Kazanan kim olursa olsun, değişimler kaçınılmaz... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Salı, Nisan 23, 2024
Köşe Yazarları

Kazanan kim olursa olsun, değişimler kaçınılmaz…

Bu benim seçim öncesi son yazım.
Pazar günleri yazmadığım için son analizimi bugünden yapacağım.
Biz gazetecilerin her anlamda tarafsız olmamızı bekleyenler var. Ancak unutulmasın ki, bizler de vatandaşız ve seçmeniz. Bizim de tercihlerimiz var.
Ancak işimizi yaparken, çok önemli bir ayırımı gözetmek zorundayız. O da bir yerlerle çıkar bağlantıları kurup kurmadığımız, o bağlantılar nedeniyle amigo olup olmadığımız.
Bir köşe yazarının bu tarife uyup uymadığını okuyucu zaten hemen anlıyor.
Nitekim bu süreçte okuyucularım, çeşitli adayları desteklediğim şeklindeki intibalarını bana aktardılar. Bunlar farklı isimlerdi. Demek ki, başarılı olmuşum diye düşünürüm.
Gelelim son değerlendirmeye… Öncelikle, seçim sürecinin başladığı 6 ay öncesiyle, bugün arasında tercihler konusunda bir fark olduğunu düşünüyorum.
Dünkü yazımda bunu belirtmiştim zaten. Ancak öyle ki, seçim günü yaklaştıkça saflar çok daha net bir şekilde ayrıştı ve sanırım çoğunluk kararını verdi.
Şimdiden görebildiğim, öncelikle ikinci turun kesin olduğu. Tersi beni şaşırtır.
Ha, ikinci tura kim kalır, bakın orası belli değil.
Bence bunda, adayların başka başka partilerden oy alacak olmasının etkisi var. O nedenle çoğunluk, fikrini kendine saklamayı tercih ediyor.
“Ben partimden vazgeçmedim ki, bu başka bir şey” sözlerini çok duydum. Yani Pazar günü oylarını başka bir adaya verdikten sonra, tekrar parti içi mücadeleye döneceklerini işaret ediyorlar. Buna “maskeli bir seçim” de diyenler var….
Her kim kazanırsa kazansın, bunun siyasi yaşamımıza değişiklikler getireceği kesin. Belki Pazar akşamı değil, bir sonraki haftaya ama, olsun…
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine partilerinin başında girecek olan başkanlar, sonuçtan olumlu ya da olumsuz etkilenecek. Çünkü alınacak sonuçlar, önce onların hanesine artı veya eksi olarak yansıyacak. Bu CTP için de böyle, UBP için de böyle, TDP için de böyle.
DP’yi ayrı tutuyorum. Orada çoktan başlayan bir çözülme var. Sonuçlar sadece DP’nin değil, DP ve UG birlikteliğinin de geleceğini belirleyecek.
Diğer yandan kazansa da, kaybetse de, Kudret Özersay, artık siyasi yaşamımıza yeni bir merkez liberal bir figür olarak girecek. Kendisi hala bir partisel oluşum niyeti olmadığını söylese de, gelen taleplerin önünde durabilecek mi, göreceğiz.
Son olarak da adayların avantaj ve dezavantajlarını bir kez daha değerlendirirsek;
Derviş Eroğlu, 2010’da Rauf Denktaş’ın verdiği büyük destekten bugün yoksun. O gün seçime Başbakan olarak girmesinin avantajı da yok. UBP ve DP’de geçmişte olan birliktelik de bugün mevcut değil. UBP’nin bölünmesi, DP’ye dıştan empoze ile getirilip bakan yapılanlar meseleleri dezavantaj. Eroğlu’nun avantajı,  milliyetçi kök taban kitle… Bunu UBP veya DP olarak ayırmak mümkün değil.
Sibel Siber’in dezavantajı, CTP tabanının bütünleşmekte geç kalması oldu bence. Tecrübe meselesine hiç takmıyorum. Çünkü birinin tecrübe olarak övündüğü geçmiş, başkalarına kötü şeyler hatırlatabiliyor. Sevilen, pozitif, kadın kimliği önemli bir artısı. Eğitimi de öyle. Bu da partisinin dışından kendisine bir oy akışı olacağını gösteriyor.
Mustafa Akıncı’nın TKP’nin fesih süreci, kısa iktidarı dönemi, “Bizim yaştakiler, siyaseti gençlere bırakmalı” dedikten sonra, geri dönmüş olması dezavantajları. Tabii bir de kendisini destekleyen partilerin potansiyeli. Ancak ciddi bir avantajı, kendi partisinin adayına kızanların tepki oyları… Zaten Akıncı’yı bu seçimlerde önemli bir figür haline getiren de bu tepki oyları…
Kudret Özersay’ın en ciddi dezavantajı, arkasında kurumsal bir yapının, bir partinin bulunmayışı. Belki bir de siyasi geçmişinin olmaması. Ancak duruşu, eğitimi ve birikimleri, tepki oylarının çok ciddi bir kısmının kendisine yönelmesini sağlıyor.
Kimin kazanıp, kimin kaybedeceğini bilecek müneccimliğim yok. Ancak tek bildiğim, bu seçimlerin siyasette büyük değişimleri de beraberinde getireceği….
Ortak geleceğimiz için hayırlı olmasını dileyelim…
YERİN KULAĞI VAR                                                                                                                                                           SON DAKİKA GOLÜ:                                                                                                                                                 Derviş beyin seçime bayağı moralsiz girmesine neden olan ve hiç beklemediği bir yerden gelen son dakika golü, hesapları alt üst etti. Lapta Belediye Başkanı Namsoy olayını, tabanı bütünleştirme yönünden olumlu bulanlar kadar, bölgede önemli bir etkisi olan Namsoy’un beraberinde ne kadar oy götüreceğini hesaplayanlar da var…

OLMADI BEYLER:
Lapta ve Çatalköy Belediye Başkanlarının Özersay’a destek açıklamalarını Türkiye’ye bağlamak isteyenler, aslında çok kötü bir senaryonun aleti oldular. Desteği son yerel seçim sonuçlarına bakarak değerlendirmek yerine, işin kolayına kaçıp, “emir Türkiye’den geldi” söylentisi yaymak ne kadar inandırıcı olabilir ki..?   


ZENGİNİN MALI:
Eski Başbakanlardan İrsen Küçük, Eroğlu’nun açıkladığı mal varlığını inandırıcı bulmamış. Küçük’ün iddiasına göre Eroğlu, milyonlarca liranın kaynağını açıklayamamış ve Ortaköy’de Meral hanıma ait onlarca maldan hiç bahsetmemiş. Hani bir laf var “zenginin malı, züğürdün çenesini yorar” diye. Ama maşallah Küçük’ün de mal varlığı konusunda, Eroğlu’ndan kalır yanı yok…

VAATLERİ FARKLIYDI:
Son aylarda sıkça tartışılan ve kamuoyunda “Göç Yasası” olarak bilinen yasayı geçiren Eroğlu’nun, “O gün için çalışanların maaşını verecek pozisyonumuz yoktu. Ne yapmam lazımdı? Bütçeyi kapatmak için bu yasayı mecburen geçirdim” sözleri Eroğlu’nun, sırf maaşları ödeyebilmek için büyük bir fedakarlık yaptığı algısını yaratmak istemesi olarak değerlendirildi. Halbuki 2009 seçim öncesi vaatleri tam tersiydi. Yasayı Meclis’e CTP’nin getirdiğini söylüyor ama, kendisi seçimlerin öncesinde hiç bunları konuşmamıştı… 

TEPKİNİZİ SANDIKTA GÖSTERİN:
Seçim sonuçlarını önemli ölçüde etkileyecek faktörlerin başında gelen katılım konusunu hep göz ardı ediyoruz. Siyaset ve siyasetçiye duyulan güvensizlik nedeniyle her seçimde düşen katılım oranı, bu seçimde inşallah yükselir. Çünkü tepki koyup sandığa gitmemek, istemediğiniz bir adayın kazanmasına neden olabilir. Yani sandığa gitmeyerek, aslında istemediğiniz adayın leyhine çalıştığınızı unutmamalısınız…

İNANMAZSANIZ EIDE’YE SORUN:
Eroğlu’nun seçim meydanlarında, 5 yılda çözemediği sorunu 1-2 yılda çözeceği şeklindeki söylemi  vatandaştan pek rağbet görmemiş olacak ki, inandırabilmek için referans olarak Eide’ye sarılmak zorunda kaldı. Şimdilerde Eroğlu, kendisini Eide’nin de doğruladığını söylüyor….

ZİRVEDEKİLER
Saygı Göstermeliyiz: Ne yazık ki son saatlere yine kavga ve suçlamalarla giriyoruz. Unuttuğumuz tek şey, seçimden sonra da birbirimizin yüzüne bakacağımız ve aynı toprağı paylaşacağımız. Tabii ki herkes desteklediği adayın kazanmasını istiyor ve çaba harcıyor. Ancak sandıktan çıkan sonuç ne olursa olsun herkes saygı göstermeli, hatta kazanana destek olmalı. Kavga ve sürtüşmelerin bizi bir yere götürmeyeceğini anlamamız lazım. 7 aday da bizim insanımız. Önemli olan Kıbrıs Türk halkının kazanması…

DİPTEKİLER
Mustafa Ulaş: Bağımsız aday Mustafa Ulaş, seçim süresince tüm propagandasını Türkiyeli- Kıbrıslı ayırımı üzerine kurgulamış. Önceki akşam BRT buluşmasında da aynı şeyleri vurguladı. Ulaş’ın bu tavrı, tepkiye neden oldu. Ne kadar tehlikeli bir yol seçtiğini yakında kendisi de anlayacak…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar