Ada zaten sürgün adasıydı.
Birçok ünlü ya da Osmanlı ile arası bozulan muhalifler Kıbrıs’a sürgün ediliyorlardı.
Bilindiği gibi Namık Kemal’den Sait Molla’ya kadar birçok insan sürgün edilmişlerdi Kıbrıs’a…
…
Osmanlı kendine göre huzursuzluk çıkaran kesimleri de Kıbrıs’a yerleştirmeyi denemiş, bunun için fetvalar yayınlamıştı.
Bu kesimlerden biri Yürüklerdir.
…
Anladığımız kadar Osmanlı hanedanlığı Yürüklere hiçbir zaman sempati duymamıştı.
Her fırsatta bu kesimle karşı karşıya gelmişti.
Padişahlara göre bunlar “güruh”tular; insanların malına canına kast etmekteydiler…
…
Yürüklerin Kıbrıs’a sürülmeleri gerektiği konusunda bir fetvada şunlar belirtilir:
“Yürük taifesinden (takım, güruh) biri yol kesip Müslümanların ırz ve mallarına saldırıp ekinlerini yok eder ve bu türden zulüm ve fesatçılığı dolayısıyla bu güruhu alıp kötülüklerini def etmek ve Kıbrıs’a iskan için bu işle görevlendirilen vali adı geçen güruhu alıp Kıbrıs adasında iskan etmek istediğinde bunlar İslam şeriatı ve padişah emrine boyun eğmeyip savaşmak yoluna giderlerse, emir sahibinin emriyle anılan güruh ile çarpışıp kötülüklerini def için onları öldürmek caiz olur mu?” (Haşmet Muzaffer Gürkan, Kıbrıs’ın Sisli Geçmişi, s100.)
…
Belli ki fetva onaylanması için Şeyhülislam’a sunulmuş o da yanıt olarak “olur” demişti…
…
Osmanlı tarihi genellikle saray içinden kaleme alındığı için, birçok yazılı kaynak saray siyasetine paralel olarak yazılmıştır.
Bu bakımdan hangi kesimin ne olduğunu anlamak için alternatif kaynaklara bakmak gerekiyor.
Yürüklerin (Yörükler) Anadolu’ya göçebe olarak gelen kökleri Oğuzlara dayanan Türkmenler olduğu biliniyor.
Bunlar “Türk” kökenliydiler.
Yörük adı da yürümek fiilinden türemiş…
…
Diyeceğimiz, Osmanlı dönemi boyunca Anadolu’da hiçbir kesim gönlünce Kıbrıs’a gelip yerleşmek istememişti.
Denilir ki, söz konusu fetva uyarınca gemilere bindirilip adaya gelen Yörükler, tekrardan bir yolunu bulup kaçmışlardı…
…
Şimdiki rağbet yoktu adaya.
Tam tersi adada dışarıya göç vardı.
Kıbrıs gibi sürgün diyarı bir yerde, bolluğun ve bereketin az olduğu bir coğrafyada kim ne yapacaktı?
Günümüzde KKTC kimliğinin bile rağbete girmesinin nedenleri muhakkak vardır.
Uyar da vatandaşlık alınırsa,
Ve kim bilir ansızın sorun çözülür de çözüm olursa, AB içinde bulunmak önemli bir etken olarak sayılabilir…
…
Zamanında adaya gelmemek için gemileri terk eden insanlar varken,
Şimdi adaya gelmek için varını yoğunu geride bırakanlar vardır…
…
Son dönemlerde kendi ülkesini bırakıp Kıbrıs, Avrupa ve Amerika’ya kaçanların sayısı az olmasa gerek.
Siyasetin gündemine de gelen bu mesele, reisin ağzından da seslendirilmiş ve hatta kaçanlar için “biletlerini biz keseriz” denilmiştir…
Çünkü, diyelim ki hepsi kaçarsa, reis istediğini daha iyi yapacak!
Sanki karşısında Yörükler varmış gibi bir ruh hali!
…
Anlayacağınız durum tersine döndü…
…
Bugünkü şartlarda memleketini terk edip Avrupa, Amerika ve hatta Kıbrıs’a yerleşenler kendilerini “kurtulmuş” addediyorlar…
…
Bu durumda,
“Kurtarma” sırası Kıbrıs’ta denilebilir mi?
