Klişe bi’deyiştir; “yasama, yürütme ve yargı yanında artık medya da dördüncü güçtür” diye diye dilleri ağda ister. Gerçi birçoğumuza göre medya artık birinci güç oldu ya neyse! Gazetecilik ortamına yeni düşen ve hâlâ daha köşe yazmaktan ileri gidemeyen naçizane bu kulunuzun bu konuda çok da gevezelik yapması doğru olmaz ama “dışı seni, içi de beni” tarzındaki düşüncelerim baskın yine bu aralar. Her yazar okunmak ister. Her yazarın reyting kaygısı geçmişte de, şimdi de, gelecekte de olacaktır. Olması da gayet doğaldır ama bu kaygı durumu tüm değerlerin önüne geçerse, kırk yıl bir gün o kalem kırılacaktır. Bilmem farkında mısınız? Spor yazarı özkaynağında müthiş bir kuşak geliyor. Hemen hemen hepsi de yabancı dil ve teknolojiye hakim üstelik hepsi de mektepli yavrucaklar. En önemlisi de son derece çalışkan, araştırmacı, önyargısız ve sorgulayıcı adaylar. En az iki yıl sonunda birçoğumuz şimdiki genç yazarlar yanında sabun köpüğü kalacağız gibime geliyor. Yeter ki destek verilsin ki şimdilik veriliyor. Gelecekte n’olur bilmem ama karşı eski görüşler ne durumda? Bi’defa söz meclisten dışarı ama ‘bazı yazarları vardır ki tavuk yazarlardır. Kanatları yoktur, önüne ne atarsan onu yer, bazılarının ise kanatları vardır, dünyayı gezer ve önüne konanla tatmin olmazlar’. İşte, bizim gençler de kanatlı olanlardan. Geçmiş mi? Geçmişte Kıbrıs adasının ilk Türkçe gazetesi “Saded”ten sonra çok sular aktı, eski çamlar bardak oldu. Hatta ve hatta cırmalayan eski Lefke hurmaları bile kalmadı artık. Basının adı “medya” oldu. 5N 1K gazeteciliği meslek oldu bu arada. Her meslekte olduğu gibi kimisi “nerde o eski hurmalar” diye söze başlar, kimisi ise doğadaki her objenin her zaman olumlu yönde ileriye gitmesini savunur. Bendeniz ise ‘doğadaki her şey ileriye gider, hiçbişey geriye gitmez’ tezini savunanlardanım. Büyüklerime saygısızlık etmek istemem ama eski futbolcular balandıra ballandıra müthiş performanslarını anlatırlar hep. Hani o topu en yukarıya yükseltenin sulu muhallebiyi prim olarak aldığı yıllardan bahsederim. Herkes kendince birer Ronaldo ama eski nostaljik maç DVD’lerini izleyenler büyüklerimizle hemfikir olmazlar, tıpkı benim gibi. Konuyu dağıtmadan sadede geleyim; Kıbrıs Türk Spor Yazarları Derneği (KTSYD) yöneticilerden tek isteğimiz bu yeni kuşağın motivasyonunu artırıcı maddi ve manevi ödüllerin reorganizesidir. Okul masraflarının bir kısmının karşılanması veya diğer habercilik ve mülâkat ödülleri gibi manevi pekiştireçleri özlemle bekliyoruz tabii ki de. E az buz değil; kurucu başkan Özcan Özcanhan’dan günümüze kadar olan her başkan ve yönetimi, gurur ve onur duyulası işler başardı. Araba bagajında gezen dernek arşivlerinden tam teşekküllü bir dernek binası, yüzme havuzu, müthiş bir sabit gelir getirici sosyal tesis, iletişim merkezleri, eğitim faaliyetleri ve son zamanlarda ivmelenen çok katılımlı yurt dışı açılımlar kazandırıldı derneklerine. O yüzden yazdıklarım kimseye ‘ayna ayna güzel ayna, söyle en güzel kim?’ fikri vermesin. Neyse lâfı daha da fazla uzatmayım; Cumartesi günü yine bildik hizmet içi eğitimimiz var. KTSYD tarafından dördüncüsü gerçekleştirilecek olan “Sporun Zirvesi Eğitim Semineri” 18 Ocak Cumartesi günü Göçmenköy’deki merkez binasında gerçekleştirilecek. İlk bölümde Prof. Dr. Turgay Biçer adamımız “Spor Etiği ve Medya İlişkisi” isimli oturumda seminere katılanlara hitap edecek. Sonrasında ise akademisyen Dr. Gürdal Hüdaoğlu “Spor Basınında Yeni Ufuklar” isimli sunumunu gerçekleştirecek. Günün son oturumunda ise Kolan British Hastanesi’nden Dr. Harun Gülmez, sağlıklı yaşam, egzersiz ve kalp sağlığımızla ilgili bir sunum yapacak. Biz or’da olacağız. Sizi de bekleriz. Ötesi mi? ‘Ötesi önüne ne atılırsa yiyen ve kanatsız olup uçamayan tavuk cinsinden bi’spor gazeteciliği’…
