Kamran Aziz ve Kadınlar Günü... - Havadis Gazetesi | Kıbrıs Haber
Cumartesi, Nisan 20, 2024
Köşe Yazarları

Kamran Aziz ve Kadınlar Günü…

Köş, MoreketMehmet Moreket

Bugün tam da Kadınlar Günü’nde toprağa veriliyor Kamran Aziz…

Kıbrıs Türk kadınının öncüleri olarak sayılan ve bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıdaki kadınlarımızdan biriydi…


İlk besteci ve ilk eczacı kadınımızdı.

Annemin akranlarındandı…

Kamran Aziz

Bundan on yıl kadar önce yaşamını anlatan bir televizyon programı yapmıştım.

Bana karşılaştığı zorlukları, geleneklerin baskın olduğu, kapalı toplumun baskısına karşı nasıl direndiğini anlatmıştı…

1940’lardan bahsediyoruz…

Kızların nadiren okula gönderildiği, Müslüman Kıbrıs Türk toplumu içinde 8 yaşından itibaren piyano çalan, sonrasında farmakoloji eğitimi alan bir genç kız…

Açık görüşlü bir doktor olan babası Mehmet Aziz herhalde onun en büyük şansıydı.

Babası, Kıbrıs’ta sıtmayı bitiren bir kişi olarak tıp tarihine geçmişti. Eczacılık seçimi de bu nedenleydi sanırım…

Daha sonra 11 arkadaşıyla birlikte, Kıbrıs Türk Eczacılar Birliği’nin kurulmasına da öncülük etmişti…

İngilizlerin Kıbrıs’ta kurduğu radyoda, daha sonra Kıbrıs Radyo Yayın Korporasyonunda canlı yayınlarda müzik yapmıştı.

Tangolar, valsler… Yabancı müzikleri daha Türkiye’de bile kimsenin aklına gelmediği dönemlerde Türkçeye çevirerek seslendirmeler…

Ve tabii besteleri…

Her biri birer milli marşımız…

Al Yemeni Mor Yemeni, Kıbrıs Gelini, Kıbrıs Zeybeği…

Bugünün Kıbrıs Türk kadını Kamran Aziz’e, Jale Derviş’e, Vedia Barut’a, Beria Remzi Özoran’a çok şey borçludur…

Onların  kendi ışıklarıyla aydınlattığı yolda ilerledi Kıbrıs Türk kadını.

Bugün Meclis’te temsil sayıları, ya da yönetim kadrolarındaki sayıları yetersizse, erkek egemen yapıdan olduğu kadar, o yapıya karşı onlar kadar mücadele etmediklerindendir…

Kadınlar Günü kutlamalarını göreceksiniz bugün…

Bir kaç örgütün toplantısı dışında, yaygın bir şekilde çay partisi kıvamında geçecek. Sanki kutlanacak bir şey varmış gibi, erkekler, hanım arkadaşlarına çiçekler verecekler, siyasi partiler sayfa sayfa mesajlar yayınlayacak ama iş kadınların aday gösterilmesine, kadınların atanmasına gelince o nutuklar unutulacak…

Oysa toplumun yarısını oluşturan kadınların ülkenin geleceğinde, en az diğer yarısı kadar söz sahibi olmamaları konuşulmayacak bile…

En azından belki bir yerlerde Kamran Aziz için hazırlanan belgesel izlenir, izlettirilir…

Popüler kültür, tüketime dayalı modalar ne yazık ki bu gibi günleri de anlamlarından uzaklaştırıyor…

Bugün çok önemli bir değerimizi daha toprağa veriyoruz…

Işıklar içinde uyusun…

Gelecek nesillerin onlar gibi daha çok değerler yaratmasını dilemekten başka çare yok…

 

 

 


 

YERİN KULAĞI VAR

TERSİ ÇIKSA ŞAŞARDIM:

CTP’nin UBP-DP hükümeti hakkında verdiği güvensizlik önergesi 21’e karşı 27 oyla reddedildi. Yani hükümet blok oyunu korumayı başardı. Önümüzde seçim var, bağımsızlar yeniden kazanabilmek için bunlara mahkum.  Zaten tersi bir durum çıksa şaşardım. CTP’nin sonucu belli olan böyle bir önergeyi niye verdiğini ise hala anlamış değilim. Bu oylama ile ortakları birbirlerine daha da kenetlediler…

 

BÜTÜN SUÇ GAZETECİLERDE:

Başbakan Özgürgün, durduğu yerde erken seçim demediğini, 2 kez gazetecilerin soruları üzerine söylediğini, soru sorulurken de “azınlık hükümeti” dendiği için bu şekilde konuştuğunu söyledi. Desenize bütün suç o soruları soran gazetecilerde. Durup dururken memleketin başına seçim belasını saran işte o gazeteciler…

 

UYDURDUK MU SAYIN DENKTAŞ:

Serdar Denktaş Denktaş, hükümetle ilgili olarak  sosyal medya ve medyanın “olumsuzluk algısı” yarattığını söylemiş. Yani ortada olumsuz bir şeyler olmasa, medyanın ya da sosyal medyanın böyle bir algıyı yaratması mümkün müdür? Dünkü güvensizlik önergesi görüşmelerinde kendilerince icraatlarını sıraladılar Denktaş ve Özgürgün. Oysa medya ve vatandaşlar, onların ısrarla, zorlamayla yapmaya çalıştığı başka şeyleri önlemeye çalıştı bunca aydır. Başta peşkeşler, partizanca yasa değişiklikleri, emirname değişiklikleri, insafsız zamlar, bol keseden keyfi teşvikler, yasalara uymayan, mahkemeden dönen işler, keyfi elektrik afları, uygulanmayan ekonomik protokol… Uydurma mıydı bunlar..?

 

SENEDE BİR GÜN:

Yılın 364 günü kadın ve hakları konusunda tek kelime etmeyenler, yılda birgün bile olsa kadınların öneminden, hayatımızın vazgeçilmezi olduklarından bahsedip duracaklar, bildiriler yayınlayacaklar. Hatta ellerine aldıkları karanfilleri kadınlarımıza verip günlerini kutlayacaklar. Keşke bu yapmacık hareket ve söylemler yerine, kadınlarımız için, annelerimiz için daha yaşanabilir bir dünya yaratmaya çalışsalar…

 

KONU KARPAZ MI:

Anıtlar Yüksek Kurulu’ndan Belediyeler Birliği temsilcisi, Mimarlar Odası temsilcisi ve Şehir Plancıları Odası temsilcisinin çıkarılmak istenmesinin arkasındaki nedenin, Karpaz konusu olduğu yolundaki iddialar güç kazanıyor. Ocak ayında zaten koruma altında olan, değerlendirmesi AB tarafından yapılan imara kapalı bölgeyi yeniden değerlendirme girişimi sırasında, Eski Eserler Dairesi Müdürü “imzalayalım bitsin” derken, bu örgütlerin temsilcileri karşı çıkmış, karar alınamamıştı. Rant, akıldan, bilgiden, tarihe, doğaya saygıdan üstün nasıl olmasa. Gereği neyse yapılacak…

 

BİLİNMEZLİK SÜRÜYOR:

Seyrüsefer affında karmaşa sürerken Maliye Bakanı Serdar Denktaş, seyrüseferini son 3 yılda düzenli ödeyenler için “iade” söz konusu olabileceğini açıkladı. Bugüne kadar ödeyenlerin “enayi” yerine konulduğu anlamına gelen af Mecliste görüşülmeyi bekliyor. Denktaş’ın açıklamalarına rağmen, hiç kimse, devletin kasasına giren parayı geri iade edeceğine inanmıyor. Bunun son örneği olarak, emeklilerden kesilen paraların mahkeme kararına rağmen hala ödenmediğini gösterebiliriz…

 


 

ZİRVEDEKİLER

YÖDAK Başkanı Prof. Dr. Akile Büke: Atandığında kutlamış, tarafsız davranması dileğinde bulunmuştuk. Sayın Büke atanıp göreve başlar başlamaz, hükümet alel acele YÖDAK’a ellemeye karar verdi. Ve Profesör Büke de, tam da beklediğimiz gibi, siyasete karşı bilimsel görüşünü ortaya koydu. Yasasının yürütmesinin Cumhurbaşkanlığından alınmak istenmesini, yükseköğrenimle ilgili kurallarının yanlışlığını, yasa değişikliği konusunda üniversitelerle birlikte hazırladıkları önerilerin dikkate alınmamasını eleştirdi. Ah hocam, yapmaya çalıştıkları kurumları iyileştirmek değil ki, siyasi mekanizmanın oyuncağı haline getirmek…


DİPTEKİLER

Ümit Tarsus: Mesleği öğretmen. Yani çocuklara iyiyi ve güzeli öğretmekle görevli. Ama arada bir bile olsa bu mesleğin içinden de “ayrık otu” gibi çıkanlar olabilir. Ümit Tarsus da bunlardan birisi. 11 yaşındaki bir çocuğu tokatlamayı, yerlerde süründürüp tekmelemeyi marifet saymış. Hani bir söz var, “bir tarlada ot da, … da çıkar” diye. Gerçek öğretmenleri tenzih ederek…

Tepki göster
Bayıldım
0
Bayıldım
Huzurlu
0
Huzurlu
Hahaha
0
Hahaha
Üzüldüm
0
Üzüldüm
Hayran Kaldım
0
Hayran Kaldım
Facia
0
Facia
Web tasarım ve geliştirme : Baba Bilgisayar