KKTC’de bir süreden beri Türkiye’nin Suriye’deki Barış Pınarı harekatı ve bunun üzerinden yapılan tartışmalar gündemi iyice meşgul etti. Ancak hayat devam ediyor ve arada farklı gündemleri de kaçırmamak gerekiyor. Elbette bizim gündemimiz eğitim olduğu bu süreç içerisinde Türkiye Yüksek Öğretim Kurulu’nun (YÖK) aldığı bir karar benim dikkatimden kaçmadı. Görebildiğim kadarı ile KKTC basını bu konu ile pek ilgilenmedi. Konu Barış Pınarı harekatının gölgesinde kaldı.
YÖK son 5-6 yıldır “başarı sıralaması” konusu ile ilgili sürekli karar alıyor ve bu kararlar da KKTC’deki üniversiteleri de yakından ilgilendiriyor. KKTC’de 103 bin civarında üniversite öğrencisi var. Dünya Bankası ve Avrupa Komisyonu’nun Kıbrıs’ın kuzeyi için hazırladığı Yükseköğretim Raporu’nda üniversite sayısının kısa sürede 40’ı bulacağı üzerinde duruyor. Bildiğim kadarı ile bu küçük coğrafyada şu anda 19 üniversite faaliyet gösteriyor. Hal böyle olunca da YÖK sürekli KKTC’deki üniversitelere atıfta bulunarak “başarı sıralaması” ile ilgili kararlar üretiyor.
YÖK 11 Ekim 2019’da aldığı kararda Hukuk Fakültelerinin başarı sıralaması yeniden düzenlendiği, buna ek olarak Diş Hekimliği ve Eczacılık fakülteleri için de başarı sıralaması uygulamasının bu yıldan itibaren yürürlüğe gireceğini açıkladı. YÖK tüm bu kararları alırken de KKTC üniversitelerine atıfta bulundu.
Bakınız YÖK karar gerekçesini nasıl açıklıyor: “Hukuk fakültelerine kabul edilen öğrencilerin başarı sıralarına bakıldığında, devlet üniversitelerinde en düşük başarı sırası 59 bin iken, vakıf üniversiteleri ve KKTC’deki üniversitelerde en düşük başarı sırasının 190 bin olduğunu görüyoruz. Buradaki makas çok açık… Sınıflarda verilen eğitimi öğrenci açısından zedeleyebilecek, eğitim öğretimin niteliğini aksatabilecek kadar geniş bir makas aralığı var. YÖK Genel Kurulunca, bu durum yeniden değerlendirildi ve hukuk fakülteleri için 190 bin olan başarı sırası şartının 125 bin olarak yenilenmesine karar verildi. İlk yıldan itibaren hukuk fakültelerine alımlar bu şarta göre yapılacak.”
Yani bunun anlamı şu Türkiye’deki devlet üniversiteleri hukuk fakültelerine ilk 59 bin öğrenci arasından öğrenci seçerken KKTC’deki üniversiteler ilk 190 bin öğrenci içinden seçiyor. Yani oran üç katından fazla… Öğrenci kalitesi açısından ciddi bir fark oluşuyor anlaşılan. YÖK’ün kararda “Sınıflarda verilen eğitimi öğrenci açısından zedeleyebilecek, eğitim öğretimin niteliğini aksatabilecek kadar geniş bir makas aralığı var” demesinde kaliteye vurgu var aslında…
Zaten son 2-3 yılın sonuçlarına bakarsanız KKTC üniversitelerinin neredeyse bütün hukuk fakülteleri (burslu veya burssuz) tamamen dolmuştur. Birçok bölümde kontenjanlar dolmaz iken, hukuk fakültelerinde bu durum öyle değildi. Şimdi YÖK’ün bu kararından sonra başarı sıralaması 125 bine indirildi. Önümüzdeki yıl yapılacak sınavdan sonra KKTC üniversitelerindeki hukuk fakültelerinin doluluk oranının şimdiden meraktayım.
Aynı şey Diş Hekimliği ve Eczacılık için de geçerli… YÖK’ün kararında “Diş hekimliği programı için devlet üniversitelerinde en düşük başarı sırası 67 bin 855 iken, KKTC’de 116 bin 362 olduğunu görüyoruz. Arada çok büyük bir fark var. Eczacılık fakültesine baktığımızda ise devlet üniversitelerinde en düşük başarı sırası 47 bin 878, KKTC’de ise 169 bin 803” olduğu belirtiliyor. Eczacılık fakültelerinden oran üç katından fazla… Bunun üzerine de YÖK eczacılık fakülteleri için en düşük başarı sırası şartını 100 bin, diş hekimliği fakülteleri için en düşük başarı sırası şartını da 80 bin olarak belirledi.
YÖK kalite adına bunları yaparken biz KKTC’de ne yapıyoruz? Uzun süredir üzerinde çalışılan bir Yükseköğretim strateji belgesi hazırlanmış. Hazırlanan belge Bakanlar Kurulu tarafından da onaylanarak Resmi Gazete’de yayınlanmış. Elbette bu da önemli de esas mesele bu belgede yazılanları hayata geçirecek yasal düzenlemeleri yapmaktır. Bunun da takipçisi olacağız.
