Kozadan cam kavanoza - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Kozadan cam kavanoza

Ahmet OkanAhmet Okan

Kapılar 1967-68 yılında açılmış, Lokmacı barikatından, Ledra Palace geçidinden, Mağusa Kapısından girişler çıkışlar serbest kalmıştı.

Bir kapanır bir açılırdı kapılar!


Hayat bu kapıları açıp kapamakla geçerdi sanki ama öyle değildi, hayat devam edip gidiyordu.

Lefkoşa’nın yüzleri de henüz hayattaydılar.

Çoronik dükkanındaydı, Osman Gezer potin boyacısı Rauf Dayı ile Sarayönü’ndeki köşelerindeydiler, yaz mevsimlerinde Aylakçı aynı meydanda bir başka köşeyi tutardı.

Kamran Aziz aynı meydanda eczanesindeydi, Fotoğrafçı Ümit’in vitrini siyah beyaz fotoğraflarla doluydu, Ermeni Ahmet motosikletinde bir gider bir gelirdi, İsmet dükkanlara gire çıka Sarayönü’nden başlar soluğu Bandabuliya’da alırdı, Dedezadeler dükkanlarındaydılar, Mehmet Boyacı da Osman Mısırlızade de hayattaydı.

Becerikli Girne Kapısı’ndaki evinde anneciği ile oturmaktaydı, biraz yukarıda Guşo ile Paraşüt bu kadim caddenin gövdesini oluştururlardı Dr. Küçük, Sadi Toğan ve gazeteleri ile birlikte ki Deniz Kırtasiyeyi de unutmamak gerek kahveci Mullahasan’ı da not ederek.

Bandabuliya’nın bildik esnafları da yerli yerindeydi ve özellikle kasapların gürültüleri yankılanırdı Ayasofya bölgesinde…

Kapılar açıktı ama kapanacaktı.

Kapıların bir açılıp bir kapanmasına alışmıştı ahali.

Kapıları bırakın 1964’ten sonra belirli bir süre Girne yolu bile kapanacaktı, öyle zamanlardı.

Ahali, ipek böceğine benziyordu; kendi kozasında yaşayan böcekler gibiydiler lakin kendi hayatlarını örüyorlardı ve bir kozada yaşamayı becerebiliyorlardı ki hayret ederdi insan böyle bir duruma.

Gün gelecek o kozadan çıkacaklardı…

Şimdi kapılar açıktır ama kapalı gibi!

Sabah bir kapıdan çıkan, akşama bir kapıdan evine geliyor.

Bir kozanın içinde bir böcek gibi yaşamayı becerenler, buna da alışmış durumda!

Aslında, bu sefer cam bir kavanozun içinde yaşıyorlar her tarafı görerek lakin kim bunun farkında…

Diyeceğim,

Öyle ya da şöyle bir hayat sürüp kendi mecrasında akıp gidiyordu.

Nihayetinde dönemin sinemaları, yasak aşkları ve şarkılarıyla daha güzeldi hayat karartma geceleri hariç…

İşin siyasetine gelince, ki pek ilgi alanımız olmadığından tespitte hata yapmamız mümkündür, dünkü siyasilerin çabalarıyla bugünküler arasında ne gibi farklar vardır bilemiyoruz doğrusu, meselenin sonucuna bakacak olursak.

Dünkü ve bugünkü siyasiler farklı yollardan gitseler de aynı yola çıkıyorlar hayret edersiniz ya da hayret edilecek bir şey yoktur belki, bu Kıbrıs denilen meselede bütün yollar buraya mı çıkıyor kim bilir, ne biçim işse artık!

Şöyle bitirelim:

Ya cam kavanoz bir kristal gibi paramparça olursa ya da ne bileyim bunun içinde yaşayanlar kendi elleri ile bu kavanozu parçalamak isterlerse tıpkı kozalarından çıktıkları gibi?

Berlin Duvarı bile dayanmadı cam nasıl dayansın?

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar