Akan su, kolay kolay mikrop tutmaz.Bu genel doğru, ne yazık ki Kıbrıs’a uygulanamaz. Kıbrıs Sorununun çözümsüzlüğü, sorunu tam bir BATAKLIK ortamına getirmiştir.
Bu bataklık 1974 sonrasında daha da büyüdü.
Kıbrıs bataklığını kurutmaya çalışansa pek yok.
Kıbrıs sorununda zaman geçtikçe, oyuna DIŞ GÜÇLER daha fazla karışmaya başlamaktadırlar. Bu da sorunun çözümünü kangrenleştirmektedir.
Kıbrıs bataklığının oluşmasında belirleyici olan , BM nin şimdiye kadar önerdiği tüm çözüm planlarına HAYIR diyen Rum hakim sınıflarıdır.
Rum yöneticiler, her HAYIR politikasında, Türkiye’nin ada üzerinde daha da kökleştiğini göremedikleri için, siyasi kör olarak nitelendirilebilirler.
Bu geçen haftada, TC yetkililerinin , Başbakan Tatar ile muhalefet partilerden sağ kanatta yer alan diğer iki Partiyi Ankara’ya davet etmesi, gerek Kuzey gerekse Güney Kıbrıs’ta iç politikaya açık bir müdahale olarak nitelendirildi.
Türkiye, Kıbrıs sorunu çözümlenmedikçe, Kuzey Kıbrıs’taki tüm uygulamalara ve gelişmelere daha fazla karışacaktır.
Tüm dünya, Kuzey Kıbrıs’ı, Türkiye’nin alt yönetimi olarak görürken, Türkiye’nin bu adada, kendisinin isteği dışında politik gelişmelere izin vereceği nasıl düşünülebilir.
Özellikle Rumlar, Kıbrıs’ta , Türkiye’nin dış müdahalelerinin ve etkisinin azalmasını gerçekten istiyorlarsa, Kıbrıs Sorununun bitmesi için daha açık politika izlemek zorundadırlar.
Kıbrıs’ta, Türklerin ada üzerindeki haklarını ve yönetimi Rumlarla birlikte paylaşmasını gerçekleştirmek, Türkiye’nin temel politikasıdır.
Bu temel politika, Kıbrıs Türkleri tarafından da benimsenen bir politikadır.
Ne yazık ki, Kıbrıs Rumları, adada Türklerle yönetimi paylaşma yönünde hiçbir adım ATMAMAKTADIR.
Bu adım atmama politikası, dış dünya ile hiçbir bağı olmayan Kuzey Kıbrıs’ı, kaçınılmaz olarak TÜRKİYE’NİN KUCAĞINA itmektedir.
Doğu Akdeniz’de, Rumların Türkiye’yi ENERJİ oyununda, dışarıda tutma politikası da, Kıbrıs’taki siyasi bataklığı daha da büyütmektedir.
Yunanistan, İsrail, Kıbrıs ve Mısır’ın, İtalya’ı da yanlarına alarak, Türkiye’yi bölgede yalnızlaştırma politikasına son olarak FRANSA da katılmıştır.
Türkiye bu duruma, LİBYA ile imzaladığı antlaşmalarla cevap verdi.
Kıbrıs Rumları ve Yunanistan, Kıbrıs’ta ve Doğu Akdeniz’de Türkiye ile dostane ilişkiler temelinde bir UZLAŞMAYA varmadan, Kıbrıs Bataklığı kurutulmadan, Türkiye’nin ada üzerindeki etkisinin azalacağını beklememelidir.
BATAKLIĞI yaratan koşullar, dış müdahalelerden beslenmektedir.
İç dinamikler bir araya gelip, bu bataklığı kurutma yoluna gitmezlerse, müdahaleler daha da artarak devam edecektir.