Mehmet Ali Ağca ismini duymayan yok gibidir. Kötü ünü, tüm dünyaya yayılmış durumdadır. Abdi İpekçi suikasti ile tanınıp, Papa II. Ioannes Paulus suikasti ile dünyanın en meşhur tetikçileri ve teröristleri arasında yerini almıştır.
Wikipedi, onu kısaca şöyle anlatıyor: 1981 yılında Papa’ya düzenlediği suikast sonucu ömür boyu hapis cezasına mahkum edildi. 2000 yılında İtalya Cumhurbaşkanı tarafından affedilip, Türkiye’ye iade edildi. Türkiye’de, Mehmet Ali Ağca’nın Abdi İpekçi cinayetinden tekrar yargılanmasının mümkün olmadığı açıklandı. Mehmet Ali Ağca’nın İpekçi cinayetinden aldığı ölüm cezası 1991 yılında yürürlüğe konulan İnfaz Yasası gereği 10 yıl hapse çevrildi. Kadıköy‘de iki ayrı gasp ve soygun suçlarından aldığı toplam 36 yıl ağır hapis cezası da kamuoyunda “Rahşan Affı” olarak bilinen Af Yasası nedeniyle 7 yıl 2 ay hapse çevrildi. 12 Ocak 2006 tarihinde serbest bırakıldı.
Adalet Bakanlığı‘nın itirazı üzerine, Yargıtay tahliye kararını oybirliğiyle bozdu. Mehmet Ali Ağca 20 Ocak 2006 tarihinde tekrar tutuklanıp Kartal H Tipi Cezaevi’ne konuldu.
18 Ocak 2010 tarihinde cezasını tamamlayıp hapisten çıktı.
Kısa öyküsü bu. Uzun öyküsü, zaten kitaplara filmlere konu oldu. Yaşanan gariplikler, tuhaflıklar üzerine birkaç kitap daha çıkar.
Ağca, nerden aklıma geldi?
Hiç unutmadığım, aklıma kazınan bir dizi olaydan dolayı.
Türkiye’ye iade edilişinde, hapishaneye götürülüşünde, hapisten çıkarken, oralarda toplanan kalabalığın “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye bönürmesini hiç ama hiç unutamadım. Hiç de affedemedim.
O akıl fukaralarının, ne içtiklerini ve böyle bir kafa yapısına nasıl sahip olduklarını da hiç çözemedim. Gurur duydukları ne idi?
Peki, bütün bunları bana hatırlatan ve çağrıştıran sebep ne? Onu da anlatayım.
Son zamanlarda bizim ülkemizde de “suç işleyenlerin” sırtlarının sıvazlanıyor oluşu!
Bu kadarını da yapmayalım ama lütfen!
Suç işleyen kişi; meslektaşın, arkadaşın, sevdiğin, akraban, aile mensubun da olabilir. Geçmişi çok iyi, sevilen, sayılan biri de olabilir. Ama sonuçta, bir suç işlemişse; onu göklere çıkartıp, boş yere hava ile dolduracağınıza ve patlayacak balon gibi şişireceğinize -geçmişte çok iyi şeyler yapmış olsa da- bu yaptığının yanlış olduğunu ve ona yakıştıramadığınızı, adaletin kollarında uğrayacağı akıbete saygı duyacağınızı, onu bu davranışından dolayı geçmişine binaen bile olsa, kolay affetmeyeceğinizi söylemeniz, onun için de toplum için de daha yararlı olacaktır.
Aksi davranış; onun da onu izleyenlerin de hiç tanımayıp haberini okuyanların da yararına değil zararına olacaktır. Suçu küçümsemiş, içselleştirmiş, basitleştirmiş olmakla, başka suçluların önünü açıyor, onları suça teşvik ediyorsunuz.
Kısacası: Kaş yapayım derken göz çıkarıyorsunuz!
