göre devlet başkanı olmayana bu nişan verilemez” diye yazmıştık. Yasa öyleydi. Şimdi Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e de aynı nişandan veriliyor. Gül, tabii ki bu nişanın verilebileceği bir kişi. Devlet Başkanı. Ama işe bakın ki, şu anda ikisinin  “halef-selef” olma durumları var. Birileri, “Aman efendim yanlış anlaşılmasın, o hatayı tamir edelim”  demiş olmalı…

BİZİM İÇİN DEĞİL:
Bugünlerde karayollarındaki hummalı çalışmaları fark ettiniz sanırım. Özellikle Lefkoşa-Girne anayolunda temzilik, yol çizgileri dikkatlerden kaçmıyor. Onlarca işçi harıl harıl çalışıyor. Yol ilk kez böyle bir temizlik gördü. Adeta “bal dök yala” misali. Ancak bu temizliğin bizim için değil, 20 Temmuz kutlamaları için adaya gelecek konuklar için yapıldığını biliyoruz. Yıllardır kendi halkı için temizlik yapmayı unutanların, sırf gelenlere mahcup olmamak için temizlik yapması, kendi insanına karşı büyük bir ayıp…

BU KEZ GOL OLUR MU:
Yerel seçimlerdeki reklam filmiyle ününe ün katan Arif Salih Kırdağ, 17 Nisan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde son kez aday olacağını açıkladı. Yerel seçimlerde bazı partilerden fazla oy olan Kırdağ,  “Son seçimde top direkten dönmüştü, bu kez oylarınızla topu doksana takarak  golü atacağım” diyor ve iddialı olduğunu söylüyor…  

 

ZİRVEDEKİLER
LEKAD: Lefke ve Çevre Köyleri Dayanışma ve Kalkındırma Derneği (LEKAD), tarafından yürütülen ve Avrupa Birliği, tarafından desteklenen Cengiz Topel Hastanesi Atık Su Arıtma Tesisi açıldı. Projeyle, şebekeden kullanılan günlük yaklaşık 30 m3, gelecekte 80 m3 sudan tasarruf edilecek. Devletin yapamadığını bir sivil toplum örgütü yapabildi…

DİPTEKİLER
Kıbrıs Konusu ve İç Politika Açmazı: Dışişleri Bakanı Nami ile Türkiye’deki mevkidaşı Davutoğlu’nun farklı düşündükleri ortaya çıktı. Nami “Görüşmeler Çöktü” derken, Davutoğlu “Dikkatle yürüyen ama olumlu yönde seyreden bir süreç var” dedi. Hangisi doğru..?

Foto Gündem…

Ukrayna’da füzeyle vurularak düşen Malezya uçağının enkazında tespit edilen cesetlerin yeri, üzerine beyaz kordon bağlanan direklerle işaretleniyor