“İyi görüşme oldu” da faydası var?

Kıbrıs sorunu ile ilgili çok hareketli günler yaşadık…

Tek başına ABD’nin 2 numaralı isminin adaya yaptığı ziyaret bile, “heyecanlanmamıza” yetti.
Biden’ın ziyareti sorunu çözdü mü?
Tabii ki çözmedi.
Çözmeyeceğini de biliyoruz…
Zira Türk tarafının da Rum tarafının “aşırı uç” talepleri var…
Kuzeyde de güneyde de “bağnaz milliyetçilik” temelinden yetişen siyasetçiler var…
Hani “EOKA’cı Anastasiadis ile TMT’ci Eroğlu” demeyeceğim ama, iki liderin de bu temelden beslendiği muhakkaktır.
Biz, bu temelden bir “çözüm” çıkmasını bekliyoruz…
Bu süreçte, Türk tarafının “daha yapıcı” bir adım içerisinde olduğunu teslim etmek gerekiyor.
Son dönemde, elle tutulur tek başarı “ortak metin…”
Bir de ne zaman müzakereciler bir araya gelse, Kudret Özersay’ın, “Yararlı bir görüşme oldu” içerikli açıklamaları…
“Yakınlaşma var” denen tek bir konuya rastlamadık…
Rastlamadığımız gibi, “ayrılığı körükleyen” açıklamalar da devam ediyor…

Talat- Hristofyas dönemi…
İki lider döneminde, çok ciddi yakınlaşmalar sağlandı.
Örneğin dönüşümlü başkanlık…
Ekonomideki açılımlar…
AB konusu…
Buralarda ciddi yaklaşımlar vardı…
Şimdi hepsinde “geri adım atma” gayreti vardır…
Kimde?
Rum tarafında…
Yaklaşım şudur: “Zaten biz cumhuriyeti yönetiyoruz, neden bunu Türklerle paylaşalım…”
Rum tarafının geçmiş yakınlaşmalara saygı duymadığı muhakkak…

İşler yolunda gitmiyor
Ortak Açıklama uzlaşısının üzerinden dört ay geçti.
Elle tutulur tek gelişme, “liderlerin ayda iki kez bir araya gelecek” olmaları…
Sorunu çözmeye yönelik bir ilerleme yaşanmaması, işlerin yolunda gitmediğini gösteriyor.
Rum tarafının yakınlaşmalara saygı duymayan tavrının bunda etken olduğunu yukarıda da yazdık.
“Rumlar geçmiş uzlaşıları yok varsayıp masaya azami taleplerle geliyor… Uzlaşı noktalarına geri dönmek için Mülkiyet ve Toprak başlıklarında taviz talep etmektedir.”
Türk tarafının en çok şikayet ettiği konu budur.
Türk tarafı da bu ilerlemelerden geri adım atmak istememektedir…

Türk tarafı buna sahip çıkıyor mu?
Ortada yeni bir tablo var.
Rum tarafı bu yakınlaşmaları yok sayan bir tavır içindedir…
De…
Türk tarafı bu yakınlaşmalara sahip çıkıyor mu?
Dışişleri Bakanı Özdil Nami, son zamanlarda çok rahatsız…
Liderliğin “taktiksel hatalar yaptığını” sık sık dile getiriyor.
Ne diyor Nami:
– Bu noktaya gelinmesinde Türk tarafı taktiksel hatalar yaptı
– Cumhurbaşkanı Eroğlu ve ekibinin sürecin başında geçmiş yakınlaşmalara yeterince sahip çıkacak tavır sergilemedi
– Rumlar bu yakınlaşmalar yokmuş gibi müzakere masasına geldiğinde buna göz yumuldu
Nami’ye göre, masadaki taktiksel bu hataların faturası da şimdi ödeniyor…
Nami’nin bir rahatsızlığı daha var…
Son dönemlerde sık sık dillendiriyor…
Nami, Cumhurbaşkanı ile daha yakın çalışmak için iyi niyetle her çabayı gösterdiklerini ancak hükümetin yeterince konuya katılmadığının altını çiziyor.
Özellikle ortak metin sürecinde, Nami’nin çabaları yadsınamaz…
Nami’nin ve hükümetin CTP kanadının (DP’nin böyle bir derdi yok) süreçten uzak tutulma gayreti olduğu da muhakkaktır…
Zira…
Hem Cumhurbaşkanı’nın ABD ziyareti öncesi ve sonrasında…
Hem de Biden’ın adayı ziyareti öncesi ve sonrasında hükümet ortada yoktur…
Neden?

İstişare yok
Yerel seçimlere daldıkça, ana sorunumuz olan Kıbrıs sorunu ve çözümsüzlüğün yarattığı negatif etkileri unutuyoruz.
Hükümet, Kıbrıs sorununun çözümü noktasında ortaya güçlü bir irade koyamıyor.
Dışişleri Bakanı Nami dışında, hükümet içerisinde, buna kafa yoran da yok.
Biraz da Başbakan…
Rum tarafının var olan yakınlaşmalardan uzak durması ve farklı konuları gündeme getirerek, “taviz” istemesine engel olacak tek şey, Türk tarafındaki “birlikteliktir…”
Var mı?
Yok…
Hükümetten mi kaynaklanıyor?
Cumhurbaşkanından mı kaynaklanıyor?
Tablo ortadadır…
Hükümetin, Dışişleri Bakanı Özdil Nami ile sürece dahil olma gayretine, Saray kapılarını kapatmış vaziyettedir.
Kıbrıs Türk tarafı, müzakere masasında “tek kanatlı kuş” gibidir…
Türk tarafı, Rumların yakınlaşma kağıtlarını yok sayması noktasında ne yaptı?
“İyi görüşme oldu” açıklaması dışında, elle tutulur ne var?
Neden müzakere süreçlerinde hükümet- Cumhurbaşkanlığı birlikteliği yoktur?
Cumhurbaşkanı’nın yerinde olsam, bu soruna kafa yorardım…