Kılıç Meselesi - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Nisan 19, 2024
Köşe Yazarları

Kılıç Meselesi

Ahmet OkanAhmet Okan

1974 harekatına tanık olanlar, Dikomo bölgesinde ovalara atlayan paraşütlerin gökte pamuk tarlası gibi bir manzara oluşturduğunu söylerler.

Aynı manzara 1571’de gökte değil toprak üstünde oluşmuştu.


Lefkoşa alındıktan sonra Mağusa’ya yönelen Osmanlı askerleri, kaleye yaklaştıkça, hendeklerin üzerinde duran Venedik askerleri gördükleri karşısında şaşkınlığa düşmüştü.

O anları anlatan kimi yazarlar beyaz sarıklı Osmanlı askerlerinin toprağı kar taneleri gibi örttüğünü belirtirler.

Şaşkınlık o görkemli ve devasa kalabalık yüzündendi…

Mağusa şehri alınmazdan önce muhtemelen ikmal yolları kapatılmıştı.

Kale alınır alınmaz Osmanlı askerleri Venedik askerlerinin iğne ipliğe dönmüş hallerini görünce hayret etmişlerdi.

Açlıktan halsiz düşen askerlerin onca zaman nasıl dayandıkları ve kaleyi teslim etmedikleri düşmanlarının bile takdirini kazanmıştı.

Sonradan başlarına gelecek vardı ama konumuz bu değil…

Yine o yıllarda Lefkoşa alındıktan sonra askerler Girne’ye yönelir.

Girne kalesinin komutanı, Osmanlı gücü karşısında hiç düşünmeden ve savaşmadan teslim olmayı tercih edince, bölge kansız bir şekilde yeni fetihçilerin eline geçer.

Diğer bölgelerde de ufak tefek çarpışmalardan sonra sorun yaşanmaz, Mağusa alındıktan sonra Kıbrıs Osmanlı’nın egemenliğine girer.

İşte bu fetih nedeni ile dönemin padişahı II. Selim Ayasofya Camii’ne kılıcını hediye eder.

Denildiğine göre o kılıç Padişahın mührünü taşıyor…

Ahmet Gürses miydi başka bir Hoca Efendi miydi,

Hafızam beni yanıltmıyorsa,

Bayramlarda mimbere gelen Hoca Efendinin elinde bir kılıç vardı.

Nitekim Gürses Hocamız, yapmış olduğu konuşmalarda bunu belirtmektedir…

Sene 1982.

O kılıç Ayasofya Camii’nden çalınır.

Ve bir daha izine rastlanmaz.

Ta ki  British Museum’de ortaya çıkana kadar.

Haberlere göre çalındığı dönemde 4 milyon sterline satılmış,

Şimdi de 15 milyon sterlinden satışa sunulacakmış.

Eğer bu kılıç gerçekten o kılıç ise…

Polis o dönemlerde ne yaptı, hangi bulgulara ulaştı bilinmiyor.

Meselenin karanlık kaldığı açık.

Gürses Havadis’e verdiği bilgiler yanında “1982 yılında çalışan tüm cami çalışanlarının hayat standartlarının araştırılmasını ve mercek altına alınmasını talep etti”.

O günden bugüne hayat standartları o kadar değişen kesimler var ki hangi biri ele alınacak?

Ancak polisin ciddi bir ipucuna sahip olması gerekiyor.

Üstelik sadece cami içinden mi bu?

Ya baş aktör dıştansa?

Ara dur.

Aradan 35 yıl geçmiş.

Hâlâ yüreği yanık Hoca Efendi konuşuyor.

Bilenlerin suskun olması normal!..

 

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar