(Mağusa’da bir şiir akşamı)
Bütün denizleri geçtim
Ve nehirleri
Renklerinden soydum sesini
Ve sesinden ayıkladım nefesini
Mor bir çingeneydim
Eğildim öptüm bileğini
Duydun mu
Rüzgarla sözleşiyorum şimdi
İçindeki çocuğa haber sal
Bekletme tepedeki uçurtmayı
Kendini
Sesini
Rengini
Bir de yüreğini
…
Yukarıdaki satırların sahibi ile konuşmak üzere Mağusa’ya yol aldık.
Kuru yollardan ıslak yollara uzandık.
Yağan yağmur Mesarya’yı uslandırmış gibiydi.
Mor bir akşam dökülüyordu surlara…
Bu yazımızda ne kerpiç duvarlar, ne daracık sokaklar, ne cumbalı hanaylar, ne hanlar, ne hamamlar.
Bir şaire bakacağız.
Aslında şairden öte.
Adı Havva Tekin.
Bir Kıbrıslı fakat hayatını Ankara’da sürdürmekte.
Bu adanın şeherinde doğup büyüyen,
Şeherin havasından, suyundan, tuzundan şekillenen bir yürek.
Kız Lisesi’ni bitirdikten sonra Yüksek öğrenim için Ankara’ya gitmiş.
O gidiş.
Artık ikinci vatanıydı orası.
Anakara Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nde Türk Dili Edebiyatından mezun olmuş,
Halk Bilimleri üzerine yüksek lisans yapmış.
17 yıl TC Milli Eğitim Bakanlığında yöneticilik görevlerinde bulunmuş.
Ancak kalem elinden hiç düşmemiş.
Satırlarla, kelimelerle çoğalan birisi Havva Tekin.
Hayatı sadece şiir değil,
Çalışma alanları arasında Halk Bilimleri ve doğa var.
Bunlar üzerine bildiriler hazırlıyor, sunuşlar yapıyor, panellere, oturumlara katılıyor.
Siyasetten de uzak değil bu arada.
Memleket meseleleri ile ilgileniyor,
Hem Türkiye’nin hem Kıbrıs’ın sorunları onun sorunu olup görüşlerini dile getiriyor.
Daha güzel bir dünya için…
Gece, tül bir perde gibi denize gerilirken Palm House’a ulaştık.
Bir şiir dinletisi yapılacak ve Havva Tekin “Kayıp Duvar Resimleri” adlı şiir çalışmasını tanıtacaktı.
Organizasyon Hüseyin Ağlamaz’a aitti ve çoktandır görmediğimiz bir dostumuzla birlikte olmaktan ve Palm House’un işletmecilisi Seniz Hanımla tanışmaktan mutlu olmuştuk.
Deniz de güzeldi, kahveler de, insanlar da.
Kahvelerimizi yudumlarken program başlamıştı.
Havva Tekin ve ona partnerlik yapan Mehmet Sucuoğlu karşılık şiirler okuyorlardı.
Kelimeler denizin kımıltısız yüzüne dökülürken, arkadan ince bir gitar sesi eşlik ediyordu satırlara.
Havva Tekin, Kayıp Duvar Resimleri adlı çalışmanın stüdyo aşamasının altı ay gibi bir süreçte hazırlandığını söylüyor.
Daha önceleri çeşitli dinletilerde şiirlerini okurken,
Kendisine neden kendi sesi ile bir çalışma yapmadığını, buna ihtiyaç duyulduğunu söyleyen çok olmuş.
Bu fikirden yola çıkan şair, kendi şiirlerini kendi sesi ile seslendirerek ortaya Kayıp Duvar Resimleri adlı şiir albümü çıkmış.
…
Havva Tekin’e bu çalışmadan sonra nasıl tepkiler aldığını sorduğumuzda, özellikle Türkiye’de ses getirdiğini, başta TRT olmak üzere birçok TV ve Radyonun ilgilendiğini ve halen çeşitli programlara davet almakta olduğunu söylüyor.
…
“Yazılmasın Ayrılık” ve “Tenim Salamis Mavisi” adı adlında iki kitabı bulunan Havva Tekin için Kıbrıs, nere giderse gitsin, hangi çalışmaları yaparsa yapsın hep hayatının ve çalışmalarının merkezinde duruyor.
Ne mavi denizinden, ne denizinin tuzundan, ne dağlarının kokusundan vazgeçebiliyor.
…
Yüreği şairdir;
Vazgeçemez zaten…
…
İletişim konularında da uzman olan şair, halk bilimleri ile birlikte bu dallarda eğitimler veriyor.
Böylece, bir yandan şiirlerle, bir yandan bilimsel çalışmalarla dolu dolu bir hayatı göğüslemeye çalışıyor.
…
Geldiğinde gün yanıyordu
Beyaz bir yelkene binmişti saçların
Güneş yüzünü öpmüştü
Çıngıraklı köy akşamlarından
Bir türküydün henüz dilime dolanmayan
Şaşkındı tenin elim şaşkındı
Geldiğinde bal ve zakkumduk
Bir hasret bir kavuşmaydık üstelik
Zaman aşkı damıtan bir imbikti
Uzak bir yüzyıldan sızıyorduk
Geldiğinde gözlerinden geçiyordun
Ateşe tutulmuş kanatlarıma yanıyordun
Ateşi kanıyordun (Havva Tekin)
Sözler, satırlar kalıcıdır.
Yayıldıkça yayılır.
Sizden çıkar bir yerlere ulaşır,
Haberiniz vardır ya da yoktur,
O satırlar bir yerlerde yaşar.
İşte,
Şairin satırları da böyle.
Bir yerlerde yaşar, bazen ondan habersiz.
Ve bazen ondan habersiz türkü olur, şarkı olur, dilden dile dolaşır.
“Ağaçların Şarkısı” adlı şiirinin başına böyle bir şey geldi.
O satırlar uçup bir bestecinin yüreğine konarak şarkıya dönüştü.
Kıbrıslı Müzisyen Halil Akansel bestelemiş bu şiiri:
Ağaçların şarkısını bilir misin
Ve kuşların sabah telaşını
Yanan sütün kokusunu
Ve kapının rüzgara söylediklerini gıcırdarken
Bilmezsin bilirim
Bilseydin
Bir kuş sana söylerdi benden sakladıklarını
Ve saçlarından geçer gelirdi rüzgar
Eğlenirdi sabahın ilk ışıkları
Sen bilmezsin
Ağaçlar bana söyler bütün şarkılarını
…
Havva Tekin’i şiir yüreği ile bırakıp Lefkoşa’ya dönüyoruz.
…
Lefkoşa’da Mayıs geceleri,
Ne desem,
Aşk kesmekte.
Bir de şiirlerle yaseminler döküldü mü üstüne,
Bambaşka…