Türkiye’nin Güney Doğusu adeta savaş alanına döndü.
Neredeyse her gün birkaç farklı yerden çatışma ve ölüm haberleri geliyor.
Barış sürecinin devam ettiği dönemde silahlı güçlerini şehirlere de kaydırdığı anlaşılan PKK yol kesiyor, adam kaçırıyor, bombalı düzenekler patlatıyor, otobüsleri yakıyor, şehir içindeki karakollara saldırıyor.
PKK topyekun bir savaş başlatarak aslında AK Parti’yi ve Erdoğan’ı tasfiye edeceği hayali kuruyor.
Fakat uluslararası alanda zemin kaybediyor.
Amerika, Rusya ve İngiltere dahil birçok önde gelen ülke PKK’nın yaptıklarını onaylamıyor.
Son seçimlerde AK Parti’den ayrılıp HDP’ye oy veren ve HDP’nin barajı geçmesini sağlayan Müslüman Kürtler PKK’nın bu yaptıkları karşısında ciddi bir endişe yaşıyorlar.
HDP’ye oy veren Türkler de öyle.
En zor durumda kalan ise HDP.
Barış sürecinin yükselen yıldızı olan HDP şimdi iki ateş arasında kalmış hedef gibi ne yapacağını bilemiyor.
“Her iki taraf da ellerini tetikten çeksin” diyor ama bu söylem fayda etmiyor.
İki polisin evlerinde uyurlarken kafalarına kurşun sıkarak infaz edilmeleriyle başlayan korkunç savaşın bedelini HDP ödeyecek gibi.
Çünkü barış temelinde tüm Türkiye’nin partisi olma hedefinde önemli mesafeler aldı ama şimdi kanlı bir savaş var.
Ve bu savaşta PKK HDP’ye de ağır eleştiriler yöneltiyor.
Onların da gereğince savaşmadığını iddia ediyor.
Ak Parti’nin tasfiyesi iddiasıyla başlatılan savaş aslında AK Parti’nin elini güçlendiriyor.
AK Parti koalisyon ortaklığı yapacak parti dahi bulamazken ortaya çıkan savaş halli AK Parti ile CHP’yi yakınlaştırıyor.
AK Parti erken seçim kaosundan kurtulma fırsatı buluyor.
***
AK Parti hükümeti diğer yandan İmralı’da bulunan Abdullah Öcalan ile görüşmelere devam ediyor ve PKK’ya karşı yeni bir cephe açıyor.
Bir ölçüde Abdullah Öcalan’ın öncülüğünü yaptığı barış projesinin silahlı gruplar (Kandil) tarafından nasıl çökertildiği üzerinden kendini aklamaya çalışıyor.
Bunu yaparak tasfiyesi politikaların başarıya ulaşamayacağını da ortaya koyuyor.
AK Parti nasıl ki Öcalan’ı tasfiye ederek bir yere varamayacağını çok iyi biliyorsa ve savaş koşullarında bile onunla teması sürdürüyorsa, kendisinin de tasfiye edilerek Kürt sorununun çözümünün sağlanamayacağını göstermeye çalışıyor.
***
Kamuoyuna yapılan açıklamalar olumlu.
İki parti başkanı bir araya gelip görüşecekler.
Heyetlerin vardığı uzlaşma noktalarını teyit edecekler, anlaşmazlıkları aşmaya çalışacaklar.
AK Parti ile CHP’nin ortaklık kurma ihtimali hayli yüksek.
Peki, böylesi geniş tabanlı bir hükümet Türkiye’nin hayrına olur mu?
Bekleyip göreceğiz ama hem Kürt sorununda hem de Kıbrıs sorununda belki de buna ihtiyaç vardır.
Kendi topraklarında kendi vatandaşıyla savaşan ve erken seçim kaosuna sürüklenen bir Türkiye’nin hiç kimseye hayrı dokunmaz galiba…
