KONUŞTUKÇA BATAN 1 ADAY VAR - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 27, 2024
Köşe YazarlarıManşet

KONUŞTUKÇA BATAN 1 ADAY VAR

Ersin Tatar

20 Temmuz 1974 askeri harekatı, Kıbrıs’ın tarihinde ve kaderinde geriye döndürülemez etkilere yol açtı.

Bu bir gerçektir.


Ve Kıbrıs sorunuyla ilgili konuşulacak her şeyin bu gerçekliğe dayanması gerekir.

Aksi cahil lafazanlığının ötesine geçemez.

Kıbrıs Rum tarafı 20 Temmuz’da başlayan ve 14 Ağustos’ta ikinci safhası icra edilen askeri operasyonla (kendi ifadeleriyle) topraklarının yüzde 37’sini kaybetti. Yaklaşık 250 bin Rum bu yüzde 37’lik alandan Güney’e sürüldü. Yüz binlerce dönüm ekilebilir toprak, 0n binlerce ev, binlerce iş yeri ve fabrika, oteller ve başlı başına Rum olan Maraş’ı kaybettiler.

Güney’e zorla kovulan 250 bin Rum’a karşılık Güney’de yaşatan 50 bin Türk Kuzey’e getirildi.

Kuzey’de sadece Kıbrıslı Türklerden oluşan, sonradan Türkiye’den de getirilen pür bir yapı oluşturuldu.

Güney’de ise pür bir Rum devleti.

Bu durum 20 Temmuz askeri operasyonu ile sağlandı.

1974’ün üzerinden sadece 3 yıl geçtiğinde yani 1977’de dönemim Rum lideri Makarios, dönemim Türk lideri Denktaş ile görüşme masasına oturmak zorunda kaldı.

Görüşme masasından bir anlaşma ile kalktılar.

Adına 1977 birinci doruk anlaşması denilen uzlaşma ortaya çıktı.

Denktaş ikinci doruk anlaşmasını da 1979’da Kiprianu ile yapacaktı.

Çünkü Makarios’un ölümünden sonra göreve başlayan Kiprianu önceleri “bu acı uzlaşmayı kabul” etmem gibisinden laflar edecek sonra da tıpış tıpış görüşme masasına oturup 1977 anlaşmasını onaylamak zorunda kalacaktı.

Birleşmiş Milletler ’in ve dünyadaki bütün ilgili tarafların onayladığı 1977 ve 1979 doruk anlaşmaları ne içerir?

İki bölgeli, iki toplumlu federasyon.

Türk tarafının resmi görüşü tam da buydu ve 20 Temmuz 1974’ün yarattığı gerçeklik ile Rum tarafı da bunu kabul etmek zorunda kalmıştı.

Peki 1979’dan 2004 referandumlarına kadar bunun üzerine ne eklendi?

Türk tarafının elinde kalacak toprağın yüzde 29 artı olması.

Sayısal eşitliğin değil siyasal eşitliğin uygulanması.

Bir Kıbrıslı Türkün de cumhurbaşkanı olabileceği şekilde dönüşümlü başkanlığın uygulanması.

Yeni kurulacak federal devletin egemenliğinin Kıbrıslı Türklerden de kaynaklanması.

Ve daha burada sıralayamayacağım kadar uzun çok önemli kazanımlar.

Peki bu kazanımlar kimin zamanında oldu?

Rahmetli Denktaş’ın ikinci cumhurbaşkanı Talat’ın ve şimdiki cumhurbaşkanı Akıncı’nın.

Gelmiş geçmiş Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin de desteği ile.

 

***

 

Şimdi “konuştukça batan 1 adaya” gelelim.

Yani Ersin Tatar’a.

Ve Ersin Tatar’a gaz verip yanlış yapmasını sağlayan Mevlüt Çavuşoğlu’na;

Çavuşoğlu “ilanihaye federasyon mu görüşeceğiz” diyor, Tatar coşuyor ve “Birleşmiş Milletler kararları Allah kelamı değildir” gibisinden sallıyor.

Türkiye’den ve Kıbrıs’tan gelmiş geçmiş  tüm liderlerin ilmik ilmik ördükleri bu yolu berhava etmeye çalışıyorlar.

Ne diyelim, herkese sabır, hasbelkader biri Başbakan diğeri Dışişleri Bakanıdır ama sandık da Kıbrıs Türkünündür.

Konuştukça batan 1 adaya değil, Kıbrıs davamızı doğru bir şekilde savunacak cumhurbaşkanına ihtiyacımız vardır…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar