Kralın Suçu Yok, Asıl Mesele Kralcılar - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 30, 2024
Köşe Yazarları

Kralın Suçu Yok, Asıl Mesele Kralcılar

Hüseyin Ekmekçi

Bu ülkede, maalesef kraldan çok kralcılar var.

Ve bu kralcılar sayesinde, krallar istediği gibi hükmediyor.


İlk şokumu daha 18 yaşımda yaşamıştım.

CTP ilk kez iktidara gelmiş, o tarihe kadar, işinden, aşından olma pahasına mücadele eden bir çok insan rahat bir nefes almıştı.

Ta ki şu cümleye kadar:

“Yıllarca UBP istediği gibi adam işe aldı, kredi verdi, T izni, mal dağıttı. Şimdi sıra bizde…”

Ömrünü “adil bir düzen için harcayan” insanlar bile, “Şimdi sıra bizde” deyivermişti.

Nitekim, istihdamlar, arazi dağıtımları, müşavir ordusuna yeni CTP’lilerin katılmaları hiç durmadı.

1993’de CTP, tabanından gelen bu baskılara boyun eğdiği için hiçbir şey düzelmedi.

O günden sonra, hiçbir şey “yenisi” gibi olmadı.

CTP, tabanına verdikçe, tabanı daha çok istedi…

Ülke, hep eski alışkanlıkların gölgesinde kaldı…

Ve,  kısa tarihimize bir bakalım.

Sonay Adem kürsüye çıktı…

Bir banka dekontu salladı…

Dönemin cumhurbaşkanı, başbakanlıktan kısa süre önce ayrılan Dr. Derviş Eroğlu’nun mal varlığını sorguladı.

Hatırlanacağı üzere Ekim 2011’de Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun, bankalarda 5 farklı hesapta yaklaşık 2 milyon TL yani eski para ile 2 trilyonluk mevduatı olduğu öğrenilmişti.
HSBC bankasının Mağusa ve Lefkoşa şubelerindeki değişik hesaplarda toplam 2 milyon 126 bin TL’lik mevduatı bulunduğu öğrenilen Eroğlu’nun, HSBC Lefkoşa şubesinde 2, Mağusa şubesinde de 3 hesabı bulunduğu ortaya çıkmıştı.

Meclis kürsüsünden “bu para bu hesaplara nereden girdi?” diye sormuştu Adem…

Eroğlu’nun HSBC hesaplarında bulunan 2 milyon 126 bin TL  ile ilgili izahat istemişti.

Ancak o dönemde konuyla ilgili açıklama yapmamıştı Eroğlu…

“Bunca yıllık birikimim” demekle yetinmişti…

Bakınız…

2009’da Eroğlu mal varlığını açıklarken, “bir ev, üç arsa ve bir araba” demişti.

2010 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde mal varlığını açıklamamıştı.

2015 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde, benim de yer aldığım bir programda, Eroğlu bir dosya çıkarmış, mal varlığını açıklamıştı:

  • Lefkoşa Kızılbaş bölgesinde halen oturmakta olduğu evi
  • Eşi Meral Eroğlu adına Lefkoşa Kızılbaş bölgesinde arsa,
  • Gazimağusa’da oturmakta olduğu ev,
  • Evin yanındaki eşdeğer puanı ile alınmış arsa,
  • Ayluga bölgesinde eş değer ile alınmış bir arsa,
  • Gazimağusa’da eşdeğere karşılık alınan arsa üzerindeki 4 apartman dairesi ve bir dükkan,
  • Aşağı Girne’de bir arsa,
  • Kooperatif Merkez Bankası’nda 600 bin TL
  • İktisat Bankası’nda 462 bin TL,
  • Vakıflar Bankası’nda 410 bin TL,
  • Vakıflar Bankası’nda 275 bin sterlin
  • Vakıflar Bankası’nda 407 bin dolar
  • 2008 model BMW araba
  • Mağusa’da 1974 öncesi alınan bir arsa.

Tüm toplum bu mal varlığını dinledi ve sustu…

İşte, tıpkı 1993’de CTP’lilerin, “sıra bizde” demesi gibi bir şoku da orada yaşamıştım.

Eroğlu’ndan fazla Eroğlu’nun mal varlığını savunanlar çıktı ortaya:

“Yahu adam 20 yıl başbakanlık yaptı. Ne yani, olmasın mı o kadar parsı. Müsaade edin de olsun…”

Kimse de, “Derviş Eroğlu 20 yıl başbakanlık yaptı ama, tek maaş. Bu maaşla 4 kız okuttu, evlendirdi, ev- bark sahibi yaptı. İş kurmalarına yardımcı oldu. Ayda 10 bin TL maaşla, hangi baba, tüm bunları yapıp, bu kadar da birikim sahibi olabilir” diye sormadı.

İşte o soruyu soranların da taşlandığı o günlerde, toplum bir kez daha kaybetti.

1993’de bir kez…

2015’de bir kez daha, “adalet” ellerimizin içerisinden kayıp gitti.

İşte o gün bugündür,  bu ülkede her şey serbest…

Kraldan çok kralcılar olduğu sürece…

Bu böyle devam edecek.

Şimdi konu 200 dönüm bir arazi…

Benim tek sorum var:

“Adil mi değil mi?”

Zira, kimse adaleti sorgulamadığı ve isimler üzerinden olayları takip ettiği için, kamu kaynaklarına sahip çıkamıyoruz…

“Başbakanlık yaptı hakkı değil mi?”

Verin arazileri…

“Cumhurbaşkanlığı yaptı, hakkı değil mi?”

Verin arazileri…

Sonuç?

Hak etmeyenler köşe başlarını tutarken bu ülkede…

Adalet de yerle bir oluyor…


Zangoç’un hikayesi…

Bir dönemlerde, ülkenin birinde, ölenleri halk, çanın çalışından anlarmış…

Zangoç denilen, çanın başına geçermiş ölü olduğunda…

Çan bir kere çaldığında ahali anlarmış ki, bir gariban öldü…

Çan iki kere çalınca, esnaftan biri daha ödlü, hemen anlaşılırmış…

Çan üç kere çalınca, bu kez “siyasi eşraftan birisi gitti” dermiş ahali…

Çan dört kez çalınca, yargı heyetinden birinin öldüğü anlaşılırmış…

Çan beş kez çalınca, bu kez anlaşılırmış ki, kraliyet soyundan biri öldü…

Çan altı kez çalınca, “Eyvah kral öldü” diye saraya koşarmış halk…

Ülkede haksızlıklar, talan ve yolsuzluk alıp başını gidince, fakir daha fakir, zengin daha zengin olunca…

Zangoç

Bizim zangoç dayanamamış…

Geçmiş çanın başına…

Bir gong…

Bir gong daha…

Bir daha bir daha derken…

Kilisenin damına koşmuş ahali…

“Yahu yapma etme. Deli ettin ortalığı… Bir kez çalsan, gariban öldü anlayacağız, altı kez çalsan, kral öldü, saraya koşacağız. Yahu aralıksız çalıyorsun çanı, ne oldu?” diye sormuşlar…

Çanı çalmaya devam etmiş zangoç, bu arada cevap vererek:

“Adalet öldü adalet… Bin kere çalsam ne fayda…”

Hikaye budur aslında…

Adaleti öldürürseniz, meydan talancılara ve yalakalarına kalır…

Biz hangi noktadayız, varın gerisini siz düşünün…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar