KÖŞEMDEN: PAZAR SOHBETİMDİR: (NEDİR ANLAMLI OLAN?)   - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 27, 2024
Köşe Yazarları

KÖŞEMDEN: PAZAR SOHBETİMDİR: (NEDİR ANLAMLI OLAN?)  

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

     Hayat mı insana anlam katmakta,  yoksa insan mı hayata?

     “Tabi ki” denecek, “tabi ki insandır anlamlı olan..” Hayata doğan, yaşayan, yaşarken o hayatı dantela gibi ören, rengârenk yapan, karartan yahut da…


     O zaman neden hayata anlam katan insan ölürken, hayat hep devam etmekte?

     Yoksa “kıyamet günü” bu nedenle mi vaat edildi. Bu nedenle mi borusunu çalarken çağıracak Sur’i İsrafil, “haydi kalkın” diyerek..

     Ki asıl büyük hesaplaşma işte o zaman başlayacak!

     Yoksa bu nedenle mi anlam kattığımızı düşündüğümüz dünyaya “yalan” diyoruz? “Yalan dünya!”                                                                           *****

     …SİYASİ sorunun “esirleri” olduk! Hayatın anlamını yitirdik.. Hatta unuttuk dışımızda büyük bir  dünya olduğunu..

Göçüp giderken arkamızda kalanlara, hep çözümsüzlüğe mahkûm Kıbrıs siyasi sorununu bıraktık..

Bu bir “insanlık kaderi” olmamalıydı ama oldu!

Ki düşündükçe ürperirim!                   1974 sonrasında sadece ganimet değildi hayatımızı  olumsuz etkileyip anlamlaştıran..

Sadece yağma değildi hayatımıza karışan.. Ya neydi?                                                        Binlercesiyle kitaplar, fotoğraflar, mektuplar, yazılı belgeler, senetler, koçanlar, öğrencilerin okul kitapları, defterleri… Hatta karneleri…                                               Kapıları pencereleri açık, içleri darmadağınık terk edilmiş evlerden, yayıldılardı deniz deryalar gibi yollara..            Ki  attığımız her adımın ardından bir çığlık gibi hışırdarlardı potinlerimizin  altında..

Oysa onların her biri bir insanın hayatına anlam katandı..                                                    Hatıraydı.. sevgiydi.. Belki sevgiliye yazılan bir aşktı, şiirdi!                      Ayaklarımızın altında çiğnendilerdi ama!..

Bazen yeni evlenen bir çiftti, gelin damat fotoğrafında..                                             Bazen kucakta bir bebek…                        Bir aileydi karı koca, boy boy çocuklar…     Ya da işitir gibi olduğunuz şen kahkalarında,  bir kır resmiydi potinlerinizin çiğnediği fotoğraf…

Yaşayan hayata anlam katarken kendileri de anlamlaşan insanlardı onlar..                 Evlerini terk edip kaçarlarken savaştan ve ölümden, bir ömürlük hatıralarıydılar bıraktıkları arkalarında..

Her evin duvarları arasında sesler işitirdiniz.. Fısıltılar, çığlıklar, kahkahalar yada ağlamalar..                                               Her sandalye masa.. Saksıdaki çiçek, avludaki yasemin ağacı..                                   Karşı duvarın üzerinde miyavlayan kedi.. Boş gözlerle ve nafile, sahibini arayan avludaki köpek!   Size seslenirlerdi…                     Anlardınız ki hayırlısı yoktur savaşın!                                    *****

     NE var ki 1974’ü yaşatanlardır hâlâ çağrısını yapanlar!

     Ne yaşanan felaketler sızlattı vicdanlarını ne de kazıldıkça topraklar altından çıkan kayıp cesetler!                                                                                    *****

     SÖZÜMÜZ  ada egemenliği üzerine koca bir adayı yakan Rum’adır!  Hayata anlam katması gerekirken ölümler katan Rum’a!

     Buna karşın acılarını acılarımda yaşadım.. Çekip Güney’e göç ederlerken arkalarında bıraktıkları  asırların hayatlarıydı! Ne var ki Türk Rum hem hayatlar yandı nicesiyle,  hem kendi yandı! Buna karşın acılarını acılarımda yaşadım..

Çünkü o hayatın içinde yaşanan evler vardı ki nesilden nesile… Kiliseler, eski eserler, ikonlar, bağlar bahçeler, ormanlar dağlar.. Kuşlar..

Benim, senin, onun  için vatan olan, onlar için de vatandı..

                     *****

TABİ ki hele Kıbrıs siyasi sorununa “son şans” diye bir “kesinlik” vurgulaması yapmak doğru değildir.

Fakat artık Rum liderliği ile kilisesinin ve Yunanistan’ın anlaması gerekir. Kıbrıs’ta yaşananlar yaşanmış, olanlar olmuştur..

Kimsemizin geriye dönüşü mümkün değildir.  Artık kimsemiz kırk beş yıldır anlam kattığımız Kuzey’i ve Güney’i  yeni göçlerle  “hatıralara gömecek” bir gelecek düşünemeyiz.

Bu nedenle artık bu adada insanca yaşamayı öğrenmeliyiz. Bir kez daha ne postallarımızla “hatıraları, sevgileri, aşklarımızı, ekilip biçilmesi gereken toprakları  çiğnemek isteriz ne de yaşlı gözlerle anlam kattığımız hayatlarımıza bakıp, “vah vatanım” hasreti çekmek isteriz..

Bu ada hepimize de yeter.. Dürtmeyin, ilişmeyin,  yeni kapanan yaraları yeninden kanatmayın..

Gözlerini Güney’de ve Kuzey’de açan gencecik insanlarımıza kıyameti değil, doğup büyüdükleri vatanlarında barışı insanlığı armağan edin..                                              Kısaca vazgeçin bu Kuzey sevdasından, Türk halkını yönetmek merakından, Türkiye’ye tos atmaya çalışmaktan, çılgınlıklarınızdan kısaca!

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar