Bahçeye yağmur yağıyor, sardunyalar yağmur damlaları ile neşeli görünüyorlar, yaprakları ve kor kırmızı çiçekleri capcanlı; yanında yasemin ağacı çiçeğine yüklenmiş, daha önceleri bu mevsimde böyle olduğunu fark etmemiştim…
…
Duman adındaki sokak kedisinin, başını ön ayaklarının arasına alıp gözlerini kapatarak her sabah 10 gibi bahçedeki çitlerin altında bir yere uzanıp uykuya daldığını ilk kez fark ediyorum…
…
Dolunayın gece saat 9 civarında biber ağacının çatallanmış gövdesi arasında göründüğünü ve oraya beyaz bir güvercin gibi konduğunu ilk kez görüyorum ve daha önceleri böyle bir gece manzarasını hiç fark etmediğime şaşıyorum…
…
80’li yılların baskısı olan bir romanı üçüncü kez okuduğumda, dilimize çevirisinin yetersiz kaldığını ilk kez fark ediyorum…
…
Her gün küçük kızı ile birlikte bisikletle boş alanlarda gezinen orta yaşlı, biraz şişman, kirli sakallı bir adamın aynı sokakta komşumuz olduğunu ilk kez öğreniyorum…
…
Çalışma odamda duran 7 adet ağız armonikasından “B”, yani Si Majör düzeninde olanı ilk kez kullanıyorum…
…
Evde hareket olsun diye sabahları kendime göre spor yaparken, yaptığım hareketlerin lisede jimnastik derslerinde öğrendiğim hareketlerden ibaret olduğunu fark ediyorum…
…
Daha önceleri araba ve insan kalabalığından bunaldığımız cadde ve sokakların boş kaldığını gördükçe, memleketin bu haliyle daha güzel olduğunu görüyorum…
…
Mutfak çeşmesinin soğuk su tarafında suyun iplik gibi aktığını ilk kez fark ediyorum…
…
Antika sayılabilecek bir radyo-pikapta long play çalarken, 3’üncü şarkıdan sonra pikabın disk’inde bir yavaşlama olduğuna ve düşük devirde çalıştığına ilk kez tanık oluyorum… (45’liklerde sorun yok…)
…
Her gün dünyada ve memlekette ne oldu ne bitti diye haberlere bakarken, böylesine salgın zamanlarında bile birbirleri ile tepişen ülke siyasetçilerinin olabileceğini hayretle görüyorum…
…
Bulunduğum bölgede ramazan topu niyetine atılan geritepmez topundan o kadar gümbürtünün çıktığını ilk kez fark ediyorum ve acaba gerçek mermi mi kullanılır diye kendi kendime bilgisizce soruyorum…
Bir de şunu soruyorum: Her şeyin online olduğu bir dönemde ramazan topu da online olsa olmaz mı?
…
Sokak ve caddelerden tek tük geçen motorlu araçlardan hiçbirinin hız yapmadığını görüyorum; bunlar yoğun trafikte niye hız yaparlar diye kendi kendime soruyorum…
…
Evin dandik panjurlarının birçoğunda açılıp kapanma işlevi gören kollardan bazılarının bozulduğunu ilk kez görüyorum…
…
Duvarda asılı bir tablonun eğri durduğunu evde kaldıkça fark etmiş oluyorum…
…
Topluma tek yönden gelen yayılmacı hareketlerin ve baskıların virüs nedeniyle eskisi gibi olmadığını ve değerli bir azalış gösterdiğini görüyorum…
…
Sürekli haber izlediğim bir TV kanalında haber spikerinin Mehmet Ali Birand gibi her gece değişik bir kol saati ile göründüğünü yeni fark ediyorum…
…
Evde kalmış ahalimizin gürültüsüz bir toplum olduğu kanısına varıyorum…
…
Korona öncesi yazdığım yazıları sabah baskısına yetiştirme telaşı içinde yazarken, salgın günlerinde sanki akşam baskısına yetiştirmek için yazıyorum…
…
Doğrusu,
Evde kaldıkça kendimi Duman gibi hissediyorum…