İstanbul- Çözüm süreci başladı ve ben dört gündür gelişmeleri İstanbul’dan takip ediyorum.
Türkiye’de faaliyet gösteren Engelsiz Yaşam Vakfı, Havadis Gazetesi’ni, bu alanda KKTC’de yaptığı yayınlar, yardımlar ve organizasyonlar nedeniyle ödüllendirdi.
Bu nedenle pazartesi sabah İstanbul’a geldik…
Şu anda bu yazıyı İstanbul’da kaleme alıyorum ama, siz bu satırları okurken, ben Kıbrıs’ta olacağım…
Dediğim gibi süreci dört gün boyunca İstanbul’da takip ettim.
Pazartesi başlayan görüşme süreci, Türkiye medyasında da geniş yer buldu.
Burada katıldığımız organizasyonlarda herkes, “Eroğlu imzalıyor ha?” diye soran çok oldu.
Sahi, imzalar mı Eroğlu?
Kestirmeden söyleyeyim kanaatimi…
“Eğer Türkiye elini tutarsa imzalar. Yok eğer kendi inisiyatifine kalırsa imzalamaz.”
Eroğlu’ndan barış güvercini olur mu?
Bu soruyu sosyal medya üzerinden de takip ettiğim Mutlu Azgın sordu…
“40 yıllık şahinden, barış güvercini olur mu?”
Eroğlu ile ilgili, Kıbrıs’ta çözüme inanan herkesin tereddütleri var.
Güvenmiyor ve doğaldır.
Neden güvensin ki?
Masada ama açıklamaları ile sürece inanmadığını ortaya koyuyor…
Anastasiadis daha önceki akşam, sıcağı sıcağına, Rum gazetecilere, “Bana Eroğlu şöyle dedi, ne düşünüyorsunuz diye sormayın. Kıbrıs Türkü Eroğlu’ndan ibaret değil” dedi…
Neden?
Masada iki lider var.
Biri son referandumda Güney’de çıkan yüzde 25 “evet”in sahibi, diğeri Kuzey’de çıkan yüzde 35 “hayır”ın sahibi…
Anastasiadis, Güney’deki hükümet ortaklığına rağmen, DIKO’yu karşısına aldı.
Eroğlu açıklamaları ile çözüm güçlerini harekete geçirmekten ziyade, sürece taş koyan yaklaşımlar içindedir.
Dünyanın ilgisini Kıbrıs’a toplayan ortak metin, bir tek Derviş Eroğlu’nu heyecanlandırmadı…
Aslolan referandum
Ama bir şey gözden kaçmamalı…
Kafaları bulandırsa da, Eroğlu, bir şekilde Kudret Özersay’ın müzakere sürecini götürmesine izin verdi.
Derviş Eroğlu mu verdi bu kararı yoksa adaya seri ziyaretler yapan Türkiye, ABD gibi güçler mi onu tartışıyoruz biz.
Bütüne bakınca, bunun kritik bir atama olduğunu görüyoruz.
Özersay doğru bir adım atarak elini taşın altına koydu.
Şimdi buna destek vermemiz gerekiyor.
Özersay ile yeniden çalışmayı kabul eden Eroğlu’nun, süreçte ilerleme olacağını da bildiğini düşünelim bir an…
Gerçek de budur…
Tüm bu gerçekler ışığında, aslolan liderlerin halklarını referanduma götürecek imzaları atmasıdır.
Gerisi halkların kararına kalacak.
Bana uyar…
Kısa bir şey daha kaleme almak gerekirse…
Halkları referanduma götürecek imzayı Eroğlu atacaksa, bana uyar…
Büyük bir saygıyla da tarihteki yerini alır.
CTP, TDP diğer çözüme destek veren siyasi parti ve örgütlerin güvensizliğine rağmen, Eroğlu bu imzayı atacaksa…
Eleştirmenin değil, sürece destek olmanın zammıdır…
Öyle değil mi?
***
UBP GYK Eroğlu’nu üzdü, Orun aday
UBP Genel Yönetim Kurulu, geçtiğimiz gün aldığı prensip kararı ile mevcut başkanlardan isteyenlerin yeniden aday olması noktasına ulaştı.
Biliyorsunuz, Derviş Eroğlu, özellikle İskele’de Halil Orun’un aday yapılmamasını istiyordu.
Hasan Sadıkoğlu ismi de bu nedenle uzun süredir gündemdeydi.
Halil Orun’a, “UBP adayı sensin” dendi.
Bu iskele’de sevinç yaşattı. Neden mi?
Dün iskele’den arayan bir olur, “Gereksiz biz tartışma süreci yaşadık. Orun adaysa, UBP’nün aday aramasına gerek yok. Maalesef Cumhurbaşkanlığı’nda bazı isimler UBP içine yönelik oyunlar oynuyor. Halen daha kurultay hesabını sorma arzusunda olanlar var. Kendileri UBP’li ama DP için çalışıyorlar. İskele’de UBP’yi yeteri kadar karıştırdılar. Cumhurbaşkanı iskele’de çok saygı gören bir isim. Umarım Saray’daki adamlarına artık dur der” ifadesini kullandı.
Altından kim çıktı dersiniz?
Şaşırmadım.
Özer Kanlı… İşi gücü her tarafı karıştırmak. Devam ediyor…
Kanlı bazı medya organlarına adrese teslim yazılar göndererek sürece müdahale ediyor aklınca…
Orun UBP İskele adayı…
Son tablo bu.
***
5’inci gurur yılımız
Tam beş yıl oldu…
Her günü başka bir heyecanla geçen beş yıl.
İddialı başladık çünkü…
Gazetecilerin Gazetesi… Bu ismi kendi kendimize vermedik…
Sağır satır yazdıklarımızda…
Kovaladığımız haberlerle…
Haber dosyalarımızla…
Sır gibi saklanan gizli belgelere ulaşarak…
Ev ev, köy köy gezerek…
Spordan magazine, dış haberden sanata kadar… Gazeteciliğin her alanında yer aldık.
Birçok olayı dünya basını ile aynı anda izledik…
“Nasıl olsa gazetemizin tirajı var, çok satıyor” demedik…
Bunu hak etmek için her gün yeni bir enerji ile güne başladık…
Çok çalıştık…
Gazeteciliğin gereğini yaptık…
Ne siyasi partilere sunduk halkın bize verdiği güveni, ne de yanlış yapan ama sırf reklam veriyor diye iş dünyasına.
Doğrunun yanında olduk.
Haklının yanında olduk.
İlmik ilmik işleyerek haberi…
Sadece gazetecilik yaparak Gazetecilerin Gazetesi olduk.
Havadis bir okul oldu ayrıca. Kıbrıs Türk basınına yeni isimleri sundu.
Aramızdan ayrılanlar oldu, yeni katılanlar oldu.
Bu beş yılda Havadis’e katkı koyan herkese teşekkür ederiz.
Geçmişten geleceğe bir köprü oldu Havadis…
“Artık Kıbrıs Türk basınında hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’ dedik.
Öyle oldu.
Havadis’in başarı öyküsü birçok kişiye örnek oldu. Bugün onlarca istihdamı, medya alanındaki yatırımları ile Havadis Kıbrıs Türk basınının mihenk taşlarından olmayı başardı.
Bu sorumlulukla çok çalışmaya devam edeceğiz.
Üreteceğiz.
Yeni istihdamlar yaratacağız.
Gazetecilerin Gazetesi olmanın sorumluluğunu hep taşıyacağız…
