Kıbrıs sorununun değişen şemaili! - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cuma, Mart 29, 2024
Köşe Yazarları

Kıbrıs sorununun değişen şemaili!

Eşref ÇetinelEşref Çetinel

Müzakerelerin Crans Montana’da koptuğunu biliyoruz. O günden bu güne Sn. Akıncı ile Anastasiadis arasında BM’ler gözetiminde Kıbrıs siyasi sorununun çözümüne yönelik  görüşme  olmadı.

Fakat “müzakereler” ve “çözüm” çok konuşuldu, çok yorumlandı!”


Ne var ki artık Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon yatakları sorunu  da var ve  “Kıbrıs siyasi sorununun hem rengini hem de havasını değiştirdi!”

Nitekim şimdilerde   yeni doğan bu sorunun “tehlikeli” sayılan “krizlerini” yaşıyoruz.

YANİ  artık ne bizim ne  Rum tarafı için “salt bir Kıbrıs sorunu yoktur.” Hatta Akdeniz’deki Türk Rum sondaj faaliyetleri nedeniyle “BM’ler sekreteryasının şu anda eli kolu bağlıdır!”

Çünkü Doğu Akdeniz’deki sorun Rum’un üyeliğinden dolayı “AB’ye transfer edilmiştir.”

Üstelik gazın Mısır üzerinden borularla AB’e sevki kararından sonra sorunun bizatihi bir diğer muhatabı da AB olmuştur..

Zaten kokusu da “bölgede sondaj çalışmaları nedeniyle çıkmış, AB   Rum tarafının şikâyeti üzerine,  Türkiye’ye yaptırım uygulama kararıyla  harekete geçmiştir!

BU nedenlerden dolayı  son zamanlarda Sn. Akıncı’nın yeni bir müzakere masası kurulmasına yönelik çalışmalarını olumlu karşılıyoruz..

Ne var ki Sn. Akıncı da bilmektedir. Artık soruna Grans Montana’da kalındığı yerden devam etmek gibi bir konjonktür yoktur.

Nitekim artık Sn. Akıncı da  Anastastasiadis’e başlama çağrısı“müzakerelere başlama” çağrısı  yanı sıra “Doğu Akdeniz’deki enerjinin Türk-Rum halkları arasında hakçasına paylaşılması tekliflerini”  de iletmektedir.

Hatta her iki tarafta oluşturulacak  Komitelerle  konunun görüşülmesini isterken, Türkiye’nin teknolojik olanaklarından da yararlanılmasını, işbirliği yapılmasını önermektedir..

BÜYÜK hayal mi? Eğer çözümün gerçekleşmesine de katkı koyacaksa (ki mutlaka koyacak) neden hayal olsun. Özellikle Doğu Akdeniz’deki “hidro karbon yataklarına” yönelik  Türkiye’nin  de kapsamında olacağı bir ittifakı düşünün:

İsrail’den Mısır’a, Fransa’dan İtalya Amerika’ya kadar Türkiye’yi de kapsayacak “işbirliğinde;” ayni zamanda, “zaten olmazsa olmazı zorlayan kaçınılmazlıkta oluşacak  “siyasi birliktelikler” Kıbrıs sorununun çözümünü sağlamaz mı?

YAZIK ki artık ne Türkiye’de ne Yunanistan’la  İngiltere ve AB’de böylesi “barışçı işbirliği anlaşmalarını” ayni zamanda bölge ve dünya barışı için gerçekleştirecek “büyük liderler” yoktur!

Dolayısıyla yukarıda ayazlattığım “hayallerin” tam aksine bir başka ihtimal da bu “gaz paylaşımı sorununun” savaşa kadar varabileceği tehlikesidir! Yine, “Allah muhafaza” diyorum!                                                                           **********

YA “DEVLET” YA “GOLİFA!) 

Yavaştan öğrenmeye başlıyoruz: “Tatar hükümeti yeni “koordinatörümüz” Fuat Oktay’ın “himmetleri” oranında başarılı olacak..

“Doğruya doğru ama.. Sanki geçmiş hükümetler için durum çok mu farklıydı?

Ankara ile birlikte hareket edilmezse KKTC’de tırnaklık “iş” yapılamadığı bilinmiyor mu?.

O zaman yine “doğruya doğru” diyeceğiz ve ekleyeceğiz:

“EĞER öyleyse ne seçimlere gerek vardır ne hükümetlere!

Ki siyasi iradeyi ellerinde tutanlardan kaynaklı bir sorunumuz da değil mi ki “liyakattir!”

ÖYLEYSE “Liyakatli” kişilerden oluşacak bir “yönetim” işbaşına gelir, Ankara ile birlikte koordineli çalışmalarla KKTC’nin deliklerini gediklerini kapatır, batan gemiyi yüzdürür! Olamaz mı?

Tabi ki  olmaz! Çünkü diyorum ki kendimizden gelin kendimizden güvey Devletiz! Tanıyan yok ama kendimizin kendimizi tanıması gibi bir siyaset geliştirdik ki  cici partilerimiz, her yıl erken seçimlerimizle bize yetiyor!

NE var ki  bu siyasi “gösterimiz” memleketin sosyoekonomik kalkınmasını sağlamaya yetmiyor!

Sakın, “nasıl olur, işte seçimlerimiz, işte hükümetlerimiz, işte muhalefetimiz, işte üniversitelerimiz, işte 144 ülkeden gelen üniversite öğrencilerimiz, işte  turistik otellerimiz, işte sanayimiz, işte tarımımız… Diyebilirsiniz..

BAŞKA? Hadi devam edelim:

İşte üstesinden gelemediğimiz çevre kirliliği dediğimiz “pisliğimiz!

İşte dökülüp giden alt yapımız!

İşte artık hemen her gün bir iki can alan Trafik  sorunumuz!

İşte  Büyük belamız haline gelen uyuşturucu sorunumuz!

İşte kaçak işçi  ve kayıt dışılık sorunumuz!

İşte ranta kurban giden tarım toprakları sorunumuz!

İşte yeni yeni tanışmaya başladığımız “taciz” olaylarımız!

İşte sağlık, eğitim, ulaşım, sanayi bölgeleri… Pahalılık!

Kısaca   KKTC aynasının bir tarafında “gülen yüzümüzü görüyorsak, öteki tarafında  ağlayan yüzümüzdür!”

Doğrusu “neye sahip çıkacağımızı da   bilemiyoruz:

MESELA: Öncelikle bir üniversite adası mı olacağız? Yoksa turizm mi?

Bir tarım ülkesi mi yoksa sanayi mi?

Yoksa hepsinden birer tutam  serpiştirilip karıştırılarak milletin önüne konan  “golifa” gibi mi olacak “devletimiz?”                                                                                                                                               **********   

KISACA TAKILDIĞIM:       (HEMEN YAPIN!) 

Henüz “yapacağız” aşamasından kurtulup “yapmaya başlayamayan” Tatar Hükümetini merakla izliyorum.

Örneğin trafik kazaları karşısında çaresiz kalan Sn. Atakan diyor ki “Eğitimli sürücülere, sorunsuz alt yapıya ulaşana kadar herkesi birbirine saygıya davet ediyorum…”

Peki eğer sorun bunlarsa Sn. Bakana sorabilir miyim? O söylediğin “ideal sürücü” ile “o mükemmel alt yapıya” ne zaman kavuşacağız?

Ki sizden öncekiler de benzeri laflar ederlerdi ama ölümlü trafik kazaları artarak canlar yakmaya devam ediyor!

Yani ne? Artık kerteye gelmiş sorunların bekletilmeye, “yapacağız” demeye tahammülleri kalmadı. Yapacağınızı   hemen yapın…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar